01.05.2013 - 12:25 | Son Güncellenme:
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul’da Taksim’e yürümek isteyen gruplara polisin sert müdahalesinin ardından İçişleri Bakanı Muammer Güler’e istifa edip etmeyeceğini sordu.
Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Güler’in yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı bir yandan resmi tatil ilan eden hükümetin, diğer taraftan 1 Mayıs’ta Anayasal hak olan yürüyüş ve gösterilere biber gazı ve copla müdahale etmekten geri durmadığını ifade etti. Başta sendikalar, siyasi partiler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının kortejlerine biber gazı ve TOMA ile müdahale eden polisin, tüm bu yasal organizasyonları “marjinal grup” olarak nitelendirdiğini belirten Tanrıkulu, “Onlar gibi düşünmeyen herkesin marjinal diye yaftalanması, AKP’nin ileri demokrasi anlayışının gaz halidir. Demokratik bir hak olan yasal gösteri ve yürüyüşlerde emniyet güçleri tarafından orantısız güç kullanımı sonucu biber gazından hayatını kaybeden insanların olduğu ülkemizde yine insanlık onuruna yakışmayan hareketler yaşanmaya devam ediyor” dedi. Tanrıkulu Bakan Güler’e şu soruları yöneltti:
“1 Mayıs İşçi Bayramı’nda polise müdahale yetkisini kim verdi?
TOMA’lardan insanlara sıkılan sularda kimyasal madde var mıdır? Sular kanalizasyon veya kuyu suyu mudur?
Avrupa’da yaşanan benzer olaylarda bakanlar istifa ederken, İçişleri Bakanı olarak istifa edecek misiniz?
Marjinal gruplar diye tanımladığınız gruplar hangileridir? Sivil toplum kuruluşlarını marjinal, menfi, ılımlı vs. gibi tanımlarla fişlemekte misiniz?
Tüm yurtta 1 Mayıs dahilinde kaç litre biber gazı kullanılmıştır?
Biber gazı kullanımından ve yakın fiziksel müdahale sonucu yaralanan vatandaşlarımızın sayısı nedir?
İstanbul’da 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda yaşanan müdahalenin sorumluları hakkında soruşturma açılmış mıdır?
İstanbul başta olmak üzere 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarında kaç kişi hangi gerekçelerle gözaltına alınmıştır?
Gösteri ve yürüyüşlerde demokratik taleplerini ortaya koyan vatandaşlarımız polis kameraları tarafından tespit edildikten sonra baskı ve yıldırma politikalarına maruz bırakılmakta mıdır?
Gösteri ve yürüyüşlere katılan vatandaşlarımızın polis kameraları tarafından görüntülendikten sonra fişlendiği iddiaları doğru mudur?”