Duygu Ügüdür metastatik meme kanseri hastası bir anne. Geçen yıl kanser olduğunu öğreniyor. 4 ve 9 yaşlarında iki çocuğu var.
Çocuklarıyla yakından ilgilenen, şeffaf ve açık iletişim kuran bir anne. Hastalığını iki çocuğuna nasıl anlattığını hayranlıkla dinliyorum: “Oğlum 9 yaşında. İlk şoku atlattıktan sonra onu karşıma aldım ve vücudumun bazı yerlerinde düşman askerleri olduğunu ve vücudumu ele geçirmeye çalıştığını ama annesinin de çok güçlü olduğunu ve doktorların da yardımı ile düşmanlarla savaşabileceğimi söyledim. Ama bu sırada bazen yorgun düşebileceğimi ve yan etkilerini anlattım. 4 yaşındaki kızımla ise daha basit, anlayacağı bir dilden konuştum. Zaten Kovid bebeği olduğu için virüslere, hijyene çok aşina.”
“Güçlü Ailem” projesinin tanıtım toplantısında konuşan Duygu Ügüdür’ün bir yıldır yaşadığı zorlu süreci dinlerken, sadece kanserle mücadele eden kişilerin değil, büyük-küçük demeden tüm aile üyelerinin bu süreçten payına düşeni yaşadığı gerçeğini düşünüyorum.
İşte proje kapsamında çıkan “Macera Kavanozu” adlı kitap için ailelere psikososyal açıdan destek olmak hedefiyle yola çıkılıyor. ve ailelere çocuklarıyla bu süreçte nasıl iletişim kuracaklarına dair yol arkadaşı oluyor. Öyküsü, Kanada’da bulunan Metastatik Meme Topluluğu tarafından oluşturulan kitap, kanser nedeniyle ailesinden pek çok kişiyi kaybetmiş İtalyan sanatçı Alexandra Colombo tarafından resimlendi. “Macera Kavanozu”nda annelerinin tedavisi sürerken Zeynep ve Can’ın hayal gücüyle maceraya dönüşen yaz tatili anlatılıyor.
Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ve Gilead Türkiye iş birliği ile yayımlanan kitaba dernek web sayfasından ücretsiz ulaşabiliyor.
“Sihirli anlar yaratıyoruz”
Kemoterapi aldıktan sonra çok halsizleşen, ağrıları olan, zorlu günler geçiren Ügüdür, hemen her anne gibi önceliği çocuklarına veriyor. Onların üzülmemesi, bu süreci en yumuşak şekilde atlatmaları için elinden gelen her yolu deniyor. Örneğin doktorlardan rica ettiğini, kemoterapiyi pazartesi ya da salı günleri aldığını söylüyor: “Kemoterapiden sonraki birkaç gün kafamı kaldıramıyorum, ancak hafta sonuna doğru ayaklanabiliyorum. Bu sayede de çocuklarımla hafta sonu kaliteli vakit geçirebiliyorum.” Kitaptaki gibi sihirli anlar yarattıklarını, bazen günlerce evden çıkamadığını ama piknik sepeti hazırlayıp çocuklarıyla apartmanın bahçesine inip piknik yaptıklarını anlatıyor. Yatması gerektiği zamanlarda ise oğlunun ödevlerini yatağa getirdiğini ve orada ders çalıştıklarını, kızının da oyuncaklarıyla yatakta oynadığını anlatıyor.
Kanserle yaşayan bir anne olarak, geçirdikleri küçücük bir anın bile nasıl büyük bir mutluluk olduğunu çok iyi bildiğini, çocuklarının o küçücük yaşta, hayalleri, dünyaları bambaşkayken onları tedavinin iniş çıkışlı zorluklarına, sonuçlarına ortak etmek istemediğini dile getiriyor Duygu Ügüdür.
Çocuklar nasıl etkileniyor?
Kendisi de uzun yıllardır metastatik meme kanseri ile mücadele eden Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş, meme kanserine yakalanan kadınların yanında olanların da yanında olmak istediklerini söylüyor. Sağlık sektörünün tam kalbinde çalışmasına rağmen, hastalığı öğrendiği süreçte çocuklara nasıl davranması gerektiğini bilemediğini anlatıyor: “Siz hastalığı dert ederken ne yazık ki karşı tarafta bıraktığı izleri düşünemiyorsunuz. Hastalığı tek başına yaşamıyoruz tüm çevremiz ile yaşanıyor. Sizin yarattığınız iz çocukların tepkisi ile yüzünüze çarpıyor. Bu kitap, hayatın gerçeklerini nasıl anlatacağınız konusunda yol arkadaşı olacak.”
En sık görüleni
Meme kanseri, dünya genelinde ve Türkiye’de de kadınlarda en sık görülen kanser türü. Türkiye’de yılda 25 binden fazla kadına meme kanseri tanısı konuluyor. 2020 yılında dünya genelinde 2.3 milyon yeni vaka ve 685 bin meme kanserine bağlı ölüm rapor edilmiş. Kadınlarda tüm yeni kanser vakalarının yüzde 23.9’unu meme kanseri oluşturuyor. Metastatik meme kanseri, meme kanseri hücrelerinin primer tümörden ayrılarak uzak organlara yayılmasıyla oluşuyor. Evre IV meme kanseri olarak da adlandırılan bu durum, hastalığın tamamen iyileştirilmesini genellikle imkânsız hâle getiriyor.
Meme kanseri hastalarının yaklaşık yüzde 6’sı metastatik evrede teşhis edilirken, erken evrede tanı alanların yüzde 20-30’u ilerleyen yıllarda metastatik hastalık geliştirebiliyor.
‘Resmin bir yanında da hasta yakınları var’
Kitabın editörü olan klinik psikolog Sinem Çelenk ise “Kanser hikâyelerinde, resmin bir tarafında hasta varsa diğer tarafında hasta yakınları var. Ben ne yaşıyorum ve neye ihtiyacım var önce buna bakmak gerekiyor çünkü açıklamadığımız boşlukları çocuklar kendi kendilerine doldurmaya çalışır. Çocuklar bizim düşündüğümüzden zekiler. Biz saklasak da her şeyi sünger gibi emiyorlar. Küçükler anlamlandırmakta zorlansa da farkındalar. Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun cümlelerle açık olmalıyız. Bazen iyi hissetmeyebiliriz.
Ama yetişkinlerin duygularının sorumluluklarını almaları gerekiyor ki, çocuğa, ‘Biz hallederiz sen çocukluğunu yaşa’ mesajını verebilelim,” diyor.