Mesut Yılmaz hayatını kaybetti

Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Bir süredir kanser tedavisi gören ve 1 aydır bilinci kapalı halde olan Yılmaz, pazar günü İstanbul’da düzenlecek törenle son yolculuğuna uğurlanacak. “Milletimizin başı sağolsun” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yılmaz ailesine başsağlığı diledi.

1991-1999 yılları arasında 3 kez başbakanlık ve bakanlık yapan siyasetçi Mesut Yılmaz, 73 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Rutin sağlık kontrolünde akciğerinde tümöre rastlanan Mesut Yılmaz, 23 Ocak 2019’da yapılan operasyon sonucu kanserli tümörden kurtulmuştu. Ancak Mayıs 2020’de bu kez Mesut Yılmaz’ın beyin sapında tümör saptanmıştı. Tümör nedeniyle operasyon geçiren Yılmaz, ameliyat sonrasında Şişli’deki özel bir hastanede tedavi altındaydı. Durumu gün geçtikçe kötüleşen Yılmaz dün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi.

Yılmaz’ın tedavi gördüğü hastaneden yapılan açıklamada “Eski Başbakanlardan Sayın Ahmet Mesut Yılmaz yaklaşık 2 yıldır, akciğer kanseri ve sonrasında gelişen tıbbi durumlar nedeniyle sürdürdüğü mücadelesine bugün itibarı ile yenik düşmüş ve hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kederli ailesine ve sevenlerine sabırlar dileriz. Türk milletinin başı sağ olsun” denildi. Vefatın duyulmasının ardından hasteneye çok sayıda ziyaretçi geldi. Ziyaretçiler, Yılmaz ailesine başsağlığı mesajlarını ilettiler.

‘Acımız büyük’

Aile adına açıklama yapan Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz oldukça üzgündü. Turgut Yılmaz “Pazar günü saat 12.00’de pandemi tedbirleri çerçevesinde Marmara İlahiyat Camii’nde cenaze namazı kılınacak. Hepimizin bu dönemde kurallara riayet etmesi lazım. Mesafeyi ayarlamamız lazım. Maske takmamız lazım. Hepimizin başı sağ olsun.” dedi.

Mesut Yılmaz’a en yakın isimlerden Abdurrahim Albayrak da hastaneye gelen isimlerdendi. Açıklama yaparken gözyaşlarını tutamayan Albayrak, “Hayatımın en zor ve acı günlerinden bir tanesini yaşıyorum. En son yoğun bakımda yanına gittim. Tenine dokundum. Maalasef hiçbir tepki vermedi. 1 aydır hiçbir tepki vermiyordu. Beyninden sinyaller gelmiyordu. Biz değişmez dört arkadaştık. Mesut Yılmaz, Turgut Yılmaz, ben ve Sinan Uyanık… Biraz sonra yine konuta geçeceğiz. Yine üçümüz toplanacağız. Mesut Beyi burada bırakıyoruz” dedi.

SİYASET YAPTIĞI İSİMLER YILMAZ’I ANLATTI

'OĞLU ÖLDÜKTEN SONRA KENDİNİ TOPLAYAMADI'

Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek: Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin önemli aktörlerindendi. Sağlığına dikkat etmezdi. Oğlunun vefatından sonra onun getirdiği sıkıntılar, aşırı sigara falan... Hayatını erken yaşta kaybetmesine sebep oldu diye düşünüyorum. İktidar söz konusu olduğunda biz 7 kişi veto edildik Konsey tarafından, rahmetli milletvekili olmuştu. O bakan oldu, ben Yozgat’a gittim belediye başkanı oldum. Anavatan tecrübesini Türkiye yaşamamış olsa Türkiye kolay kolay sivilleşemezdi, bugünkü imkanların çoğuna da sahip olamazdı.

Eski Başbakan Tansu Çiller: Ülkemiz eski bir başbakanını kaybetti. O gün bir parlamenter sistem mevcuttu. İcranın başıydı. Darbelerin dövdüğü bir merkez sağ parti. Adalet Partisi’nden başka partiler türetilmişti zorla. DYP ve ANAP çıkan iki partiden biriydi. Bölünmüşlük istikrarsızlığa neden oldu. Bu istikrarsızlığın zorluklarını birlikte yaşadık. Mesut Yılmaz iyi bir devlet adamıydı. İyi bir başbakan oldu. Darbelerin etkisini olmadığı bir ortamda çok güzel işbirlikleri yapabilirdik. Çok güzel seyahatlerimiz oldu. İçtiğimiz kahvelerin hatırları büyüktür. Ben o hatırlarla kendisini anıyorum.

ANAP Genel Başkanı İbrahim Çelebi: Anavatan Partisi’nde Özal’dan sonra belli izler bırakan bir devlet adamıydı. Mesut Bey ülkesi için çok büyük fedakarlıklar yaptı. Kendisine zarar verdi ama ülkesine zarar verecek hiçbir icraatın içine girmedi. Oğlunun ölümünden sonra kendini toparlayamadı.

ANAP eski Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Pehlivanoğlu: AB sürecinde milli değerleri koruyarak Sayın Yılmaz’ın büyük etkileri vardı. Terörle ilgili mücadelede koyduğu tavır da hafızalardan silinmemeli. Evlat acısı Mesut Bey’i çok sarstı.

Eski Milli Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu: Çok büyük acılar çekti. Evladını kaybetti. Hala fahri Genel Başkan olarak onu ilan etmiş durumdayız. Allah rahmet eylesin. Kendisi çok iyi yetişmiş biriydi.

Eski Bakan Işın Çelebi: Kendisinin Başbakan olduğu dönemde de birlikte çalıştık. Görüşlerine değer verdiğim birisiydi. AB projesinde Türkiye’nin değerlerini her zaman korumuştu. Cumhuriyetin yetiştirdiği önemli isimlerden birisiydi. Oğlunu vefatından sonra ofisinde birkaç kez görüşmüştük. Oğlunu vefatına dayanamadığını ve çok üzüldüğünü biliyorum. Evlat acısına dayanamadı gördüğüm kadarıyla.

Eski ANAP Genel Başkanı Salih Uzun: Türk siyasetinin gelmiş geçmiş en kalibresi yüksek en entelektüel birikimi vizyonu yüksek geniş bir siyasetçisini kaybettik. Oğlu Yavuz’u kaybettikten sonra gerçekten bambaşka bir hayata bakışı da insanlarla çevresiyle ilişkisi de değişmişti.

Eski Devlet Bakanı Nejat Arseven: Türk demokrasinin içine katkıları yadsınamaz. Özellikle 28 Şubat sürecindeki duruşu ülkenin bir kaosa gitmemesi için elini taşın altına koyması ve demokrasiyi kesintiye uğratmamış olmaması bana göre Mesut Yılmaz’ın Türkiye’ye yaptığı en büyük hizmetlerden birisidir.

‘Galatasaraylı bir dostumdu’

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ve eşi Fulya Terim vefat haberinin ardından hastaneye gelerek taziyelerde bulundu. Terim, “Allah rahmet eylesin. Berna hanıma ve tüm ailesine sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Çok da iyi bir Galatasaraylı, çok iyi bir dostumuz, ailece görüştüğümüz bir arkadaşımızdı. Son derece üzgünüm. Mekanı cennet olsun” dedi.

‘Kızıp geri dönerse...’

Milliyet’in eski ANAP muhabiri Hakan Şanlıtürk, şunları anlattı: “Kanlıca Mezarlığı’ne defnedilen oğlu Yavuz Yılmaz’ın yanında yerini ayırmıştı. Tedavi sürecinde ben ‘Yılmaz kanserin canına okudu’ şeklinde haberler yapmıştım. Onu hatırlattı ve, ‘Oğlum yazıyosun canına okudu... Ya kızıp geri dönerse...’ dedi. Ben ‘artık geçti..’ dedim ama illet gerçekten de

Mesut Bey’in dediği gibi geri döndü. Ve metastaz yaptı. O süreci atlatamadı Karadeniz’in inatçı ve hırçın evladı.”

SİYASETİN AĞIR BAŞLI DUAYENİYDİ

Mesut Yılmaz, Türk siyasetinde 1980’li yılların ikinci yarısı ile 1990’lı yıllarda öne çıkan etkili isimlerden biri oldu. Mesut Yılmaz’ın aile kökleri Rize’nin Çayeli Çataldere köyüne dayanır. İstanbul’da büyüyen Yılmaz, yaşamı boyunca Rize ile bağlarını hiç koparmadı. 27 Mayıs 1960’ta askeri darbe oldu. İzzet Akçal, Yassıada’daki DP davasında yargılanarak Kayseri Cezaevi’ne gönderildi. Akçal, cezaevinde yaklaşık 4.5 yıl yatacaktı. Yılmaz, siyasetin soğuk ve acı yüzüyle çocukluktan gençliğe geçtiği bu yıllarında tanıştı. O da, aile üyeleriyle birlikte amcasını cezaevinde ziyaret ediyordu. Yılmaz’ın bir diğer yakını olan Erol Yılmaz Akçal ise 1970’li yılların başında kurulan teknokrat nitelikteki Nihat Erim Hükümeti’nde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapacaktı.

1980 yılında askeri darbe oldu. 1983’te Türkiye yeniden demokrasiye geçmeye çalışıyordu. Turtgu Özal, ANAP’ı kurmuştu. Özal, çalışmaları İstanbul’da Sadıklar apartmanında, Ankara’da da Aşağı Ayrancı’da sürdürdü. Tavsiyelerle gelen birkaç ismi kurucular arasına aldı. Bunların içinde Leyla Yeniay Köseoğlu’nun önerdiği Mesut Yılmaz da vardı. ANAP’ta kurucu üye olan Yılmaz, genel başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Yılmaz, 1986’da Özal Hükümeti’nde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görevlendirildi. 1987’deki seçimden sonra kurulacak hükümette ise Dışişleri Bakanı olarak atanacaktı. Bulgaristan’da Türk halkına baskı uygulanıyordu. Bu ülkeden Türkiye’ye yapılacak göçte Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, kapıların açılması halinde 30-40 bin kişinin geleceğini söylemişti. Bu hesaba göre hazırlıklar yapıldı, kapılar açıldığında ise gerçek durum ortaya çıktı. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin önemli bir bölümü gelmiş ve sayı 300 bini bulmuştu. Özal, Mesut Yılmaz’a bu nedenle kızacaktı.

Özal destek verdi

Özal’ın Köşk’e çıkmasının ardından Yılmaz, ANAP içinde genel başkanlık yarışına katıldı. ANAP Genel Başkanı olmak demek Başbakan olmak demekti. Semra Özal, İstanbul il başkanlığına seçilmişti. Kongrede Semra Özal, Mesut Yılmaz’ı destekledi. Ancak Yılmaz’ın genel başkan olmasından sonra Semra Özal ile aralarında çıkan tartışmalar, Turgut Özal- Mesut Yılmaz kavgasına dönüşecekti. Yılmaz, 1990’lı yıllar içinde üç kez başbakanlık yaptı. Ancak bu başbakanlıkları fazla uzun ömürlü olmadı. Siyasette, 1993 ile 2000 arasındaki döneme Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller arasındaki kavga, damga vuracaktı. İki lider, toplumun farklı kesimlerinden gelen baskılara rağmen merkez sağda birleşmeyi hayata geçiremedi.

‘Her zaman hatırlayacağız’

Mesut Yılmaz’ın vefatının ardından, siyasi parti genel başkanlarından, kabine üyelerine, partilerin yöneticilerinden, mevcut ve eski bakanlar ile milletvekillerine çok sayıda isim başsağlığı mesajı yayımlayarak, Yılmaz Ailesi’ne taziyelerini iletti.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yılmaz’ın vefatından duydukları üzüntüyü dile getirirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mesajında “Eski başbakanlarımızdan, değerli siyaset ve devlet adamı Mesut Yılmaz’ın vefatından dolayı derin üzüntü duydum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP lideri Devlet Bahçeli de “Türk devlet ve siyaset hayatının saygın isimlerinden olan, eski Başbakanlarımızdan, Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın vefatından büyük üzüntü duydum. Merhum Yılmaz’ın ülkemize hizmetleri unutulmayacak, her zaman takdirle hatırlanacaktır” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener mesajında “Ülkemiz önemli bir değerini kaybetti. Merhuma Allah’tan rahmet, değerli eşine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum” derken, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi, DSP ve DP Genel Başkanları ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun da mesajlarıyla Yılmaz Ailesi’nin acısına ortak oldular.

ÜÇ KEZ BAŞBAKAN OLDU

Almanca ve İngilizce bilen Mesut Yılmaz, aslen Hemşinli olup Rize ilinin Çayeli ilçesinin Çataldere köyündendir.1975 yılında Berna Hanım (d. 1953) ile tanışan ve 1976 yılında evlenen Mesut Yılmaz'ın bu evlilikten Yavuz (d.1979-ö.2017) ve Hasan (d.1987) adlarında iki çocuğu oldu.

1947

6 Kasım 1947 tarihinde İstanbul'da doğdu. Ortaöğretimine Avusturya Lisesi'nde başladı.

1971

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümünü bitirdi.

1972-1974

Almanya'nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde yüksek lisans çalışması yaptı.

1975-1983

Kimya, tekstil ve ulaştırma sektörlerinde, çeşitli özel şirketlerde yönetici olarak görev aldı.

1983

Mayıs ayında kurulan Anavatan Partisi’nde kurucu üye ve Genel Başkan yardımcısı oldu.

1983

Kasım ayında yapılan gene seçimde Rize milletvekili seçildi. Birinci Turgut Özal hükûmetinde Bilgilendirmeden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na atandı ve hükûmet sözcülüğü yaptı.

1986

Yapılan seçimlerden sonra Kültür ve Turizm Bakanı oldu.Bu dönemde Türkiye-Batı Almanya ve Türkiye-Yugoslavya ekonomi karma komisyonlarının başkanlıklarını yürüttü.

1987

29 Kasım 1987 seçimlerinde yeniden Rize milletvekili seçildi. İkinci Özal hükûmetinde Dışişleri Bakanlığı'na atandı.

1990

20 Şubat 1990’da Akbulut Hükûmeti'nden istifa etti.

1991

15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi'nde genel başkanlığa seçildi.

1995

24 Aralık 1995'te yapılan genel seçimler sonrası Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluşturulan 53. hükûmetin başbakanı olarak görev yaptı.

1997

20 Haziran 1997'de üçüncü kez başbakan oldu.

1999

18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerde partisinin büyük oy kaybına rağmen DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yer alarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu.

2002

3 Kasım 2002 seçimlerinde partisinin %5 oy oranı ile barajın altında kalmasından sonra görevinden istifa etti.

2004

Yılmaz, Cumhuriyet tarihinde Yüce Divan’da yargılanan ilk Başbakan oldu.

2007

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde Rize'den bağımsız milletvekili olarak meclise girmeye hak kazandı.

2009

Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi'nin birleşmeleri sonucu kurulan Demokrat Parti'ye 31 Ekim 2009'da geçti. 15 Ocak 2011 tarihinde istifa etti.

2020

30 Ekim 2020 tarhinde yaşamını yitirdi.