28.01.2016 - 18:25 | Son Güncellenme:
Partisinin Kayseri il binasında basın toplantısı yapan Halaçoğlu, Milli Güvenlik Kurulu’nun son toplantısında, çatışmalardan evleri zarar gören vatandaşların evlerinin onarılacağı ve zararlarının giderileceği kararı alınmasını olumlu bulduklarını, zira oradaki insanların PKK tarafından zorla tutulduğunu söyledi.
Akademisyenler bildirisini eleştiren Halaçoğlu, "Türkiye’nin orada soykırım yaptığını söylüyor bu akademisyenler. Ama bu akademisyenler normal akademisyenler değil. Bunlar Kayseri’ye de gelen değişik şehirlere giden akil adamlardır. İçerisinde o akil adamlar, hükümetin halkı yaptıkları sözde barış sürecine katkıda bulunmak için derlediği 60 akil adam var. Bunlar onların içerisinde yer alıyor. O zaman bu akademisyenler ya bugün hainler ya da o zaman akil değiller. İkisinden biri" dedi.
"KAYMAKAMLAR BUNDAN DOLAYI SUÇTAN KURTULAMAZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kaymakamlara ’Mevzuatı ve bir takım kanunları bir tarafa bırakın, bildiğiniz gibi yapın, aklınıza göre yapın’ dediğini hatırlatan Yusuf Halaçoğlu, "Bir hukuk devletinde böyle bir sözü asla hiç kimse söyleyemez. Yarın devran döner insanları kanunsuzluğa teşvik ettiği için diyelim ki, cumhurbaşkanının sözü üzerine kaymakamlar kanunu mevzuatı bir kenara bırakıp, iş işlerse suçlu duruma düşerler kaymakamlar. Kaymakamlar bundan dolayı suçtan kurtulamaz, ama aynı şekilde cumhurbaşkanı da bundan kurtulamaz. Çünkü anayasa sadece cumhurbaşkanının yaptığı işlerden dolayı cumhurbaşkanı iken mahkemeye çıkarılamayacağını söylüyor. Ama bu yaptığı iş değil, bu kanunsuzluğa, suça teşvik anlamına geliyor" diye konuştu.
"HANGİ DOKTOR BU AKLINI YİTİRMİŞTİR DİYEBİLİR"
Yusuf Halaçoğlu, bugün kaymakamlara mevzuat içerisinde bulunmamayı söyleyen bir Cumhurbaşkanı’nın başkan seçilmesi durumunda kendisinin hiç bulunmayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nitekim Anayasa’daki tarafsızlık ilkesini kendisi aynı şekilde ihlal ediyor. Başkanlık sistemi dediğimi sisteme Türkiye yönlendirilmeye çalışılıyor. Ben Osmanlı tarihçisiyim. Bakım töreler, gelenekler, teamül, hükümdarın hareketlerini kısıtlar. Uluorta ‘Ben senin kelleni kesiyorum’ diyemez. Anlatılanlar inanmayın. Belli kıstaslar getiriliyor o kıstası bu sistemde görmeniz mümkün değil. Zaten mevzuatı kendisi reddeden bir kişi başkan olursa saltanatı hak getire. Osmanlı’da padişah ya din değiştirirse, ya da aklını yitirse gibi nedenlerle tahtan indirilir. Ama siz belirtilen başkanlıkta böyle indiremezsiniz. Mevzuat, kanun dinlemeyen bir başkana hangi doktor bu aklını yitirmiştir diyebilir. Amansız bir hastalığa yakalanmıştır diyebilir? Kim dinden dönmüştür diyebilir? Mümkün değil. Dolayısıyla bu başkanlık sistemi saltanattan da beter. Parlamenter sistemi demokratik sistemi ortadan kaldıracak bir yapı ortaya koyacaktır ama insanlarımız maalesef bunun iç yapısını bilmiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum vahim, büyük baskı var, Türkiye masaya otursun diye Allah’tan güvenlik güçlerimiz kabul etmiyor, direniyor. Ama hiç kimse umutsuz olmasın Türkiye, Irak’a, Suriye’ye benzemez."