18.02.2014 - 17:09 | Son Güncellenme:
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, CNN TÜRK'te yayınlanan Eğrisi Doğrusu'na konuk olarak Gazeteci Taha Akyol'un sorularını yanıtladı. 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarını ve sonrasındaki gelişmeleri değerlendiren İbrahim Okur, "17 Aralık'tan itibaren, yargıya inanılmaz şekilde, saldırılıyor. Yargının itibarını korumak hepimizin görevi. Kişiler hata yapabilir. 17 Aralık'tan itibaren, maalesef kurumlara yönelik bir saldırı var. Yargının tümü hedef alınıyor. Bugüne kadar sessiz kalmamızın nedeni bu kavganın içine girmemek. Ortalık yatışsın diye bekledik. Ama gelinen noktada, yargıya duyulan güven yüzde 26, 27'lere inmiş durumda. Bunda hepimiz sorumluluğu var. Bu ülkenin bir tane yargısı var. Eğer ona olan güveni yitirirsek, kaos olur. Hep birlikte toparlamak zorundayız" dedi.
TÜRKİYE'DE MAALESEF BİR LİNÇ KAMPANYASI VAR
Paralel yapının içerideki üyeler olarak zikredilmekten duyduğu üzüntüyü dile getiren HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur,"Gazeteye gönderdiğim tezkiple hiçbir yapı ile ilişkim olmadığın bildirmiştim. Küçük bir cevap yayınladılar. Yasal haklarımı kullanacağım bu haberle ilgili. Bu milletin devletin aleyhinde olan hiçbir yapı ile iş yapmadım. İnsanların şerefi ile namusu ile bu kadar kolay oynanmasını da yadırgıyorum. Türkiye'de maalesef bir linç kampanyası var" dedi.
"BU ARKADAŞLAR, BAŞSAVCI VEKİLİYDİ BİZ ONLARI SAVCI OLARAK ATADIK"
Savcı atamalarına ilişkin İbrahim Okur şöyle konuştu: "Zekeriya Öz'e Bakırköy'de geçici yetki verdik. O gün itibari ile basında çıkan haberler vardı. Müfettiş görevlendirilmemişti. Müfettişlerimizin ön raporu geldikten sonra durumunu değerlendirdik. Bolu'ya atanmasını uygun gördük. Muammer Akkaş ile ilgili olarak elinde soruşturma yoktu. Soruşturma Başsavcı tarafından kendisinden alınmıştı. Biz soruşturma alındıktan sonra böyle bir tasarrufa gittik. Gazetelerde bazı haberler çıktı. Zaten yargıya duyulan güvende bir sorun var. Bu güvenin daha da sarsılmasına neden oldu. Diğer arkadaşlarımızla ilgili şu anda ellerinde yürütülmekte olan somut bir soruşturma yok. Fakat İstanbul'da bazı hukuk dışı işlemlerin yapıldığı yolunda duyumlar vardı. Bu arkadaşların da orada eskiden beri diğer arkadaşlarla birlikte hareket ettiği yolunda bazı duyumlar vardı. Bu nedenle arkadaşların da mağdur olmayacağı bir çözüm üzerinde çalıştık. Kış ortasında bir tayin yaptık talepleri olmadan. Kendi ilkelerimizi çiğnedik. İstanbul'a yakın yerler. Bu arkadaşlar, başsavcı vekiliydi. Biz onları savcı olarak atadık. Türkiye'de başka savcı kalmadı da bu arkadaşları mı? Bu arkadaşların bu şekilde atanmış olmaları, bu arkadaşların bir yapıya dahil olduklarını da göstermez. Altını çizmek istiyorum. Şu anda bir soruşturma da yok. Devletin elinde bu tür bilgiler belgeler varsa…Bu haksızlığın yapılmaması gerekir bu hakim, savcılara."
"YARGININ İTİBARINI KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİ"
17 Aralık yolsuzluk operasyonlarını ve sonrasındaki gelişmeleri değerlendiren İbrahim Okur, "17 Aralık'tan itibaren, yargıya inanılmaz şekilde, saldırılıyor. Yargının itibarını korumak hepimizin görevi. Kişiler hata yapabilir. 17 Aralık'tan itibaren, maalesef kurumlara yönelik bir saldırı var. Yargının tümü hedef alınıyor. Bugüne kadar sessiz kalmamızın nedeni bu kavganın içine girmemek. Ortalık yatışsın diye bekledik. Ama gelinen noktada, yargıya duyulan güven yüzde 26, 27'lere inmiş durumda. Bunda hepimiz sorumluluğu var. Bu ülkenin bir tane yargısı var. Eğer ona olan güveni yitirirsek, kaos olur. Hep birlikte toparlamak zorundayız" diye konuştu.