13.10.2009 - 20:03 | Son Güncellenme:
Nesrin COŞKUN/İZMİR (DHA)
KADIN ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, siyasetin komisyonlarda el kaldırmak olmadığını, erkekler tarafından gece yarısından sonra çorbacıda yapılan bir iş olduğunu, bunun da kadınların siyasete girmesini engellediğini söyledi. Kavaf, Türkiye'nin muhafazakarlaştığı yolundaki iddiaya “Önceden görünür değillerdi şimdi görünür oldular, aradaki fark bu” karşılığını verdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından Fen Edebiyat Fakültesi'nde ‘Değişim ve Güçlenme’ temasıyla düzenlenen Uluslararası Multipdisipliner Kadın Kongresi başladı. ABD, Singapur, Hindistan, Kanada, İspanya ve Almanya'dan da konuşmacıların katıldığı kongrenin açılışı eski ve yeni üç bakanlı gerçekleşti. Devlet eski Bakanlarından, AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit ve Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın açılışta konuşma yaptı. Toplantıya Aydın'ın konuşması sırasında gelen Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ise DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün başkanlık ettiği panele TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkan Vekili CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur ile birlikte katıldı. Açılışta konuşma yapn bir başka isim KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın eşi ve Yurtsever Kadınlar Birliği Başkanı Oya Talat oldu.
Bakan Aydın, eğitim alabilmesi için ailesi tarafından korunduğunu ama bu süreçte de kız kardeşlerinin ihmal edildiğini söyledi. Akademisyen olduğu dönemlerde kız öğrencilerini temel din disiplinleri, tefsir, İslam hukuku, kuran yorumu gibi alanlarda kariyer yapmaları için teşvik ettiğini belirten Aydın, “Eğitimdeki yönlendirmemizi pratiğe döndürdük. Bu anlamda Türkiye, İslam dünyasındaki tek ülkedir” dedi.
Bakan Aydın, geneleksel bilgilerin yeniden analiz edilebilmesi için 500 kadın bilgi insanına ihtiyacımız olduğunu, bunların en az Arapça, Farsça, Eski Osmanlıca gibi birkaç dil bilmesi gerektiğini söyledi. Aydın, “Kolay iş değil. Alime-bilgin olacak. Etkin bilgi havuzundaki klasik bilgileri anazliz edecek, bu bilgi sağlamdır, değildir” diyebilecek” diye konuştu.
Kongreden ayrılırken Bakan Aydın'ın yanına gelen Bursa Müftü Yardımcısı Suzan Yıldırım ve Manisa Müftü Yardımcısı Sevinç Tepekaya, daha üst yönetim kadrolarının da kadınlara açılmasını istedi, mevcudun yeterli olmadığını söyledi.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Akşit, demokrasinin tam anlamıyla yerleşebilmesinin siyaset, sosyokültürel ve diğer alanlarda hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın kadınların eşit temsili ile mümkün olabileceğini söyledi. Vali Cahit Kıraç da İzmir'de 50'ye yakın derneğin kadın sorunlarıyla ilgili çalıştığını, Valilik olarak da kadın erkek eşitliğinin sağlanması için çalışmalar yaptıklarını belirtti. Kıraç, İzmir'de 165 bin kişinin okuma yazma bilmediğini, bunların yüzde 80'i kadın olduğunu ekledi. Kıraç, “İzmir bebek dostu kent. İzmir'e yaptığımız çalışmalarla kadın dostu kent kimliğini de kazandıracağız” dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın eşi ve Yurtsever Kadınlar Birliği Başkanı Oya Talat da açılışta konuşma yaptı. Talat, her türlü ayrımcılıktan uzak bir yaşamın çağdaşlığın göstergesi olduğunu söyledi.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, paneldeki konuşmasına “Cinsiyetçi bütçe planlaması’nı ilk etapta 2 ya da 3 bakanlıkta hayata geçirip sonrasında da diğer kamu kurumlarına yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Kavaf, “Maliye Bakanlığı'mızdan başlamak üzere cinsiyetçi bütçe planlamasına 2010'dan itibaren başlıyoruz. Kadının Statüsü Sorunları Genel Müdürlüğümüz bu çalışmayı yürütüyor. Cinsiyetçi bütçeden kastımız kadın erkek fırsat eşitsizliğini ortadan kaldıracak şekilde bu eşitsizliğin sözkonusu olduğu alanlarda, bu eşitsizliğin kadınlar lehine düzeltilmesi adına bütçenin desteklenmesi” dedi.
Bakan Kavaf, Cumhuriyet öncesinden günümüze kadınların siyasetteki yerini anlatırken kadınların 1882'ye kadar nüfus sayımlarında sayılmadığını hatırlattı. Kavaf kadınların siyaset yapmasını engelleyen faktörleri sıraladığı konuşmasında, “Kadınların vali olması için Türkiye 68 yıl bekledi. Başbakan olmak için kadınlarımız 70 yıl, kaymakam olabilmek için 72 yıl beklediler” dedi.
Birey olma bilincinin sadece kadının tek başına geliştirebileceği bir şey olmadığını, toplumun toplam kalitesiyle alakalı olduğunu kaydeden Kavaf, kadının sosyalleşemediği yerde siyasallaşmasından da söz etmenin doğru olmadığını söyledi. Kadınlara, şöyle konuştu:
“Evinizden çıkın gidin, çocuğunuzun okuluna karar alma süreçlerine katılın. Burada lobicilik yapmayı, oy kullanmayı öğrenin. Bütün bunlar siyaset öncesi sosyalleşme sürecinin önemli basamaklarıdır, dedik. Evde yaşadığı mahallede sokakta çocuğunun okulunda karar alma sürecine katılamayan kadının devlet yönetiminde karar süreçlerine katılması çok zor. Çoğu defa küçümseyerek baktığımız ev hanımlarımızın kendi aralarında gerçekleştirdileri toplanma günleri altın günleri aslında kadınlarımızı hiç de küçümsenmeyecek şekilde sosyalleştiren önemli sürçler olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınların sosyalleşmesindeki ilk adımları bunlar. Kocası, çocukları olmadan arkadaşlarıyla kendi olarak yer aldığı bir süreç. Kadının haklarının siyasette sadece kadınları mı temsil eder. Bu soru bizce mutlaka cevabı bulunması ve verilmesi gereken sorudur. Bunca yıldır gerek parlamentoda gerek yasa çıkarırken ya da hizmet götürürken nüfusun yüzde 49'u olan kadınları ne kadar düşündüler, ne kadar gözettiler? Seçim zamanı oya ihtiyaçları olduğu zaman kadınları hatırladılar. Ama seçim süreçleri sona erdikten sonra kadınları unuttular.”
Kavaf, kadında birey olma bilincinin gelişmesi, kadının siyasete, sosyal hayata, iş hayatına katılması noktasında çok mesafe katedildiğini ama zihinsel olarak toplumun büyük kesiminde erkeklerin bu dönüşüme hazır olamadığı için yeni bir çatışma alanının ortaya çıktığını kaydetti. Kavaf, değişim ve dönüşümün birarada olması gerektiğini sözlerine ekledi. Kavaf, “Yani yasaların hayata geçmesi, zihinsel dönüşüm, toplumun toplam kalitesiyle alakalıdır. eğitimin standardını yükseltecek yatırımların daha da hızlandırılması gerekir” dedi.
Kavaf, bir kadının siyasi partilerde, teşkilatlarda bir yere aday olabilmesi için üniversite mezunu olma, yabancı dil bilme gibi standartlar arandığı halde erkekler için böyle bir kriter ve şablon konmadığını anlattı.
Öte yandan toplantı sonunda Bakan Kavaf'a ve Erbatur'a soru yöneltildi. DEÜ Atatürk İnkilapları Enstitüsü Öğretim üyesi Türkan Başyiğit, ADD Başkanı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı Başkanı'nın başına gelenleri gördüklerini, insarnların bu nedenle sivil toplum örgütlerine katılmaktan kaygılanıp uzaklaştıklarını söyledi. Bakan kavaf'ın yanıtlamasını isteyerek, “Katılamayan kadınların ya da erkeklerin nasıl katılacağını düşünüyorsunuz? Bugünkü ders kitaplarına baktığınızda nasıl bir kadın modelinin önerildiğini çok net görüyoruz. Şu anda kadının bence tv'lere baktığınızda dinsel ve cinsel kişilik dışında eğitilmiş kadın görmüyorsunuz” dedi. Kavaf, bu yorum ve soruya, tarihten örneklerle yanıt verdi. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkından, medeni, ceza kanuna kadar değişimleri anlatan Kavaf, “Gelinen noktada elde edinen kazanımlar küçümsenemez yadsınamaz. Kazanımların daha hızlanması, zihinsel değişim dönüşümle alakalı. Zihinsel değişim ve dönüşüm nesiller değişmesiyle gerçekleşecek birşeydir. Türkiye gelmiş olduğu nokta itibariyle elde ettiği kazanımlar küçümsenemez. ben karamsar tablo görmüyorum. Ümidimizi kaybedersek o zaman yeni şeyler yapmak yeni kazanımlar elde etme gelecekten ümitliyiz. Ümitli olmak için yeni kazanımlar elde etmek adına enerji elde edelim” diye konuştu.
Kavaf, Erbatur'un bir soruyu yanıtlarken kadınlar üzerinden siyaset yapıldığı ve Türkiye'nin 2002'den sonra daha da muhafazakarlaştığı yolundaki değerlendirmesi üzerine ‘cevap hakkı' isteyip şunları söyledi:
“Sayın vekilimiz, kadınlar üzerinden siyaset yapılmasın şeklinde söyledi. Aslında maalesef kadınların bireysel tercihlerinden dolayı ayrımcılığa tabi tutmak suretiyle bunu erkekler yapıyorlar ve kadınlar da buna zemin hazırlıyorlar. Bu gayet açık bir şey. Türkiye'nin muhafazakarlaştığı meselesine gelince; baktığımız vakit Türkiye sosyalite açısından daha geriye gitmiş değil. İnsanların sosyal hayatlarına ve yaşama biçimlerine bakın insanların en uçtakilerin bile yapmak isteyip de yapamadıkları bir şey var mı? Herkes hayatını istediği gibi son derece rahat devam ettirebiliyor. Ha burada muhafazakar tercihleri olan insanlar eğitim imkanı bulabildikleri için sosyal hayatın içerisine siyasetin ve çalışma hayatının içerisinde yer almaya başladılar. Önceden görünür değillerdi şimdi görünür oldular, aradaki fark bu. Yoksa sosyalite açısından kesinlikle hiçbir fark yok. Baktığınız vakit Türkiye'yi değiştiren, dönüştüren ve kadınlar adına kazanım olarak elde edilen yasalar da o muhafazakar olarak tanımlanan iktidarlar tarafından çıkarılmıştır.”