20.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “2. Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesi ile kurulan 1.7 milyarlık İslam âleminin kaderini BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi beş ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır. İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların da etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şarttır” dedi. İslam dünyasında yardımlaşma ve dayanışmanın eksikliğine dikkat çeken Erdoğan, “İslam dünyası çok mu fakir? Müslümanlar çok mu fakir? Niçin böyle bir şeyde ellerini uzatmıyorlar, niçin bunlar destek vermiyorlar? Zekâtlarından verseler buralarda fakir fukara kalmaz, garip guraba kalmaz. Şu anda İdlib’den yine 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor. Zaten 4 milyon insan var. Şimdi 50 bin kişi daha geliyor. Belki bu sayı daha da artacak” ifadesini kullandı.
Erdoğan, Kuala Lumpur Zirvesi’nde “Kalkınmanın Önceliği ve Sınamalar” temalı yuvarlak masa toplantısının “Milli Egemenliğin Kazanılmasında Kalkınmanın Rolü” başlıklı oturumuna katıldı. Erdoğan, konuşmasının ardından katılımcılardan gelen soruları da yanıtladı. Erdoğan, oturumda ve soru-cevap bölümünde şunları söyledi:
GÜÇSÜZ, ZAYIF, ÇARESİZ DEĞİL: 1.7 milyarlık nüfusuyla dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslüman dünyanın durumunu, imkanlarını, kalkınma potansiyelini ve elbette bu potansiyelin harekete geçmesine engel olan hususları da ele alacağız. İslam dünyasını belli aralıklarla aynı çatı altında buluşturan platformların en büyük sıkıntısı, uygulama eksikliğidir. Filistin davasında halen hiçbir mesafe alamamışsak, kaynaklarımızın sömürülmesine mani olamıyorsak, mezhepçilik üzerinden coğrafyamızın lime lime edilmesine ‘dur’ diyemiyorsak sebebi budur. Yoksa İslam dünyası güçsüz değildir, zayıf değildir, çaresiz asla değildir.
HATAYI KENDİMİZDE ARAMALIYIZ: Müslümanların kaynak, nüfus ve coğrafi konum bakımından rakipleri ile arasında hiçbir fark yoktur. Hatta tüm bu alanlarda İslam dünyası diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi bir durumdadır. Allah’ın bizlere bahşettiği onca imkana, petrole, nüfusa, doğal kaynağa rağmen hala Müslümanların önemli bölümü açlık, kıtlık, fakirlik ve cehaletle boğuşuyorsa hatayı önce kendimizde aramamız gerekiyor. Müslümanlar son iki asırda ne çekmişse meseleleri ile yüzleşmek yerine kolaycılığa kaçtıkları için çekmiştir.
İSLAM ÂLEMİNİN KADERİ: 2. Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesi ile kurulan, 1.7 milyarlık İslam âleminin kaderini Güvenlik Konseyi Daimi üyesi beş ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır. İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların da etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şarttır. 3 yıl boyunca yürüttüğümüz İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığımız sırasında bu konulara özel önem verdik.
Kral’la samimi sohbet
Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile zirve kapsamında görüştü. Görüşmede, Suriye’deki gelişmeler ile iki ülke arasındaki ticaret hacmi değerlendirildi. Toplantının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’in huzurunda hükümetler arasında iyi niyet anlaşmaları imzalandı.
Erdoğan, Malezya Kralı Sultan Abdullah Riayatuddin Mustafa Billah Şah tarafından devlet ve hükümet başkanları ile Kuala Lumpur Zirvesi misafirleri onuruna verilen öğle yemeğine katıldı. Yemek, basına kapalı gerçekleşti. Erdoğan’a yemekte eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek öncesinde, Malezya Kralı Sultan Abdullah, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ile Kuala Lumpur Zirvesi’nin sergi alanını gezdi.
‘Bizi susturmak için her yolu denediler’
İslam dünyasının sessizliğinden, Müslümanların ataletinden, parçalanmışlığından beslenen çevreleri çok ciddi rahatsız ettik. Ülkemizi terörle, sokak olaylarıyla dize getirmeye çalıştılar. Besleyip büyüklükleri FETÖ’cü taşeronları ile bizi yolunuzdan vazgeçirmek istediler. Uluslararası medyadaki kiralık kalemleri ile ülkemize ve şahsıma iftira attılar. Teröristlere on binlerce TIR ve uçak dolusu silah vererek, ülkemizi terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. İçerde ve dışarda Türkiye’yi susturmak, sesini kısmak için iftira, darbe, ekonomik terör dahil her türlü yolu denediler. Allah’a hamdolsun bunların hiçbirisine boyun eğmedik. Eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Onlar üzerimize geldikçe biz daha gür bir sesle ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz.
ENERJİMİZİ HEBA EDİYORUZ: İslam ülkelerinin dünya ekonomisindeki toplam payı yüzde 10’u dahi bulmuyor. İslam ülkeleri küresel petrol rezervlerinin yüzde 59’una, doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 58’ine sahiptir. Ancak buna rağmen 350 milyon kardeşimiz aşırı yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yapay zekanın, kuantum bilgisayarlarının, robotik teknolojilerin konuşulduğu bir dönemde ne yazık ki biz enerjimizi iç kavgalarla heba ediyoruz. Yüz milyonlarca Müslüman’ın sorumluluğunu taşıyan liderler olarak hiçbirimizin bu tablodan mutmain olmadığını biliyorum. Şayet biz bir olursak, beraber olursak, kardeş olursak, geçmiş yerine geleceğe odaklanırsak Allah’ın izniyle rahmet kapıları önümüzde açılacaktır.
‘Destek vermiyorlar silah gönderiyorlar’
Mülteci kardeşlerimize kendi topraklarında barınabilecekleri yerleri yapalım diyoruz. Fakat dünya bu mülteci kardeşlerimiz için buralarda bir güvenli bölge oluşturulmasına yanaşmadı. Güvenli bölge inşa edelim denilince buraya herhangi bir destek vermiyorlar ama silah denince silah geliyor. Silahlar kime geliyor? Terör örgütlerine geliyor. Terörizmle mücadeleye gelince diyorlar ki ‘terörizmle mücadele etmemiz lazım.’ Lafla terörle mücadele olmaz, icraatla olur. Şu anda liderlere, devlet başkanlarına, başbakanların hepsine yaptığımız planlama çalışmalarının, proje çalışmalarının kitaplarını verdik, gelin beraber yapalım. Gelmediler.
50 BİN İNSAN GELİYOR: İslam dünyası çok mu fakir? Müslümanlar çok mu fakir? Niçin böyle bir şeyde ellerini uzatmıyorlar, niçin bunlar destek vermiyorlar? Sadece kalkıp da zekâtlarından verseler buralarda fakir fukara kalmaz, garip guraba kalmaz. Bakınız şu anda İdlib’den yine 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor. Şu anda zaten 4 milyon insan var. Belki bu sayı daha da artacak... Öbür tarafta Arap Ligi bir toplantı yapıyor, ‘Türkiye ile ilişkilerinizi kesin’ diyor. Biz kimi aldık? 3 milyon 700 bin Suriyeli Arap kardeşimizi biz nereye aldık? Türkiye’ye aldık. Niye aldık? Varil bombalarından kaçıyorlardı, almayacak mıydık, aldık. Siyasiler olarak adaletle bu işte davranmamız lazım ki biz güç bulalım. Yoksa lafla olmuyor.
İslamofobi ile mücadele için ortak mutabakat
Türkiye ile Malezya, ‘İslamofobi ile Mücadeleye Yönelik İletişim Projesi İçin Mutabakat Zaptı’ imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed nezaretindeki törende, mutabakat zaptına Türkiye adına İletişim Başkanı Fahrettin Altun imza attı. İstanbul’da tüm projenin komuta merkezi görevini görecek bir İletişim Merkezi kurulacak.
Türkiye ve Malezya arasında mutabakatı imzalanan “İslamofobi ile mücadeleye yönelik İletişim Projesi” ile İslam karşıtı tutumlarla mücadele etmek için bir yapı oluşturulması amaçlanıyor. Operasyonel merkezinin İstanbul’da olmasına karar verilen İletişim Projesi, İslam ve Müslümanlara karşı kurumsal, yapısal ve söylemsel önyargı ve bağnazlık ile mücadeleyi hedefliyor.
İslam hakkındaki olumsuz algının yok edilmesi, gerçek İslami değerler hakkında küresel çapta farkındalığın artırılması, Müslümanları İslam karşıtı tutumlara karşı destekleme amacına yönelik bilgi alışverişi için bir platform sağlanması, yanlış kanılar ve basmakalıp inanışları azaltmak amacıyla İslam dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, hoşgörü, birlikte yaşama ve kültürlerarası ilişkiler konularında farkındalık oluşturulması ve İslam karşıtı tutumlar ile mücadelede aşamalı olarak dünya çapında bir markaya dönüşülmesi de projenin amaçları arasında yer alıyor.
Dijital platform kurulacak
Tüm projenin komuta merkezi görevini görecek İstanbul’daki İletişim Merkezi’nin idaresinde daha sonra İslam karşıtı tutumlar ile mücadele odağında İngilizce yayın yapacak bir kanal kurulması da hedefleniyor. Merkez, odağında haberler, belgeseller, bilgilendirici videolar ile benzer diğer içeriğin paylaşılacağı dijital bir platformu işletecek.
Küresel çapta içeriklerin geliştirileceği İletişim Merkezinde, dünya çapında İslam karşıtı tutumlar ile bağlantılı olaylar hakkında veri toplanması ve toplanan verilerin küresel farkındalık oluşturmak için kullanılması amacıyla bir çağrı merkezi de kurulacak.
Proje kapsamında araştırma çalışmaları ve periyodik yayınlar yapılacak ve proje hedeflerine ulaşılmasına yönelik olarak konferanslar ve diğer etkinlikler düzenlenecek. İstanbul’daki İletişim Merkezinin kurulmasının ardından, iştirakçi ülkelerde bu merkezin şubeleri açılabilecek.