09.09.2008 - 12:55 | Son Güncellenme:
ANKARA (ANKA)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile işadamı Aydın Doğan arasında yaşanan söz düellosunu değerlendirdi. Bahçeli, “Başbakan Erdoğan’ın önünü alamadığı panik ve asabi tavrı, hırçın ve şantaja uzanan konuşmaları bir anlamda da suçluluk psikolojisinin tezahürleri olarak değerlendirilmelidir" dedi. Bahçeli, Erdoğan’ın bütün kontrolünü kaybettiğini ve ‘yolsuzluklara yataklık yapmakta ve çatırdayan hanedanlığını kurtarmak telaşıyla siyasi ve ahlaki ölçülere sığmayan yöntemlere sarılmayı beyhude bir kurtuluş yolu olarak’ gördüğünü savundu. Bahçeli, “Bilinmelidir ki, korku ve baskı yöntemleriyle basın ve haber alma özgürlüğünü kısıtlama girişimleri geçmişte hiçbir iktidara bir şey kazandırmamıştır. Buna yeltenenlerin akıbetleri ve bu yolla demokratik kültüre verdikleri zararın olumsuz bilânçosu hafızalardaki tazeliğini korumaktadır" dedi.
MHP lideri Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile işadamı Aydın Doğan arasında bir süredir yaşanan tartışmayı değerlendirdi. AKP’nin tek başına iktidar olmayı başarmış olmasına rağmen Türkiye’nin hükümeti olmayı bir türlü başaramadığını, tüm uyarı ve uzlaşma çağrılarına uzak durarak birikmiş siyasi hesaplarına yenik düştüğünü savunan Bahçeli, “AKP iktidarı döneminde siyasi ve ahlaki çürüme, devlet ve toplum hayatımızı bir kanser gibi sarmış, yozlaşma kültürü her alanda kök salarak; yolsuzluk, vurgun ve talan hâkim anlayış haline gelmiştir" dedi.
-“TÜRKİYE AKP’NİN YOZLAŞAN VE KOKUŞAN SİYASETİYLE GÜÇ KAYBEDİYOR"-
Bugün Türkiye’nin dozu ve etkisi sürekli artan bir çekişme ve tartışma girdabının tam ortasında adeta çırpındığını ve Türkiye’nin bu durumdan çıkma ve silkinip ayağa kalkma hamlelerinin her defasında ortaya çıkan bir AKP skandalıyla akamete uğradığını kaydeden Bahçeli, Türkiye’nin ‘AKP’nin yozlaşan ve kokuşan siyasetiyle’ sürekli güç ve enerji kaybettiğini öne sürdü.
AKP’nin milletin verdiği yönetme yetkisini çıkar ve menfaat sağlamak üzerine odaklandırdığını ve iktidar olmanın getirdiği imkanları yandaşlarına peşkeş çektiğini savunan Bahçeli kamuoyuna yansıyan AKP merkezli yolsuzluk ve rüşvet haberlerinin millet ve devlet hayatı için endişe verici bir aşamaya geldiğini söyledi. AKP’li bazı belediyelerin oluşturduğu ihale ve imar çetelerinin organize yolsuzluklarının, AKP üst düzey yöneticilerinin ‘bulaştığı utanç verici rüşvet’ olaylarının, ‘yandaş medyayı beslemek için kamu kaynaklarının ulufe olarak dağıtılması’ olaylarının tek tek ortaya çıktığını belirten Bahçeli, “Türk milleti bir taraftan manevi değerleri hayasızca istismar ederek inanç hortumculuğu yapan, öte yandan kul ve yetim hakkına el uzatan ve bundan da hiç rahatsızlık duymayan AKP’nin yolsuzluk kervanının son yolculuğunu izlemektedir" dedi.
-“ERDOĞAN’IN HIRÇIN VE ŞANTAJA UZANAN KONUŞMALARI SUÇLULUK PSİKOLOJİSİNİN TEZAHÜRÜ"-
Türkiye’nin hiçbir döneminde siyasetin bu kadar kirlenmediğini, yolsuzluğu ve kanunsuzluğu kendisi için bir hak ve imtiyaz olarak gören böylesine ‘lekeli bir iktidar’ tarafından yönetilmediğini, ‘diktatörlük heveslerinin hiç bu kadar gemi azıya almadığı’nı savunan Bahçeli yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“En son Almanya’da, uzantısı Türkiye’de bulunan bir yardımlaşma derneğiyle ilgili ortaya çıkan usulsüzlük iddialarının, yargıya intikali ve konunun Başbakan Erdoğan’a kadar uzanması vahim bir durumu daha ortaya çıkarmıştır. Bu iddiaların ciddiye alınması, sonu nereye kadar uzanırsa uzansın tetkik ve tahkik edilmesi elzem bir hale gelmiştir. Konunun Türkiye ayağıyla ilgili olarak Cumhuriyet savcıları acilen gereğini yapmalıdırlar. Ayrıca Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirilerek, meselenin objektif esaslar içerisinde ele alınıp araştırılması mutlaka sağlanmalıdır. Başbakan Erdoğan’ın önünü alamadığı panik ve asabi tavrı, hırçın ve şantaja uzanan konuşmaları bir anlamda da suçluluk psikolojisinin tezahürleri olarak değerlendirilmelidir. Bütün kontrolünü kaybeden Başbakan, yolsuzluklara yataklık yapmakta ve çatırdayan hanedanlığını kurtarmak telaşıyla siyasi ve ahlaki ölçülere sığmayan yöntemlere sarılmayı beyhude bir kurtuluş yolu olarak görmektedir. Devlet kurumlarını var olan sorunların halli hususunda sevk ve idare etmesi gereken Sayın Başbakan, bunun yerine, bir suçüstü psikolojisi altında, telaş ve aceleyle bir medya grubuyla seviyesi düşük bir polemiğin içine girerek gerilimi yükseltmektedir. Diğer taraftan, bundan sonra hiçbir şeye göz yumulmayacağını dile getiren Başbakan Erdoğan; bu zamana kadar nelere göz yumduğunu, hangi çıkar ilişkilerinden beslendiğini kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde açıklamalıdır. Bilinmelidir ki, korku ve baskı yöntemleriyle basın ve haber alma özgürlüğünü kısıtlama girişimleri geçmişte hiçbir iktidara bir şey kazandırmamıştır. Buna yeltenenlerin akıbetleri ve bu yolla demokratik kültüre verdikleri zararın olumsuz bilânçosu hafızalardaki tazeliğini korumaktadır."
-“YOLSUZLUKLA MÜCADELE KURULU OLUŞTURULMALI"- MHP olarak 26 Ağustos 2008 tarihinde yolsuzlukları önlemek ve bunlarla etkin bir mücadele için gerekli politikaları belirlemek üzere özerk yapıda bir ‘Yolsuzlukla Mücadele Kurulu’ oluşturulmasının önerildiğini hatırlatan Bahçeli, bu kapsamda milletvekili dokunulmazlığının da adaletten kaçmak için sığınma limanı olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.