22.08.2008 - 18:01 | Son Güncellenme:
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan dün gece geldiği memleketi Rize’nin Güneysu İlçesi'nde, hidroelektrik santrallerinin yapılmasına karşı çıkan çevrecileri eleştirirken, “Dünyanın değişik yerlerinde böyle çevreciler var. ‘Ne yaparsınız’ dersin, ele avuca gelecek hiçbir işleri yoktur. Sadece boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları iş budur” dedi. Gerçek çevrecinin kendisi olduğunu öne süren Erdoğan, “Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim. Ta belediye başkanlığından beri çevrecilik konusunda neler yaptığımı özellikle İstanbul’da yaşayanlar çok iyi bilir” diye konuştu.
Başbakan geceyi geçirdiği Güneysu Merkez Mahallesi’ndeki villasından bugün saat 12.00 sıralarında ayrılarak cuma namazını kılmak için ilçe merkezindeki Güneysu Merkez Cami’ne geldi. Erdoğan, girişte çevredekilere el kaldırıp selamlarken, korumaları çocuklara oyuncak dağıttı. Erdoğan’ın ilçe merkezine gelişi sırasında alınan geniş güvenlik önlemleri de dikkat çekti. Otomatik silahlı korumalar çevrede kuş uçurtmadı, ilçedeki birçok binanın üzerine keskin nişancılar yerleştirildi. Ayrıca Erdoğan’ın camide bulunduğu sırada sinyal bozucu cihazlar devreye sokuldu ve çevredeki cep telefonları devre dışı bırakıldı. Erdoğan gelmeden önce de cami avlusunda köpeklerle bomba arandı, üzerinde çakı bulunanlar geri çevrildi.
Cami çıkışında cemaatla tokalaşan Erdoğan, daha sonra ilçe meydanında parti otobüsünün üzerinden halka hitap etti. Konuşması sık sık ‘Potamya seninle gurur duyuyor’ sloganı atan kalabalığa seslenen Erdoğan, Türkiye'nin bir değişim ve dönüşüm sürecinde olduğunu söyledi.
HÜKÜMETİN İCRAATINI ANLATTI
AKP iktidarının kişi başına milli geliri 3330 dolardan 9330 dolara çıkardığını, bunu da yasaklarla, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele ederek yaptıklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hortumlar büyük ölçüde kesildi, kesilmeye devam ediliyor. Mafyayla, çetelerle nasıl mücadele ettiğimizi biliyorsunuz. Artık bu ülkede mafyalar çeteler iktidar belirlemiyor, millet belirliyor. Birileri çetelerin avukatlığına soyunabilir. Aslolan milletin ne dediği. Millet ne derse bu ülkede o olur. Tarihte böyle oldu bundan sonra da öyle olur. Demokrasiye inanıyorsak o zaman milletin dediğine saygı duyacağız. Bazı seçicilerin, belirleyicilerin, mafyayla çeteyle şunla bunla yaptıklarını duyuyorsunuz, görüyorsunuz, takip ediyorsunuz. Bu mücadelede devlet millet kaynaşması olduğu müddetçe arzuladığımız yarınlara ulaşacağız. Bundan kimsenin endişesi olmasın.”
Muhalefeti sorumsuz davranmakla suçlayan Erdoğan, kendilerini eleştirenlerin Türkiye'nin borcunu söylerken milli gelirini söylemediklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyorsunuz borç, yiğidin kamçısıdır. Zafiyet içinde olan zavallının değil. En borçlu ülke ABD ama bu borcun zararı var mı ona? Yok. Çünkü milli hasılası fazla. Biz göreve geldiğimizde Türkiye’nin milli geliri neydi, önce buna bakacağız. 230 milyar dolar milli geliri vardı ülkenin ama şimdi 659 milyar dolar. Nereden nereye geldik. 429 milyar doları 5 senede bunun üzerine ilave ettik. 79 seneden 230 milyar dolar. Ama 5 senede 429 milyar dolar. Bunlar çalışarak oldu, gayretle oldu. Yolsuzlukların kökünü kazıyarak oldu.”
Erdoğan, Rize'den daha önce de başbakan çıkmasına karşın üniversitenin bitirilemediğini belirtirken, “Biz sözümüzü verdik, kurduk. Rize Üniversitesi'nin artık tıp fakültesi de var. Bütün bunlar iş bilenin kılıç kuşananın anlayışıyla attığımız adımlardır” diye konuştu.
Erdoğan, TOKİ’nin bir çok kentte başarılı projeler gerçekleştirdiğini de hatırlatarak, “İstiyoruz ki şehirlerimiz güzel olsun. Olur olmaz projesi olmayan binalar yapılmasın. Herkese söylüyorum. Rizeli hemşehrilerime hep söylüyorum. Ne olur yerel mimariye uygun yapalım şu evleri. Dikkatli yapalım, güzel yapalım. Rize’nin evleri güzeldir. Baban, deden nasıl yaptıysa sen de öyle yap. Bu güzelliklerle anılalım. Sadece bunu seyretmek için değişik yerlerden insanlar buraya geliyor. Safranbolu, Beypazarı’nı bunlarla anıyoruz. Böyle yaparsak Rize çok daha farklı hale gelecek” dedi.
“BEN ÇEVRECİNİN DANİSKASIYIM”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin enerjisinin yüzde 52’sini doğalgaz çevrim santrallerinden temin ettiğini, artan petrol ve doğalgaz fiyatlarıyla birlikte elektrik fiyatı da artığını hatırlatarak, hidroelektrik santrallerine önem verdiklerini anlattı. Erdoğan, Fırtına Vadisi'ne hidroelektrik santrali yapılmasına karşı çıkan çevrecileri skert dille eleştirirken de şunları söyledi:
“Türkiye genelinde HES’lerden küçük olanlara yönelik bir çalışma var. Onun için dereler üzerinde şimdi ufak çaplı enerji santrallerini kurma kararını aldık. Bazı eleştiriler yapıldı. Dünyanın değişik yerlerinde böyle çevreciler var. ‘Ne yaparsınız?’ dersin, ele avuca gelecek hiçbir işleri yoktur. Sadece boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları iş budur. Yarın gazeteler bunu da yazarlar. ‘Çevrecilere karşı çıktı’ derler. Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim. Ta belediye başkanlığından beri çevrecilik konusunda neler yaptığımı özellikle İstanbul’da yaşayanlar çok iyi bilir. Nasıl ağaçlandırdığımı iyi bilirler. Ben fidan da dikmedim, ağaç diktim. İstanbul susuzdu. 180 kilometreden su getirdik. Istranca dağlarından. O çevreciler o zaman da karşı çıktı. Ağaçları söküyorlar dediler. İnsanoğluna su getiriyoruz kardeşim. Birşeyler sökülecek tabi.”
Erdoğan, yaptıkları hizmetlerin görülmediğini, 40 - 50 kişinin yürüyüp gösteri yapmasının sanki milletin yürüdüğü gibi yansıtıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Takarlar bazı milleti de yanlarına, ‘Bizim derelerimizi şöyle yaptınız, böyle yaptınız’ derler. Hatalar var, doğrudur. Hataları düzeltiriz. Ama yapılan iş doğru mu değil mi önce buna bakacağız. Yarın elektrik olmadığı zaman ne yapacaksın, hükümeti eleştireceksin. Tamam da hükümet nereden elektrik bulacak. Mazottan üretirsin elektriği, havayı kirletme derler. Elektrik nerden gelecek? Elektriğin kaynakları bu. Sinop’a gitmişler. Nükleer santral yapılacak diye. Ama ilk nükleer santral Sinop’ta değil Akkuyu’da yapılacak. Adresi de yanlış almışlar. Bu oyunları hep beraber bozacağız. Bilesiniz ki bu iktidar çevreci bir iktidardır. Kyoto Protokolü'ne hiçbir iktidarın cesaret edemediği imzayı attık. ‘Bu iktidar Kyto protokolünü imzaladı, teşekkür edelim dediklerini hiç duydunuz mu?’. Biz yolumuza devam edeceğiz. Kervan yoluna devam edecek.”
“TERÖRÜ SIFIRLARIZ DERSEK YALAN OLUR”
Erdoğan konuşmasının son bölümünde terörle kararlı mücadelenin devam etitğini, bundan yılmayacaklarını söyledi. Terörün her yerde olduğunu ve bunu sıfırlayan ülke bulunmadığını ileri süren Erdoğan, “Muhalefet, ‘teröre karşı iktidar ne yaptı?’ diyor. Ne yapmadık ki. Yapmamız gereken ne varsa yapıyoruz. Ama terör adi suç değil. Nerede ne zaman kimi nasıl vuracağı belli olmayan bir olgu. O nedenle maalesef şehitlerimiz geliyor. Ama eğer terör denilen bu belayla mücadelemiz sürecekse bunun bir bedeli de olacak. Temenni ederim ki bunun kökünü kazıyalım. Şu zamanda sıfırlayacağız dersek sizlere yalan söylemiş oluruz” dedi.
Erdoğan daha sonra bir cipe binerek Güneysu ilçe merkezinden ayrıldı. İlçe merkezi çıkışında korumalar basın mensuplarının önünü keserek Başbakan’ın takip edilmesini önledi.
Öte yandan Güneysu ilçe merkezinde Başbakan Erdoğan’a yönelik hoş geldin pankartları arasında yer alan, “Sayın Başbakanım, sayenizde çete, mafya çok bozguna uğradı. Bundan böyle hevesleri, arzuları kursaklarında kaldı” pankartı dikati çekti.