23.12.2014 - 16:11 | Son Güncellenme:
İHA
Bakan Eker, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanlarına yönelik düzenlenen "Protokol Eğitimi ve Kişisel Gelişim Toplantısı"nda, "Liderlik, Vizyon ve Tecrübe Paylaşımı" konulu söyleşiye katıldı. 1 saat süren söyleşide, kişisel gelişim konusunda çalışanlarla deneyimlerini paylaşan Bakan Eker, Rene Decartes, Albert Camus ve Andre Gide’nin yanı sıra Hintli filozof Beydeba’nın öğretilerinden örnekler verdi. Bakan Eker, bu filozofların varoluşu nasıl tanımladıklarına yönelik aktarmalarda bulundu.
Batı kültürü kaynaklarında, var oluşun 3 ölçütü olduğunu belirten Eker, bunların "Düşünmek", " Duyumsamak" ve "Başkaldırı" olduğunu dile getirdi. Bakan Eker, "başkaldırı" kavramının Türkçe çeviri nedeniyle yanlış anlaşıldığını, bu kavramın aslında Albert Camus tarafından "İtiraz etmek" anlamında kullanıldığını söyledi.
Konuşmasında sık sık Atilla İlhan ve Necip Fazıl Kısakürek’in şiirlerine başvuran Bakan Eker, ayrıca Sezai Karakoç’un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" adlı şiirinden bir dize okuyarak, sözlerini tamamladı. Bakan Eker’i, söyleşinin sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanları ayakta alkışladı.
"İNSANIN İLK VE SON HALİ AYNI"
İnsanın sosyal olmaya zorunlu olduğunu söyleyen Eker, "İnsan sosyal bir varlık çünkü fabrika ayarları öyle. İnsanın ilk ve son hali aynı. Devir dönüyor ve tekrar başladığı noktaya geliyor. Bu da insanın kaderi" dedi.
Çalışma arkadaşlarına sürekli sıkıntı yaşanılan 4 konuyu anlattığını belirten Eker, "Birincisi koordinasyon. Bu kavramı yönetici arkadaşlarımızın çok iyi çalışması gerektiğini düşünüyorum. İkincisi planlama. Üçüncüsü organizasyon ve bir başkası kooperasyon yani işbirliği. Kooperatiflerin başarısız olmasının sebebi budur" ifadelerini kullandı.
Bakan Eker, bu 4 Batılı kavramın Türkiye’ye modern zamanlarda çok lazım olduğunu ve bunların çok iyi çalışılması gerektiğini vurguladı.
4 ÖNEMLİ KAVRAM
Kişisel gelişimin "Akıl", "Adalet", "Hikmet" ve "İffet" kavramlarıyla yakından ilişkili olduğunu belirten Eker, "Adaletten ayrılmamamız gerekiyor. Mesleki kariyerimizde yaptığımız iş her ne olursa olsun, onu hikmetle iffetle akılla ve adaletle yapalım" dedi. Eker, nefis muhasebesinin önemine dikkat çekti.
Piyasada çok fazla kişisel gelişim kitabı bulunduğunu ancak kendisinin bu kitaplarda yazılı olmayanları anlattığını dile getiren Eker, "Ben bir çerçeve çizdim ama başka şeyler de söyleyebilirdim" dedi.
"SAKIN KADER DEME, KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR"
"Bakanlıkta çalışırken, Türkçe öğreniyordum, masamda küçük bir rahle üzerinde sürekli büyük bir sözlük dururdu" diye konuşan Eker, şunları kaydetti: "8-9 saatlik mesaimde masamda sürekli dururdu. İngilizce öğrenmem zor oldu. İngilizce öğrenme fırsatı yakaladığımda yanına bir de İngilizce sözlük koydum. Eskiler kişisel gelişim, ölçme konularında iki farklı zeka türünden bahsederdi: mantıksal zeka yani IQ ve öteki ise duygusal zeka yani EQ. Şimdilerde bir üçüncüsü var, o da merak. Ben ona çok önem veriyorum. Merak olmadan hiçbir şey olmaz. Ben başıma ne geleceğini umursamadan merakımı küçüklüğümden beri korudum. Onu hala korumaya, geliştirmeye çalışıyorum. Hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir. Biz çabadan sorumluyuz, sonuçtan değil. Sonucun takdir edicisi vardır."
Bakan Eker, sözlerini "Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır, ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır, şair böyle diyor" diyerek tamamladı.