16.05.2017 - 15:37 | Son Güncellenme:
Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı'nda engellilerin sorunlarına değindi.
Engellilerin de diğer insanlar gibi üretmek, çalışmak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, onlarla ilgili her olumlu adıma sonuna kadar destek vereceklerini bildirdi.
Geçtiğimiz günlerde Devlet Personel Başkanlığınca Ankara Büyükşehir Belediyesine 82 engelli kadrosu için atama yapıldığını ancak belediyenin bu atamaları istemediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hangi siyasi görüşten olursa olsun bütün engellileri göreve davet ediyorum. Eğer devletin yaptığı atamaya karşı çıkıp almıyorsa önümüzde seçimler var, hesabını sorsunlar." diye konuştu.
Marmaris'teki kaza nedeniyle hüzünlü bir Anneler Günü geçirdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, İzmir'den Marmaris'e giden bir otobüste 24 kadının hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Hayatını kaybeden kadınları Anneler Günü'nde defnettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Anneler Günü sıradan bir gün değildir. Onlar ne yapsak azdır. Bir ülkede anneler mutluysa ülkede huzur vardır." ifadesini kullandı.
Tarihte de Nene Hatun gibi anneler olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, annelerin Kurtuluş Savaşı'ndaki rolüne değindi.
Anadolu kadının hem annelik görevini yapıp, hem savaşa katkı sağladığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, bu annelerden birinin de Gazi Mustafa Kemal'in annesi, Zübeyde Hanım olduğunu söyledi.
13 gün sonra annesinin mezarına gidebildi
Zübeyde Hanım'ın 14 Ocak 1923'te hayatını kaybettiğini belirten Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün ise yapılacak işleri nedeniyle vefatından 13 gün sonra annesinin mezarına gidebildiğini ifade etti.
Atatürk'ün annesinin mezarı başında yaptığı konuşmada, "Ben sürgün yerime götürecek olan vapura bindirilirken, benimle görüşmesi engellenen annem gözyaşlarıyla Sirkeci Rıhtımı'nda acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. Sürgün yerinde geçirdiğim tehlikeler onun hayatının acılar ve gözyaşları içinde geçmesine neden olmuştur." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir anne, Mustafa Kemal'in annesi. Mustafa Kemal Atatürk sürgüne gönderilirken tıpkı bugün pek çok annenin yaşadığı dramı o da yaşamıştır... Şöyle söylüyor, mezarı başında yaptığı konuşmada; 'Annemin mezarı önünde ve Allah'ın önünde yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hakimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. Milli hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.' diyor. Biz geçmişte bu ülkenin tarihine imza atmış kadınları ve erkekleri hep saygıyla andık. Saygıyla anmak zaten bir insanlık görevidir. Onların kimlikleri, yaşam tarzları farklı olabilir, inançları farklı olabilir ama taş taş üstüne koymuşsa ve bugün bayrağımız dalgalanıyorsa onları doğuran annelere de milli mücadelede savaşan kadınlara da hep birlikte saygı duymak zorundayız. Onları yine saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyoruz."
En büyük arzularının annelerin acılarını sona ermesi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, annelerin acıya mahkum edilmemesi gerektiğini söyledi.
Bugün binlerce annenin acı ve gözyaşı içinde, çocuğunun, eşlerinin geleceğinden kaygı duyduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesi yazarları ve çalışanlarının 198 gündür tutuklu olduğunu söyledi.
Bu kişilerin FETÖ'yü savunmakla suçlandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Oysa bunların hayatı FETÖ ile mücadele ile geçti. Hangi ahlaktan söz edeceksiniz. Hangi dramdan söz edeceksiniz, hangi inançtan söz edeceksiniz." dedi.
"İstirham ediyorum vazgeçin"
Kanun Hükmünde Kararnameler ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın Ankara'da sürdürdükleri açlık grevini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Gülmen ve Özakça'nın tek amaçlarının görevlerine dönmek olduğunu söyledi.
Gülmen ve Özakça'nın ailelerini kabul ettiğini ve onlarla görüştüğünü bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Buradan Sayın Binali Yıldırım'a özellikle rica ediyorum, istirham ediyorum; Sayın Binali Yıldırım, başbakansınız genç iki kişinin ölümüne izin vermeyiniz. Aileleri kabul edin bir görüşün, dertleri nedir? Göreceksiniz pırıl pırıl aileler. Bildiğiniz Anadolu'dan gelen aileler bunlar. Ne günahı var bunların. Buradan iki kardeşime istirham ediyorum açlık grevinden vazgeçiniz. Sizin sorunlarınızı nerede olursa olsun dünyanın her herhangi bir yerinde dile getireceğim. Vazgeçin bundan."
Cumhuriyet gazetesi internet sitesinin genel yayın yönetmeni Oğuz Güven'in attığı bir tweet nedeniyle tutuklandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, savcı ve hakimlere tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Ne biçim hakimsiniz siz, ne biçim savcısınız siz. Direnmesini bilmiyor musunuz siz? Adalet dağıtmıyor musunuz? Kesinlike hesabını soracağız. Böyle bir rezalet olabilir mi? Oğuz Güven hapishaneye gülerek gitti. Çünkü o da gayet iyi biliyor ki içeride olmakla dışarıda olmanın farkı kalmadı artık. Türkiye Cumhuriyeti'ni yarı açık cezaevine döndürdüler ve bütün dünyaya rezil ettiler. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Elbette sorulacak. Birlikte soracağız, birlikte bunun mücadelesini vereceğiz.
Bugün Emin Çölaşan'ın köşesinde, Şakran Kadın Cezaevi'nde tutuklu bir annenin yazdığı mektuba yer verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ismi Fadime olan kadının 12 gündür cezaevinde bulunduğunu yazdığını söyledi.
Bu kadının FETÖ soruşturması kapsamında kocası evde bulunmadığı bir günde "onun yerine" 8 aylık çocuğu ile beraber gözaltına alındığını belirten Kılıçdaroğlu, kadının 2 çocuğunu da komşularına bıraktığını mektubunda anlattığını belirtti.
Kadının kocasının gözaltına alınmasına rağmen serbest bırakılmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Emin olun hiçbir askeri darbe döneminde bu kadar büyük acılar yaşanmadı. Şimdi 15 Temmuz'u fırsat bilip, karşı darbe yaptılar, kontrollü darbe yaptılar ve şimdi milyonları perişan ettiler. 'Kontrollü darbe' dedim diye üzerimize geldiler. Ben her yerde ve her zaman bilerek konuşuyorum, bu insanlık dramları boşuna yaratılmıyor, topluma gözdağı verilmek isteniyor. 'Darbe yapmaya kalktılar karşı darbe yaptık' sözü bana ait değil, o kişiye, o zata ait. Biz bunları bilmiyor muyuz? Neden 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonuna görev yaptırmıyorsunuz? Neden darbenin asıl faillerinin ortaya çıkmasına izin vermiyorlar. Biz neyin ne olduğunu biliyoruz. Buradan yine bütün annelere sesleniyorum ve sandığa gidip 'evet' oyu veren bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; hep size söyledim 'evet'in vebali çok ağırdır, buna ortak olmayın. Ortak olanlar bugün derin bir pişmanlık içinde. Bu anneye yapılanı reva görüyor musunuz? Küçücük çocuğuyla beraber, iki çocuğunu komşuya vererek Şakran Kadın Cezaevi'nde kalacak. Hangi vicdan, hangi iman kabul eder bunu? Ama bunlar kabul eder."
Referandum sürecinde "Freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz" dediğini hatırlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, herkeste derin bir endişe olduğunu söyledi.
Çöken bir devlet yapısıyla karşı karşıya olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Dünya kadar derdimiz var. İşçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, ev kadının dünya kadar derdi var. 15 yıldır koalisyon yok, memleketi yönetiyorlar. Peki 15 yılın sonunda nasıl oldu da Türkiye'yi bir darbe girişimi noktasına getirdiniz. O girişimi fırsat bilip kendi devri iktidarınızı, kendi yapınızı, kendi dikta anlayışınızı bu millete zorla kabul ettirmeye mi çalışıyorsunuz? Buna izin vermeyeceğiz." dedi.