SiyasetHasan Bülent Kahraman çok haklı

Hasan Bülent Kahraman çok haklı

11.09.2008 - 15:56 | Son Güncellenme:

Ümit EROĞLUER:

Hasan Bülent Kahraman çok haklı

Hasan Bey'in de söylediği gibi asıl mesele sağ siyasetin dümen suyundan kurtulmak ve kendi gündemini yaratıp ilgi çekebilmek olmalıdır. Aksini ise zaten bugün rahatça görebiliyoruz. Dümen suyunda debelenen siyasetçiler bırakın ilgi çekmeyi artık insanları meşgul bile edemeyecek durumdalar. Bir de artık sol deyince insanın aklına sadece sözellik gelmekte. Yani konuşmaktan ve eleştirmekten öteye gidemeyenler. Belki de asıl olan hareket durumunu unuttular. “Alternatif nasıl olunur?” sorusu sadece tartışmalarla örülmekte ancak tartışmaların sonunda dile gelen maalesef ele gelmemekte ve öylece havada kalmaktadır. Birileri bir şeyleri yapıyor olabilir ancak günümüz medya ve iletişim çağında çalışanları ve bir şeyler yapanları göremiyor ve de gösteremiyorsak tartışmanın balon gibi sonunda uçup gideceğinden emin olmak gerek.

Haberin Devamı

Birileri devleti ve egemen gücü karsısına alarak değiştirmeyi seçince diğerlerine Hasan Bey'in söylediği gibi küçük dokunuşlarla toplumsal alanı içinde yaşadığımız çevreyi, mahalleyi, iş çevremizi hatta aile çevremizi değiştirmek düştü ve bunu akıllıca ve sesiz sedasız bir biçimde yaptılar ve halen de yapıyorlar. Biz bugün buna şaşırmış gibi yapıyoruz. Oysa ayak seslerini 25 yıldır duyuyorduk. Bizler ideallerimiz uğruna devlette çalışmayı küçümserken yine aynı idealler uğruna kaçıp, yakalanıp, hapse düşünce bu bıraktığımız alanları elbette birilerinin doldurması gerekiyordu ve kabul etmek gerek bu işi de iyi becerdiler. Bizler kendi yakın çevremiz hariç genel olan adına genel olanla sürekli çatışma halindeyken genel olana destek, olan onun yanında yer aldığını söyleyip onu yavaşça değiştirene elimizle teslim etmiş olmadık mı?

Haberin Devamı

Bizler onları kazanmak onlarla hareket etmek yerine onlar adına harekette bulununca bu hakkı nereden aldığımızı soran bu insanlara ne cevap verebildik? Onlar adına çatışmak dışında onlara ne verebildik? Daha iyi yaşam şartları, daha iyi iş imkânları, daha sosyal bir devlet, daha müreffeh bir ülke, yarına umutla bakan gençlik… Tabansız bir hareket ne işlevsel olabilirdi ne de gelecek için umut. İşte bu açıdan bakınca Hasan Bey'i taban yaratma konusunda çok haklı bulduğumu söylemeliyim. Belki de bizden çok daha zorba bir Darbe yönetiminden geçmiş olmalarına rağmen Güney Amerika Devletlerinde bugün iktidara tekrar yerleşen sol partilerin bugünkü konumunu açıklayabilecek noktalardan biri de bu taban meselesidir.

********************************

Rahatımızı hayallerimize tercih ettik / Ümit EROĞLUER:

Solcuların genel yaklaşımı karşısında halkın sürekli sol bir eğitime olan ihtiyacı çevresinde temellenmiştir. Dolayısıyla onlar sürekli eğitilecek olan bir ( özür diliyorum bu tanım için) sirk hayvanı grubundan öteye bir anlam taşımaz. Bu sebeple onunla her konuşma Kıssadan Hisse hikâyelerine dönüşecektir doğal olarak. Asıl olan bu yaklaşımı değiştirmek olmalıdır. Birinci olarak çünkü bu yaklaşım kurucu bir partisi olan devletlerdeki geleneksel bir yaklaşımdır ve artık hayli eskimiştir. Genel olanı kazanabilmek için yerel olanı gözden çıkardığınız da tüm yerellerin toplamı olan geneli zaten gözden çıkarmışsınız demektir ve aslında bu yapılan kendi küçük iktidar alanı için her şeyden vazgeçme anlamındadır. Peki, burada şundan bahsetmek mümkün değil mi? Bizler kendi küçük çıkarlarımız ve rahatımız adına büyük şehirlere göçerken ve orada yaşarken yerel olan yerlerde kimler vardı ve halen kimler var? Solun o kurması ve geliştirmesi gereken ilişkileri kimler ve neler adına kurup geliştirdiler? Bugün bizler neden çevrenin merkezi kuşattığına şaşırıyoruz, bizler değil miyiz ki çevreyi bırakıp merkeze çekilen ve tüm bu süreç boyunca gözünü kapatan? Kendi sempati merkezlerimizde siyaset yapmak çok kolay ve zahmetsizdi. Oysa sempati duymayan bir çevrede yaşamak ve siyaset yapmak hem zor hem de meydan okuyan bir davranış örneğiydi. Oysa biz çoktan kaybetmiştik hayallerimizi. Sadece rahatlayabileceğimiz alanlar lazımdı bize. Bizde onu yaptık veya bu durumu kabullendik diyelim. Bunu da eklemeden geçemeyeceğim. Eskiden sol deyince lafı dinlenen aydın bir kesim anlaşılırdı. Topluma esin kaynağı olan ve olacak fikirleri tartışırlardı ve uygulamaya çalışırlardı. Şimdiyse baktığımızda bu entelektüel alandan neredeyse tamamen çekildiği görülmekte. Sanırım buradaki eksiklik de toplumsal olarak yankısını bugünkü kısır çekişmelerde bulmakta. Bu konu benim açımdan gelecek için çok önemli bir konudur. Geleceğin yol haritasını çizecek kişilerin olmaması sonuçlar açısından oldukça ürkütücü görünmekte ama asıl ürkütücü olan bu yol haritasını uygulayacak olanların kalmaması olacaktır.