15.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçen çarşamba "Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı eğitim reformu dediği" yeni ders müfredatını açıkladı. Çelik, eğitim sisteminde yapılacak değişiklikle ilgili sorularımızı yanıtladı: - Hayatın gerçeklerinden kopuk eğitim veriyoruz. Sistemimiz, ekonomiye, bilime, bilgiye, demokrasiye, teknolojiye duyarlı değil. Hep şikâyet ediyoruz, ama kavak eken sopa biçer. Geçmişteki, kavgaların, kamplaşmaların altında da bu sistem var. Uluslararası araştırmalar eğitimimizin ümitsiz olduğunu gösterdi. Mevcut sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizler şanslı değiliz - Ben de öyleyim, siz de öylesiniz. Bizler şanslı değiliz. Sistemin çarpıklıklarına rağmen insanlar başarılı oluyorsa, o sistemden değil, kişinin kendi becerisindendir. Mevcut sistemle ilgili öyle bir tablo çizdiniz ki, o sistemden geçmiş birisi olarak kendimi kötü ve kandırılmış hissettim. - Bunlar sadece tek boyutlu olarak görülüp değerlendirilemez. Yoksulluktan kaynaklanan bir yanı var meselenin. Biz sorunu parçalayarak çözmeye çalışıyoruz. Bütün olarak çözmek mümkün değil. Biz bu yıl başlarsak bu iş beş yıl sonra çözülmüş olur, beş yıl daha geciktirirsek 15 yıl sonra çözülür. "Okul çağına gelip de okula gitmeyen çocuk kalmadı" diyebilecek miyiz gelecek sene? - Katı davranışçı programdan, zihinsel ve yapılandırmacı bir yaklaşıma geçiş olacak. Siyah - beyaz diye bir şey yok artık. Çok yönlü düşünce var. Eğitimimizi ideolojiden kurtarıp bilim ve aklın mecrasına sokmak zorundayız.Yeni müfredatta farklılıklara tahammül etme anlayışı da verilecek. Küçük yaşta demokrasi kültürü aşılanacak. Eski müfredat 5 yıllık eğitime göre hazırlanmışken, yeni müfredat, 8 yıllık kesintisiz eğitime uygun hale getirildi. AB standartları dikkate alındı. Derslerin kavram analizleri yapıldı. Spor kültürü, sağlık, çevre, rehberlik, kariyer, girişimcilik, afet bilinci konuldu. Yüzeysel davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumlar getirildi. İlköğretim birinci sınıfta öğretilen dört işlem ikinci sınıfa kaydırıldı. Bu sistemde ne değişecek? Söylemden eyleme - "Çocuklarımız böyle bir sistemi hak etmiyor" diyen bakan çok oldu. Biz de aynı şeyi söyledik ama arkasını getirdik, reform niteliğinde bir program ortaya koyduk. Söylem eyleme dönüşüyor. Yamalı bohça, yaz - boz dönemini bitirecek bu reform. MEB adeta hükümetlerin deneme tahtasına döndü? - Ben hâlâ "YÖK değişmeli, meslek liselerin problemi çözülmeli" diyorum. Fakat bu iki konu başka mecralara çekildi ve bir şey çıkmadı. Mevcut durumun da kimseye faydası olmadı. YÖK ve meslek liseleriyle ilgili girişimleriniz bütün kararlılığınıza rağmen olmadı. Benzer durum burada da yaşanabilir mi? - Türkiyede köklü değişimlerin önünde bir direncin olduğunu geçmişte de biliyorduk. Ama mühim olan bu dirençlere rağmen bir değişiklik yapma iradenizin olmasıdır. O tecrübeden ne çıkardınız? - Yerinde duruyor. Sizin iradeniz? - Mevcut durumdan daha kötüsü olmaz. Kaldı ki bu konuda başarısızlığa bizim tahammülümüz yok. Peşin hükümlerle, ideolojik eleştirilerle "kim yapıyor" yerine "ne yapılıyor, niçin yapılıyor, nasıl yapılıyor" denirse bu iş daha kolay başarılır. Bu proje de başarısız olursa? PORTRE Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 1959da Vanda doğdu. İstanbul Üniversitesinde edebiyat okuyarak başladığı akademik serüvenini 1997de Yüzüncü Yıl Üniversitesinde doçentliğe taşıdı. Sonra siyaset kapısını çaldı; 1999da DYPden Van Milletvekili seçildi. Erdoğanın kendisini partiye daveti üzerine şu soruyu sordu:"Partiniz, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Faziletin versiyonu mu olacak, yoksa merkezde, ayakları geniş basan, dini değerler üzerinde siyaset yapmayan, ideolojisi değil prensipleri olan, hukuk devletini, demokratik cumhuriyeti önemseyen bir parti mi olacak?"Erdoğanın cevabı aklına yatınca, 3 Temmuz 2001de DYPden istifa ederek, AKPnin kurucuları arasında yer aldı. Erdoğana en yakın insanlardan biri, ama "Birlikte çekilmiş on kare fotoğrafımız yoktur" diyor.Çelikin pergeli öylesine geniş ki; "Adım Hüseyin. Babamın adı Hasan, abimin Ali. Alevilik eğer Hz. Aliyi, Hz. Hasanı ve Hz. Hüseyini sevmekse, ben de Aleviyim" bile dedi. Küçük yaşta evden ayrıldı. İlkokulla birlikte yatılı okul yılları başladı. Bu onun 33 yıl sürecek gurbetinin başlangıcıydı. Başında kavak yellerinin estiği, edebiyatla, şiirle, romanla haşır neşirken, melankolinin hakim olduğu yıllarda âşık oldu. Romantizmi o yıllarda kaptı. 33 yıllık gurbet