02.06.2012 - 20:22 | Son Güncellenme:
DİYARBAKIR (ANKA)
Erdoğan, BDP’yi sert sözlerle eleştirerek, “Benim Kürt kökenli vatandaşlarımın, kardeşlerimin hakkını savunduğunu iddia eden bir parti var biliyorsunuz. Anayasa paketini hazırlarken Meclis’te sürekli oylamalardan kaçtı. Meclis’te durmadı, her zaman dediler ki ‘Partiler devamlı kapatılıyor.’ Biz de partilerin kapatılmasını engelleyecek bir madde de koyduk oraya. Partilerin kapatılmasını engelleyecek maddede bile bu parti Meclis’i terk etti, gitti. Halbuki Meclis’i terk etmeseydiler şu anda Türkiye’de partilerin kapatılması adeta mümkün olmayacaktı” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’ın kendilerine “etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçilik yapmayacaksın” dediğini ifade ederek, Diyarbakır'ın bu fikirlerini hiçbir zaman akıllarından çıkarmadıklarını ve Diyarbakır’ın da kendilerini hiç mahcup etmediklerini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Diyarbakır İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Diyarbakır’ın AKP’ye kucağını açan, bağrına basan bir şehir olduğunu ve kendisinin de Başbakan olarak Diyarbakır’a 12. ziyaretini gerçekleştirdiğini söyledi. Diyarbakır’ın kendilerine “etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçilik yapmayacaksın” dediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'ın bu fikirlerini hiçbir zaman akıllarından çıkarmadıklarını ve Diyarbakır’ın da kendilerini hiç mahcup etmediklerini söyledi.
4 gün önce partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nın önünde ses bombaları patlatıldığını söyleyen Erdoğan, bazı parti yöneticilerinin de terör örgütünce kaçırıldığını hatırlatarak, “Şırnak il başkan yardımcımız Ali Kılıç kardeşimiz 16 Mayıs’ta alçakça, haince bir saldırı sonucu şehit edildi. AK Parti çatısı altında ülkesine, memleketine, bölgesine, iline hizmet dışında hiç bir amacı olmayan bu kardeşlerimizin öldürülmesi, kaçırılması bizim mücadele azmimizi daha da perçinledi. İşte bu salondaki bu cesur teşkilat bu saldırıların hiçbirine bugüne kadar boğun eğmedi bundan sonra da eğmeyecek” diye konuştu.
Erdoğan, “Birileri çıkmış ‘Diyarbakır’dan Başbakan’ın beklentisi yok’ diyor. Çıkmış, ‘Başbakan Amed’e gelemez’ diyor. Çıkmış, ‘Kürtler sokağa çıkmasın’ diyor. Bu ne demek, sen kimsin kim oluyorsun? Kusura bakmasınlar ben buraya kardeşlerimle kucaklaşmaya geldim. Buraya milletimle aracısız kucaklaşmaya geldim. Simsarlarla değil aracısız kardeşlerimle konuşmaya geldim” dedi.(
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül halk oylaması öncesinde BDP ile CHP’nin aynı safta buluştuğunu kaydederek, “İkisinin ortak yanı şu; CHP Kürt meselesinin kaynağı, BDP Kürt meselesinin istismarcısı. Bunlar bu bölgeye de bu ülkeye de hiçbir şey kazandırma niyetinde değiller. CHP nasıl olsa sık sık kurultay yapıyor. Bazen iki gün üst üste kurultay yapıyor. Bir kurultay daha yapsınlar, BDP ile birleşsinler. Nasıl olsa BDP bu coğrafyanın CHP'si olmak için emin adımlarla ilerliyor. Birleşsinler ikisi de özlerine dönsün” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Seyrantepe Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AKP Diyarbakır 4. İl Kongresi’nde konuştu. Kendisinin Kasımpaşa’dan yola çıktığını söyleyen Erdoğan, konuşmasında Diyarbakır’da Ben-u Sen neyse İstanbul’da da Kasımpaşa’nın o olduğunu ifade ederek, “Ben ne kadar Kasımpaşa’nın evladıysam o kadar Ben-u Sen’in evladıyım. Ben ne kadar İstanbullu, ne kadar Rizeliysem, o kadar Diyarbakırlıyım, Batmanlıyım, o kadar Siirtliyim, Şırnaklıyım. Ben 14 Ağustos 2001'de neredeysem, 2005'te neredeysem, 2009'da neredeysem tam bir yıl önce geldiğim 1 Haziran 2011'de Diyarbakır'da neredeysem, Allah'a hamdolsun ki bugün de aynı yerdeyim” dedi.
ERDOĞAN, BDP’Yİ ANAYASA PAKETİ HAZIRLANIRKEN MECLİS’TEN KAÇMAKLA SUÇLADI
Konuşmasında BDP’yi de sert sözlerle eleştiren Başbakan Erdoğan, “Benim Kürt kökenli vatandaşlarımın, kardeşlerimin hakkını savunduğunu iddia eden bir parti var biliyorsunuz. Anayasa paketini hazırlarken Meclis'te sürekli oylamalardan kaçtı. Meclis'te durmadı, her zaman dediler ki 'Partiler devamlı kapatılıyor.' Biz de partilerin kapatılmasını engelleyecek bir madde de koyduk oraya. Partilerin kapatılmasını engelleyecek maddede bile bu parti Meclis'i terk etti, gitti. Halbuki Meclis'i terk etmeseydiler şu anda Türkiye'de partilerin kapatılması adeta mümkün olmayacaktı. Şimdi yine hala sıkılmadan çıkıyorlar, diyorlar ki işte 'Bizim partimiz kapatılacakmış.' Sen zaten partinin kapatılmasını engelleyecek anayasa düzenlemesinde Meclis'i terk eden değil misin? Maalesef bizim içimizden de üç dört tane çıktı, onlarla beraber aynı safta duran, böylece 330'un altına düştüğümüzden dolayı anayasa paketine o maddeyi koyamadık. Eğer koyabilseydik bugün o da bir anayasa maddesi olarak gerçekleşecekti. Bunlar dürüst değil, bunlar samimi değil. Onun için bu oyunu milletçe hep beraber bozmaya devam edeceğiz” dedi.
“CHP’NİN DE BDP’DEN BİR FARKI YOK”
Konuşmasına CHP’nin de BDP’den bir farkı olmadığını söyleyerek devam eden Erdoğan, “Onlar da aynı şekilde bunların çözülmemesi için, bu adımların atılmaması için hep aynı oyunu oynadılar. Hem Meclis'te hem Türkiye genelinde. Terör örgütünün bu mesele çözülmesin diyerek şiddeti nasıl tırmandırdığını, girişimleri nasıl sabote ettiğini, tehditleri ne boyutlara yükselttiğini en çok, en yakından benim Diyarbakırlı kardeşlerim biliyor. Neden AK Parti teşkilatlarına saldırı, niçin? Ama bu kadar değil. Bir de sizin görmedikleriniz var, bir de sizin haberdar olmadıklarınız var, bir de size farklı şekilde anlatılanlar, farklı şekilde yansıtılanlar var. Bu kanlı meselenin içinde sadece terör örgütü yok, bu meselenin içinde kandan siyaset devşirenler var, bu meselenin içinde Türkiye düşmanı çevreler, Türkiye'nin hasmı odaklar, Türkiye'nin büyümesinden rahatsız olan ülkeler var. Biz çözüm için ne kadar yoğun mücadele ediyorsak, onlar çözümsüzlük için işte o kadar yoğun mücadele veriyor. Biz Allah'ın izniyle bunların o mücadelesini boşa çıkaracağız. Yeter ki siz bugün olduğu gibi yanımızda olun. Yeter ki siz hayır dualarınızı eksik etmeyin” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE'DE TERÖR SORUNU, PKK SORUNU VARDIR”
Tüm Türkiye’den oy aldıklarına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, AKP'nin, Türklerden, Kürtlerden, Lazlardan, Çerkezlerden, Romanlardan, akla gelen herkesten oy aldığını ve hepsi nezdinde birinci parti olduğunu ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sadece Akdeniz'de değil, sadece Ege'de değil, sadece Doğu'da, Güneydoğu'da değil, Türkiye'nin tamamında biz varız. Türkiye'nin tamamında var olamayan, tamamının hissiyatını, iradesini kucaklayamayan, milletin umumi desteğini alamayan hiçbir hareket başarılı olamaz. Ülkenin meselelerini çözemez. Hizipçilik yapan, örgütçülük yapan, ırkçılık yapan, mezhepçilik yapan, bölgecilik yapan hiçbir hareket başarılı olamaz. Türkiye'nin kronik meselelerini hal yoluna koyamaz. Korkudan, şiddetten, terörden medet umanlar, hiçbir zaman milletin güvenini kazanamazlar. Etnik milliyetçilik çizgisinde yürüyenler, terör bataklığında debelenenler, hiçbir zaman benim Kürt kökenli kardeşlerimi temsil edemezler. Onların da iradelerine ipotek koyamazlar.
Bir şey karıştırılıyor. Türkiye'de terör sorunu, PKK sorunu vardır. Kürt kökenli kardeşlerimin nezdinde birinci parti AK Parti'dir. Yani biziz. Neden? Çünkü biz kardeşlerimizi seviyoruz, kardeşlerimiz de bizleri seviyor, olay budur.”
“BİZ SESSİZ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRİRKEN, BİZ İNKARCI ANLAYIŞI YERLE BİR EDERKEN ONLAR DÖNÜP BİZE DÜŞMANLIK YAPTILAR”
Omuzlarında taşıdıkları emanetin farkında olduklarını söyleyen Erdoğan, “Biz bu dünyadan bir tek kefenle göçüp gideceğimizi biliyor, işte onun için her daim kendimize... Yani Endülüs'te olduğu gibi. Ne yazıyor orada, 'La galibe illallah', 'Allah'tan başka zafer sahibi yoktur.' Kibir, gurur, böbürlenme, tepeden bakma bize hiçbir zaman musallat olamadı. Bundan sonra da Allah'ın izniyle de olamayacak. Konuştuğumuz zaman hep milletin diliyle konuştuk. Öfkemiz de sevdamız da milletimizin hissiyatıydı. Bundan sonra da aynen böyle devam edecek. Bugüne kadar çözüm için biz bu yola yüreğimizi, kalbimizi, hatta bütün gövdemizi koyduk” diye konuştu.
Demokratikleşme mücadelesinde, hak ve özgürlükleri geliştirme mücadelesinde hep yalnız kaldıklarına işaret eden Erdoğan, “Sadece Kürtlük üzerinden siyaset yapanlar, biz Kürt kardeşim için Kürtçe televizyon kurarken, 24 saat Kürtçe yayına geçerken onlar dudak büktüler, 'Yapamazlar' dediler. Yaptık mı, yaptık. Biz üniversitelerde Kürtçe enstitüler kurarken alay ettiler, 'Yapamazlar' dediler. Kürtçe'nin öğretilmesinin, kurslar açılmasının yolunu açmamıza alaycı nazarlarla baktılar. Biz 100 yıldır hayal olarak gösterilen, talep edilen alanlarda tarihi adımlar atarken ya yok saydılar ya küçümsediler ya da engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Biz çetelerle, karanlık odalarla, vesayetçi anlayışla mücadele ederken tribünden seyrettiler, avuçlarını ovuşturdular hatta bizi taşlamaktan geri durmadılar. Anneler evlatlarıyla cezaevlerinde Kürtçe konuşamazken yayınladığım genelgeyle onun önünü açan ben oldum. Bugüne kadar gelenler bunu niye yapmadı? Biz statükoyu yıkarken, biz sessiz devrimler gerçekleştirirken, biz inkarcı anlayışı yerle bir ederken onlar dönüp bize düşmanlık yaptılar. Statükonun ekmeğine yağ sürdüler. Hani siz Kürtleri düşünüyordunuz? Bugüne kadar Kürtler için ne yaptınız? Hangi hayırlı adımı attınız. Atılan hangi hayırlı adıma destek oldunuz? Bunların tek bildiği istismar, tehdit, hakaret, toplumu ajite etmek” diye konuştu.
“BU TERÖR ÖRGÜTÜ VE AVANESİ YATIRIMLARIMIZI YAPARKEN MÜTEAHHİT FİRMALARIN İŞ MAKİNALARINI YAKTILAR”
Doğu ve Güneydoğu’ya, eski rakamla 25 katrilyonu bulan yatırım gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, terör örgütü ve yandaşlarının bölgeye yapılacak yatırımları engellemek için çalıştıklarını, ancak başarılı olamadıklarını belirterek, “Bu terör örgütü ve avanesi yatırımlarımızı yaparken müteahhit firmaların iş makinalarını yaktılar. Biz yenilerini getirdik. Onlar tahrip ettiler, biz daha iyilerini yaptık. Onlar hastaneye karşı çıktı, biz daha fazla hastane yaptık. Onlar okula karşı çıktı. Biz daha fazla derslik, daha fazla yurt, daha fazla üniversite yaptık. Onlar yolları kapattılar, yolları kestiler, yolları yıktılar, biz duble yollar inşa ettik” dedi.
“SON 5 YIL İÇİNDE 197 SİVİL TERÖR NEDENİYLE HAYATINI KAYBETTİ”
Başbakan Erdoğan, son 5 yıl içerisinde 197 sivilin terör nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, bunlardan 12’sinin kadın, 6’sının çocuk ve bebek olduğunu söyledi. Erdoğan, “Sadece son 5 yıl içerisinde bin 265 sivil masum vatandaşımız yaralandı. Bir kısmı sakat kaldı. Ankara Ulus'ta canlı bomba eyleminde evinde gitmek için otobüs bekleyen, alışveriş yapan 9 masum insanımız hayatını kaybetti. Diyarbakır'da dershane önünde bomba patlattılar. Çoğu öğrenci 7 yavrumuz vefat etti. Sason'da bir minibüsün içinde 4 vatandaşımızı kaybettik. İstanbul Güngören'de 17, Ankara Kumrular Sokak'ta 5 kardeşimizi yitirdik” dedi.
“CHP KÜRT MESELESİNİN KAYNAĞI, BDP KÜRT MESELESİNİN İSTİSMARCISI”
12 Eylül halk oylaması öncesinde BDP ile CHP’nin aynı safta buluştuğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “İkisinin ortak yanı şu; CHP Kürt meselesinin kaynağı, BDP Kürt meselesinin istismarcısı. Bunlar bu bölgeye de bu ülkeye de hiçbir şey kazandırma niyetinde değiller. CHP nasıl olsa sık sık kurultay yapıyor. Bazen iki gün üst üste kurultay yapıyor. Bir kurultay daha yapsınlar, BDP ile birleşsinler. Nasıl olsa BDP bu coğrafyanın CHP'si olmak için emin adımlarla ilerliyor. Birleşsinler ikisi de özlerine dönsün” diye konuştu.
CHP, TERÖR SORUNUNU GÖRÜŞMEK İÇİN BAŞBAKAN’DAN RANDEVU TALEP ETTİ
Başbakan Erdoğan, CHP’nin 10 madde ile terör sorunun çözeceğini iddia ettiğini ve kendisinden de randevu talebinde bulunduklarını söyleyerek, “Arkadaşlarıma 'verin randevuyu gelsinler, görüşelim' dedim. Siz daha önce neredeydiniz? Biz sizin kapınızı çaldığımızda, arkadaşlarım ziyarete geldiğinde neredeydiniz? Gelin şu meseleyi hep birlikte çözelim dediğimizde neredeydiniz. Biz bugün de bu meselenin çözümü için ortak hareket etmekten kaçınmayız. Ama CHP'nin genel başkanı önce gitsin, güneydoğu illerinin hangileri olduğunu öğrensin” dedi.
“BİZ ZİHİNLERDE ŞÜPHE, TEREDDÜT BIRAKMADIK, BIRAKMAYACAĞIZ”
Kürt kökenli vatandaşların üzerinden operasyon yapmaya çalışanlara, aldatmaya, kandırmaya, yanıltmaya çalışanlara “aldanmayın” çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan, “Şunu da burada altını çizerek özellikle söylüyorum. Bizim dönemimizde hiçbir şey karanlıkta kalmaz, kalmayacak. Biz zihinlerde şüphe, tereddüt bırakmadık, bırakmayacağız. Biz hiçbir şeyin üzerini örtmeyiz, örtülmesine de izin vermeyiz. Dedikoduların, yalan yanlış haberlerin, özellikle de istismar siyasetinin aramıza girmesine müsaade etmeyin. Bunlar çözüm sürecini sabote etme girişimleridir. Bunlar başladığımız kararlılıkla yürüdüğümüz yolda bizi engelleme çabalarıdır. Bu ulusal ve uluslararası komplolara asla aldanmayın” dedi.
“4. ADALET REFORMU PAKETİ’NİN ÇALIŞMALARINA BAŞLADIK”
Başbakan Erdoğan, 3. Adalet Paketi'nin TBMM'ye sevk edildiğini ve bazı maddelerin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek aşamaya geldiğini belirterek, “3. paketin içeriği basında yer aldı. Basın-yayınla işlenen suçlar noktasında soruşturma, infaz ve dava safhalarında erteleme kararlarının önünü açıyoruz. Basın-yayın özgürlüğünü daha da güçlendiriyoruz. Etkin savunma hakkını daha da geliştiriyoruz. İlk defa suç işleyenler, basit nitelikli terör suçlarına katılanlar için bazı reformlar getiriyoruz. Özel hayatın gizliliği noktasında hassasiyeti daha da artırıyoruz. Rüşvetle mücadeleyi yoğunlaştırıyor, özellikle bıçak parası gibi adlar altında ameliyatlar için para isteyenlere ağır cezalar getiriyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, 4. Adalet Reformu Paketi'nin de çalışmalarına başladıklarını, bu paketi de ilk Bakanlar Kurulu toplantısında müzakere ederek Meclis'e göndereceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Türkiye hakkında verdiği tüm ihlal kararlarını tek tek inceledik. Türkiye'nin AİHM'de ne tür eleştirilere maruz kaldığını, ne tür ihlallerle itham edildiğini tespit ettik. 4. pakette inşallah bu ihlalleri ortadan kaldıracak önemli demokratik adımları atıyoruz. Yaşam hakkı ihlallerinin önüne kararlılıkla geçmek için tedbirler alacağız. İşkenceye sıfır tolerans gösteriyoruz. İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi için daha etkin bir mücadele başlatacağız. İşkence ve kötü muamelede zaman aşımını ortadan kaldıracağız. Yargıtay üzerindeki iş yükünü çok hızlı, çok sistemli şekilde eritiyoruz, makul sürede yargılamanın sağlanması için gereken tedbirleri alacağız.
Sanık haklarını güçlendiriyor, mahkemede savunmanın etkinliğini artırıyoruz. Yargıda iddia makamıyla savunma makamı arasında eşitlik, denge getiriyoruz. Özel hayatın, aile hayatının daha güçlü şekilde korunması için bazı adımlar atıyoruz. Düşünce ve vicdan özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırıyor daha ileri standartları ülkemize getiriyoruz. İfade ve basın özgürlüğünü çok daha ileri standartlara kavuşturuyoruz. Mülkiyet hakkını ihlal eden düzenlemelere bu düzenlemeyle son veriyoruz. Bunlar 4. reform paketinden sadece bazı başlıklar.”
“BİR VÜCUTTA CENİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE, HA YAŞAM HALİNDE ÖLDÜRÜLEN HA ORADA ÖLDÜRÜLEN. BİZİM İÇİN AYNIDIR”
Erdoğan, kürtaj ve sezaryen tartışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede de “'Biz nereden hareket ediyoruz. Biz yaşam hakkından hareket ediyoruz. Çünkü bir vücutta cenin öldürüldüğünde, ha yaşam halinde öldürülen ha orada öldürülen. Bizim için aynıdır. Bunu öldürme hakkına kimse sahip değildir. Bu tür olaylar aynı zamanda insan sağlığını tehdit eden olaylardır. Bu oyuna gelmeyeceğiz, bu oyunu da bozacağız. Bu kesim aynı zamanda annelik makamını da kabul etmeyen kesimdir. Çok enteresan, ne diyorlar biliyor musunuz; 'Ne demek anne, kadın değil de anne ya da ana.' Bu kesimin anlayışı bu. Biz 'anne' diyoruz, 'annelerin ayaklarının altı öpülür' diyoruz. Biz bu değerlerden geliyoruz. Bizim değerlerimizde, bizim dinimizde cennet annelerin ayakları altındadır, babaların değil. Biz annenin kıymetini bilen, onu bildirmeye çalışan anlayışını mensuplarıyız. Biz muhafazakar demokrat partiyiz. Biz bu anlayışla çalışıyoruz, bunu halkımıza anlatmaya çalışıyoruz. Sen yine bildiğini oku, biz bunu aynen bu şekilde yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Bu konuda, “parti programında yoktu” yönünde eleştiriler geldiğini belirten Erdoğan, siyasetin dinamik olduğunu, her şeyin parti programında yer alamayacağını söyledi.
Siyasetin her an güncellenmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Programınızda olmayan birçok şeyler hayatın akışı içinde, yeni yeni program içinde yerini alır. Bunu diyenler ideolojik yaklaşım içinde bu ifadeleri kullanıyorlar. Şu anda gerekli her çalışmayı yapıyoruz gerekli adımı atacağız” dedi.
Sezaryenin ülke nüfusunu dondurmaya yönelik bir adım olduğunu ifade eden Erdoğan, “Sezaryenle 1 ya da 2 tane olabiliyor. Aslında 3 de, 4 de olabilir, o ayrı mesele. '2 daha fazla olamaz.' Böyle bir yaklaşım tarzı. Dert başka aslında. Dert money (para). Daha rahat doğum yapıyormuş. Hayır. Oralardan gayet iyi para götürüyorlar. Biz, bu konuları iyi biliyoruz. Bunların çalışmalarını da yaptık. Şu anda özel hastanelerde yüzde 90'a kadar sezaryenle doğum var. Türkiye ortalaması yüzde 50. Kimi uyutuyorsunuz ya. Biz bu adımı da atacağız. Nüfusumuzun güçlü olması, artmasıyla ürken, çekinen değil... Aksine bu ülkenin nüfusu artmalı. Genç dinamik nüfusa sahip olmalıyız, yaşlı nüfusa değil. Ekonominin en önemli gücü insandır” diye konuştu.