07.02.2019 - 18:49 | Son Güncellenme:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'den çekileceği alanlarda terörle mücadele sorumluluğunu devralmaya hazır olduğunu bildirdi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ABD Ticaret Odası ve Amerikan Türk Konseyi üyelerini kabulünde, heyeti misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ziyaretin ekonomik ve ticari ilişkiler başta olmak üzere Türk-Amerikan iş birliğinin güçlenmesine katkı sağlamasını diledi.
Amerikalı heyet ile son olarak 2017'nin ekim ayında bir araya geldiklerini söyleyen Erdoğan, oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktardı.
Bugünkü istişarelerin de iki ülkenin önünde yeni vizyonlar açacağına olan inancını ifade eden Erdoğan, "Son görüşmemizden bu yana Türkiye olarak pek çok sınamayla yüz yüze kaldık. Türkiye-ABD ilişkilerinin test edildiği, şoklara ve krizlere karşı dayanma gücünün denendiği dönemleri yaşadık. Hamdolsun tüm sıkıntıları, sınamaları, direnç testlerini başarıyla atlattık. Bugün son dönemde yaşadığımız onca badireye rağmen Türk-Amerikan ilişkileri bağlamında geleceğe çok daha umutla bakıyoruz." diye konuştu.
Müşterek noktaların, görüş ayrılıklarından kat kat fazla olduğuna inandığını belirten Erdoğan, "Gerilimin yerini, iş birliği ve dayanışmanın almasında en önemli faktörlerden biri, değerli dostum Başkan Trump ile aramızda tesis ettiğimiz yakın diyalog ve iletişimdir. Trump'ın özellikle Suriye bağlamında aldığı son inisiyatif, Türk-Amerikan ilişkilerini baltalamaya çalışanların planlarını boşa çıkarmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"Başkan da Türkiye ile iş birliğini ilerletmeyi arzu ediyor"
Bu süreçte Amerikan-Türk Konseyi ile Amerikan Ticaret Odasının da ilişkilerin geliştirilmesine, aradaki pürüzlerin giderilmesine, iş birliğinin tekrar rayına oturtulmasına ciddi katkılarda bulunduğunu kaydeden Erdoğan, başta heyetteki yatırımcılar olmak üzere tüm dostlarına teşekkür etti.
Mevcut iş birliğinin daha da güçleneceğine inandığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye ve ABD arasında ortak çıkarlara dayalı, güçlü, kapsamlı ve stratejik bir müttefiklik ilişkisi vardır. İlişkilerimizde zaman zaman görüş ayrılıklarına dayalı iniş çıkışlar yaşasak da ortaklığımız pek çok zorluğun üstesinden gelmiştir. Bu aşamada ikili ilişkilerimizde önümüze bakmak ve olumlu bir gündeme odaklanmak istiyoruz. Başkan Trump da bu konuda benimle aynı kanaati paylaşıyor. Sayın Başkan da Türkiye ile iş birliğini ilerletmeyi, ortak menfaatler temelinde kuvvetlendirmeyi arzu ediyor. Dışişleri Bakanım, dün Washington'da gerçekleştirilen DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu toplantısına katıldı ve ikili temaslarda bulundu. 5 Şubat'ta Türkiye-ABD Çalışma Grubu Toplantıları yine Washington'da yapıldı."
"Bunun faturası yıllar sonra ortaya çıkacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'den çekilmesinin bölgede terör örgütlerinin özellikle istismar edeceği bir otorite boşluğu oluşturmamasının son derece önemli olduğunu vurguladı.
"Bu noktada Türkiye, ABD'nin çekileceği alanlarda terörle mücadele sorumluluğunu devralmaya hazırdır." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu zaten Sayın Başkan'a bizzat 'DEAŞ ile mücadele konusunda herhangi bir tereddüdünüz varsa, bunu terör örgütleriyle ortadan kaldırmayı hedefliyorsanız, burada sıkıntılar yaşayabilirsiniz ama biz çok ciddi, kararlı olarak bu DEAŞ'ı burada sıfırlarız, yok ederiz. Bunu El Bab'da gösterdik. Biz El Bab'da 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Biz, stratejik ortağımızın, kalkıp da bu tür terör örgütleriyle böyle bir işe girmesini doğru bulmuyoruz.' Bunları kendilerine söyledik ama maalesef bu adım malum YPG/PYD ile yürütüldü. Bunun bedelinin, faturasının yıllar sonra ortaya çıkacağını ben de tahmin ediyorum."
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla binlerce teröristin etkisiz hale getirildiğine işaret eden Erdoğan, bu sayede 300 bine yakın Suriyelinin ülkelerine geri dönmelerini sağladıklarını anlattı.
Türkiye'nin güvenli hale getirdiği alanların, Suriye'nin en huzurlu, güvenilir, barışçıl toprakları olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cerablus'tan Afrin'e kadar Türkiye'nin kontrolünde bulunan bölgelerde farklı dinlere, dillere, kültürlere sahip Suriyelilerin barış içinde yaşadıklarını söyledi.
"Ülkemiz bütün hazırlıklarını tamamlamıştır"
Bölgede 1 milyon Arami olduğuna değinen Erdoğan, Aramilerin birçoğunun PYD/YPG tarafından öldürüldüğünü birçoğunun da Suriye'yi terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Türkiye'nin hepsine gönlünü açtığını hatırlatan Erdoğan, "Kobani Hareketinde 300 bin Kobanili oradan Türkiye'ye göçtü. Şu anda hala ülkemizdeler. Biz, bunları Türkiye'den derdest etmedik. Niye? Bize sığınıyorsa biz bunları buradan derdest edemeyiz. Bize tarih bunu öğretti. Bize, tarih, medeniyetimiz bunu öğretti. Onun için derdest edemeyiz. Bunun yanında sağlık hizmetlerinden eğitime, ticaretten güvenliğe, tarıma kadar buradaki kardeşlerimiz şu anda hiçbir sıkıntıyla karşılaşmıyor." şeklinde konuştu.
Afrin, El Bab, Azez ve Cerablus'ta sağlanan başarının Türkiye-Suriye sınırının tamamına yayılmasının mümkün olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Trump'ın özellikle bize 30-32 kilometre derinliğinde bir bölgede terörle mücadele konusunda ortaya koyduğu bir plan ve bizim de buna yönelik olumlu yaklaşımımız, bir şeyin ifadesidir. Çünkü o ifade edilen sınır veya bölge bir terör koridoruydu. Biz, tabii ki bu terör koridorunda ülkemize yapılabilecek herhangi bir saldırıya karşı her türlü tedbirimizi almak zorundaydık. Bu tedbiri de alıyoruz. Ülkemiz bu amaç doğrultusunda bütün hazırlıklarını tamamlamıştır. Başta DEAŞ olmak üzere, ülkemize, bölgemize ve dünyaya tehdit oluşturan tüm terör örgütleriyle mücadeleye kararlıyız."
"Müttefiklik hukukunun da bunu gerektirdiğine inanıyorum. DEAŞ terör örgütünü, başka eli kanlı terör örgütüyle ikame etmeye çalışan eski yönetim bakiyesi bazı kesimler, baştan beri ülkemiz hakkında kara propaganda yapıyor. Türkiye'nin PKK, PYD/YPG terör örgütleriyle mücadelesini Kürtlere karşı bir mücadeleymiş gibi takdim etmeye çalışıyorlar." diyen Erdoğan, Kürtlerle hiçbir zaman herhangi bir sıkıntılarının olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün benim partimin bir defa bu bölgelerde ciddi sayıda milletvekilleri var. Bugüne kadar yani yeni yönetim sistemi dışındaki dönemlerde, her zaman kabinemin içerisinde benim Kürt bakan arkadaşlarım olmuştur. Şu anda bile, bu kabinemde bile yine var. Çünkü, bizde bu tür bir ayrımcılık söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu.
"Aslolan liyakattir"
Erdoğan, ayrımcılık yapmamanın İslam dininin gereği olduğuna değinerek, "Aslolan insandır, aslolan ehliyettir aslolan liyakattir. Biz buna bakar, adımımızı da buna göre atarız. Çünkü bizde ne Arap'ın beyaza, ne beyazın Arap'a üstünlüğü yoktur. Buradan hareketle bir çalışmalarımızı sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'ye karşı yürütülen iftira kampanyalarının Trump'ın son kararının ardından yoğunluk kazandığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin Irak veya Suriye Kürtleriyle bir sorunu olmadığına işaret etti.
Erdoğan, Türkiye'nin, bu bölgelerde, Kürtlere kol kanat gerdiğini ve en zor zamanlarında sahip çıktığını dile getirerek, "Hem Saddam rejiminden ki Saddam zulmünde bir anda 500 bine yakın Iraklı Kürt, Türkiye'ye akın etmiştir. Biz onlara kapımızı kapamadık, kapımızı açtık. Onların hepsi ülkemize sığındılar." diye konuştu.
Bu dönemde de Irak'tan Türkiye'ye sığınan Kürt ve Ezidiler olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Biz bunlara da kapımızı kapamadık. Yine kapımızı açtık, çünkü bizim medeniyetimizin gereği bu. Şu anda DEAŞ saldırılarından, PKK/PYD zulmünden kaçan Kürt kardeşlerimiz sadece ve sadece Türkiye'ye sığınıyor. Bunun yanında PYD/YPG'nin, PKK terör örgütünün bir kolu olduğu en güncel ABD istihbarat raporlarında da kayda geçmiştir. Görüntülü olarak bizde bunların belgeleri, kayıtları vardır." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eli kanlı terör örgütünün çocukları bile silahlandırarak cepheye sürdüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"PKK/PYD terör örgütünü yerel halkla özdeşleştirmek Kürt kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. Tüm bunlar dünya kamuoyunun gözleri önündeyken, bu katil sürülerine arka çıkılmasını, destek olunmasını, silah ve mühimmata boğulmasını anlamak mümkün değildir. Son dönemlerde gelen silahlarla beraber, 23 bin tır ve kamyon Suriye'nin kuzeyindeki bu bölgede malum terör örgütüne getirilmiştir. Bunların içerisinde mühimmat vardır. Bütün bunlarla beraber araç, gereç, silah vesaire vardır. Kime geliyor bunlar YPG'ye, PKK'ya geliyor. Yakalandıkları zaman bir de bakıyoruz Amerika'nın silahları. Kimde bu? Terör örgütlerinde. Ama bunları terör örgütü olarak şu anda hala Amerika kabullenemedi. Bizim sıkıntımız burada."
Gerçeklerin ABD kamuoyuna anlatılması noktasında destek beklediklerini dile getiren Erdoğan, zamanın haklı olduklarını göstereceğini söyledi.
Erdoğan, güvenli bölge oluşturulması fikrini desteklediklerinin altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Obama döneminde, ben güvenli bölge ifadesini devamlı kullanmışımdır, 'Obama'ya gelin burada bir güvenli bölge oluşturalım' demişimdir. 'Doğru söylüyorsun yapalım' denmiştir ama maalesef bu adım atılmamıştır. O süreç böyle geçti, şimdi bakıyorum ki Trump da güvenli bölgeyi, tampon bölge ifadesini kullanmaya başladı. Atalım adımları, bir an önce bunu sağlayalım. İsabetli de olur. Hemen her toplantıda, terörden arındırılmış, mültecilerin güvenle evlerine dönebilecekleri bir bölge kurulması gerektiğini ifade ettim. Eğer insani bir yaklaşım düşünüyorsak, 'mültecilere kapılar açalım' diyorsak, gelin güvenli bölgelerde konteyner kentler oluşturalım. Biz bütün bu konteyner kentler olsun veya normal konut yapımı olsun, bu konularda adım atalım. Bu kadar silah, mühimmat... Bunları yapacağımıza buralarda bu tür imkanları sağlayalım. Kimler buralarda destek verecekse, desteklerini versinler."
Suriye'deki "güvenli bölgeler"
Güvenli bölgelerin oluşturulmasına destek vereceklerine dair Almanya Başbakanı (Angela) Merkel ve Suudi Arabistan Veliaht Prensinin (Muhammed bin Selman) kendisine söz verdiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiçbirinden bir kuruş geldiği falan yok ama bizim şu ana kadar yaptığımız harcama 35 milyar doları buldu. Avrupa Birliği verdiği sözü yerine getirmedi. Avrupa Birliğinden, bizim şu ana kadar aldığımız rakam, bu da bizim bütçemize giren para değildir, uluslararası kuruluşlara bu para gelir, oradan AFAD, Kızılay gibi kuruluşlarımıza gelir, o da 1 milyar 750 milyon avrodur. Müttefiklerimizden, koalisyon ortaklarından maalesef mülteci ve terör sorununa kökten çözüm sunan bu teklifimize müspet cevap alamadık. Türkiye olarak müttefiklerimizden sadece lojistik destek alarak güvenli bölgeyi kuracak, ortak menfaatlerimiz doğrultusunda yönetecek her türlü imkana sahibiz."
Erdoğan, şu anda El Bab, Cerablus, Afrin gibi bölgelerde, okulları restore ettiklerini, hastaneler kurdukları, gençler ve çocukların kaynaşması için de sosyal etkinlikleri hızlandırdıklarını vurgulayarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu tür adımları atmaya hazır olduklarını dile getirdi.
FETÖ ile mücadele
Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda, 251 vatandaşın şehit olmasına, 2 bin 193 kişinin de yaralanmasına sebep olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"İçinde bulunduğumuz şu Külliye etrafında 29 vatandaşımız FETÖ'cüler tarafından şehit edilmiştir. Parlamentomuz bombalanmıştır. Aynı şekilde güvenlik birimimiz bombalanmış ve orada da 36 polisimiz şehit olmuştur. Hal böyleyken FETÖ elebaşının Pensilvanya'da hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesi, milletimizi ve şehit ailelerini yaralıyor. FETÖ'ye ait kurumların ihale yolsuzlukları, para aklama, sahte evrak düzenleme ve rüşvet gibi pek çok kirli işe bulaştıklarını biliyoruz. Amerika Charter School'lardan her yıl 700-750 milyon dolar gelir elde ettiklerini de biliyoruz. Bunları biz ilgililere yetkililere defalarca söylememize rağmen en ufak bir gelişme yok.
ABD makamlarının gerekli adımları bir an önce atmalarını bekliyoruz. Biz NATO'da ortağız, stratejik müttefikiz, birbirimize karşı atmamız gereken adımları bir an önce atmalıyız. Son dönemde ABD güvenlik birimlerinin FETÖ'ye karşı harekete geçtiklerini görüyor, bundan memnuniyet duyuyoruz. Siz değerli özel sektör temsilcilerinden de FETÖ terör örgütüne karşı müteyakkız olmanızı istiyoruz. FETÖ'nün karanlık ve kanlı yüzünün ifşası konusunda da sizlerin desteğini bekliyoruz."
Türkiye'nin bugün Gayri Safi Milli Hasıla bakımından dünyanın satın alma gücüne göre en büyük 13'üncü, Avrupa'nın en büyük 5'inci ekonomisi olduğunun altını çizen Erdoğan, gerek iş yapma kolaylığı gerekse altyapı yatırımları konusunda Türkiye'yi her açıdan cazip hale getirdiklerini belirtti.
Erdoğan, Dünya Bankası iş yapma kolaylığı endeksinde Türkiye'nin bir önceki yıla göre 17 basamak yükselmesinin bu gayretlerinin açık bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Bugün bin 800'ün üzerinde Amerikan firmasının Türkiye'de faaliyet gösterdiğini aktaran Erdoğan, bu firmaların son 16 yılda 10 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım yaptığını ve yapmaya devam ettiğini bildirdi.
"75 milyar dolara doğru adımları atmamız lazım"
Türkiye ile Amerika arasındaki ticaret hacminin 20 milyar dolar seviyesinde seyretmesinin kabul edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, bunun iki ülkenin potansiyelinin son derece altında bir rakam olduğunun altını çizdi.
Recep Tayyip Erdoğan, "Bu hususu daha önce Başkan Trump'ın da dikkatine getirmiştim. Sayın Başkan da son telefon görüşmemizde bana ticaret hacmimizi 75 milyar dolara çıkarmayı teklif etti. Ben de 'tabii memnuniyetle' dedim. Öyleyse şimdi 75 milyar dolara doğru adımları atmamız lazım. Bunu başarmamamız için hiçbir sebep yok." dedi.
Hizmet sektörlerinin de iki ülke için önemli fırsatlar sunduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin turizm açısından da çok ciddi bir potansiyel barındırdığını vurguladı.
Erdoğan, "Nitekim iç ve dış turist almada 2018'in son rakamı 40 milyon dışarıdan, 6 milyon da bizim kendi yurtdışındaki vatandaşlarımız olmak üzere 46 milyon turist çektik." diye konuştu.
ABD'den Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısının bir yıl aradan sonra yeniden 450 bine ulaştığı bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 milyonu bulan yabancı turist sayısı içinde bu rakamın çok düşük kaldığını düşündüğünü dile getirdi.
"Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde önlemler aldık"
Bu alanda da atılabilecek pek çok adım olduğuna inandığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ticaret hacmimizin artırılmasının önündeki engellerden belki de en önemlisi ABD tarafından uygulanan ticaret politikası önlemleridir. Öncelikle yalnızca ülkemize yönelik olarak uygulamaya konulan çelik ihracatımıza dair iki kat artırılmış gümrük vergisinin kaldırılmasını bekliyoruz. Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi uygulamasında başlatılan inceleme sürecinin de bir an önce sonuçlandırılmasını istiyoruz. Elbette bu tür haksız uygulamalara karşı biz de mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde önlemler aldık. Aynı zamanda konuyu Dünya Ticaret Örgütüne taşıdık. Dünya Ticaret Örgütü başvurumuzu değerlendirdi ve Türkiye'yi haklı buldu."
Erdoğan, aldıkları tedbirlerin yatırımcılara, iş dünyasına zarar vermemesi için azami derecede dikkat ettiklerine değinerek, "İki ülke arasında meydana gelen gelişmelerin karşılıklı ticaret ve yatırımları olumsuz etkilememesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim bu konudaki tavrımız her zaman nettir. Bize göre iş konuları ile siyasi meseleler birbirine karıştırılmamalıdır." ifadesini kullandı.
Amerikan firmalarına davet
Erdoğan, ihracatta önemli bir ivme yakalandığını, 16 yıl önce göreve geldiklerinde 36 milyar dolar ihracatın şu anda gelinen noktada 168 milyar doları aştığını anlattı.
Özellikle Türkiye'ye yatırım yapan, katma değer oluşturan, istihdam sağlayan yatırımcılara büyük önem verdiklerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu konularda sizlerin de ABD yönetimi nezdinde girişimlerde bulunmanız inanıyorum ki çok büyük faydalar sağlayacaktır. Biz daha fazla Amerikan firmasının ülkemizde yatırım yapmasını, uluslararası yatırımları teşvik bağlamında sağladığımız kolaylıklardan daha çok faydalanmasını arzu ediyoruz. Hele hele savunma sanayinde bizim Amerika ile ortak yatırımlara girişmemizi çok önemsiyorum, birlikte yatırımlara girmemizi çok önemsiyorum ama Türkiye'ye pazar olarak bakmaya devam etmek anlayışı, tabii bazı istisnalar dışında onu müttefiklik anlayışına doğrusu yakıştıramıyorum. Diyorum ki 'gelin ortak yatırımlar yapalım.' Çünkü 82 milyon nüfusu aşmış bir Türkiye var. Beyin gücü güçlü bir Türkiye var. Öyleyse müşterek bazı yatırımlara girmek özellikle de savunma sanayinde, özellikle de uzay çalışmalarına yönelik çok çok isabetli olacaktır diye düşünüyorum."
Kabulde yer alan Amerikalı iş adamlarını, Türkiye'deki yatırım imkanlarını yerinde değerlendirmeye ve olabilecek yeni fırsatları araştırmaya özellikle davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler uluslararası doğrudan yatırımları sadece yasal düzenlemelerle desteklemiyoruz. Bilfiil kurumsal olarak da destekliyoruz. Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'de daha çok yatırım yapılması için desteklerimizi hiçbir zaman esirgemedik. Yeni yönetim sisteminde asla esirgemem. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisimiz başta olmak üzere tüm kurumlarımız sizlere gereken desteği vermeye hazırdır. İster yatır