Dün, ajanslardan farklı saatlerde iki ayrı haber geçti.
İlk haber; ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin aşılar ile otizm arasındaki olası bağlantıları araştırmak için kapsamlı bir çalışma planladığını açıklamasıydı.
Şaşırtıcı değil zira ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr. aşı karşıtlığıyla tanınan bir isim ve her ABD aşırı sağcısı gibi, aşıların Amerikan neslini yok etmek için küreselci lobilerce bilinçli yürütülen bir kampanya olduğuna inanıyor.
Gelelim, ikinci habere, ABD’de kızamık salgını var. 7 Mart Cuma itibarıyla Teksas’ta yirmi üçü hastaneye kaldırılan 198 vaka, New Mexico eyaletinde de otuz vaka bildirildi. Şu ana kadar Teksas’ta bir çocuk, New Mexico’da da bir yetişkin olmak üzere iki kişi kızamık nedeniyle öldü. İkisi de aşı olmamıştı. Şu anda, bu iki eyalet dışında Alaska, Kaliforniya, Florida, Georgia, Kentucky, New Jersey, New York, Pensilvanya, Rhode Island ve Washington’da da kızamık vakaları rapor edilmiş durumda.
Bu iki farklı haber aslında aynı şeyi söylüyor, Trumpistan’da ve Avrupa’da aşırı sağcılar ve İncil Kuşağı gibi dini grupların kızamık aşlarını reddetmesi sonucu, bitme noktasına gelmiş bir hastalık yeniden can alır hale geldi.
Peki dünyayı kızamık aşısına düşman hale getiren adamın kim olduğunu ve yaptığı büyük sahtekârlığı biliyor musunuz?
***
Kızamık, kabakulak ve kızamıkçığı kapsayan MMR aşısıyla otizm arasında bir bağlantı olduğuna dair ilk iddia 1998’de gündeme geldi.
İngiliz Doktor Andrew Wakefield ve arkadaşlarının imzasını taşıyan, 12 çocuğun hikâyesine dayanan araştırma, saygın tıp dergisi Lancet’te yayımlanınca tüm dünya haklı olarak ayağa kalktı.
Bilim insanları ortaya atılan tez üzerine çalışmaya başladılar ama aynı bulgulara ulaşamadılar.
İddia çok çarpıcı olduğu için aksini savunanların sesi fazla duyulmadı ta ki 2004 yılında Sunday Times muhabiri Biran Deer’in bu araştırmaya dair ortaya çıkardığı sahtekârlıklara kadar. Çok sayıda sahtekârlık maddesi sayılı, sizlere bir kısmını aktarıyorum:
* Doktor Wakefield, söz konusu çalışmayı bir bilim insanı olarak değil, aşı üreticilerine karşı bir dava açmaya çalışan bir avukat olan Richard Barr’ın maaşlı elemanı olarak yaptı. Bu iş için 750 bin dolar karşılığı bir para aldı. Aldığı bu para ve yaptığı sözleşmeyi, makale ortaklarına bildirmedi.
* Makalede hikayeleri incelenen 12 çocuktan 8’inin MMR aşısını olduktan kısa bir süre sonra otizm teşhisi konduğu iddia ediliyordu. İngiliz doktor bu çocukları çalıştığı hastaneye “birbirini izleyen” bir dizi yatış olarak tanımlamıştı. Sunday Times araştırmasında bu çocukların aşı üreticilerine dava açmaya çalışan avukat Barr tarafından yönlendirildiği ortaya çıktı.
* Araştırmada hikâyeleri ele alınan 12 çocuğa ait verilerin tamamının tahrif edildiği, İngiliz doktorun hastanenin etik kurulunun onayı olmadan çocuklara girişimsel ve üzücü prosedürler uyguladığı ortaya çıktı.
* Ve en önemli madde: İngiliz doktorun, otizme yol açtığını iddia ettiği MMR aşısı yerine kendi “yedek” aşısını geliştirmeyi planladığı ve doktorların otistik enterkolit teşhisi koymasını sağlayacak test kitleri geliştirip satmak için çalışma yaptığı ortaya çıktı.
Sonuç mu önce diğer araştırmacılar imzalarını çektiler sonra Lancet yayını tamamen ortadan kaldırdı. İngiltere, Doktor Wakefield’in lisansını iptal etti. O da ABD’ye taşındı. Trump’ın birinci başkanlık döneminde tekrar göze girdi, aşı karşıtı bir filmin çekilmesini sağladı. Bugünlerde geçmişten beri iyi ilişkileri olan ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr.’ın çevresindeki isimlerden birisi.
Yaptığı sahtekârlığın dünyaya verdiği zararı ortadan kaldırmak şimdilik çok mümkün gözükmüyor.
***
Türkiye’de son 2 yıldır kalp krizi ve pıhtı atması vakalarında bir artış var.
İstatistikleri tam olarak bilmiyorum ama en azından çevremden duyduklarım böyle düşünmemi sağlıyor.
Çoğu kişi bunun koronavirüs aşılarının bir sonucu olduğunu düşünüyor.
Buna karşın bilim insanları kalp krizlerinin, Kovid-19 enfeksiyonu ve pandemi sebebiyle arttığını, influenza ile kıyasladığımızda Kovid-19 geçirenlerde kalp krizi riskinin 7 kat fazla olduğunu söylüyorlar.
Her konu gibi aşı konusu da Türkiye’de bir siyasi tartışma konusu.
Kendi adıma dünyadaki çalışmaları ve Türk Tabipler Birliği’nin internet sitesindeki aşı karşıtlığına cevaplar içeren çalışmasını takip ediyorum.
Bu ülkede yaşayan biri olarak küresel lobilerin planları ve hatta uygulamalarına şahit olduğumuz zamanları biliyorum da ABD aşırı sağının, ABD’nin gelecek nesillerini yok etmek için küresel lobicilerin çalışmasından söz etmesini anlamakta güçlük çekiyorum.
Zira, bizim başımıza gelen küresel lobi faaliyetlerinin büyük kısmı ABD’de tezgahlandı.
Bu fikir doğruysa ABD kendi ayağına da ateş edip, gelecek nesillerini yok ediyor.
Komik diyemiyorum, zira bu adamların dünyaya yön verdikleri bir zaman diliminde yaşıyoruz…