Dünyanın bütün çiçekleri şiiri tema olarak öğretmenlik mesleğinin kutsallığını işler.
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin… ve sonra öleceğim.
Şiirlerindeki bu duygu seli gezip gördüğü köylerde kendisine sirayet etti. Yine “Kızamuk Ağıdı”ndaki şu dizlere bakalım:
Habersiz hepsi kızamuktan ve ölümden,
Kirli yüzlerinde açan ölümden habersiz
Ve düşmüş bir gül oluyorlar birden,
bebekler ölüveriyor, ölümden habersiz.
Kansu ve onun kuşağındaki şairlerin önemli bir özelliği de sadece sanatsal üretimi iş edinmemiş olmalarıdır. Onlar, bir ülkenin “çağdaş medeniyetler seviyesine” ulaşması mücadelesinde de bir meslekle dahil oldular.
Hadi biraz hedef şaşırtayım. Aklıma Kansu’nun “Bağımsızlık Gülü” şiiri geldi. Şöyle diyor Kansu,
Yerden alıp o gülü
Hangi gülü?
Bir topçu neferinin
Sakaryalı yaz toprağında
Sıcak kan gülü.
Alıp koklamak o gülü
Hangi baharda?
Türkçenin özgür kırlarında
Türkülerde burcu burcu,
Bilgeliğin ana gülü!
Bir basmadan alıp o gülü,
Hangi basmadan?
Nazilli fabrikasından
Pamuğumuzdan, emeğimizden,
Dokuduğumuz halk gülü.
Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların
Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileler gülü.
Yerine koymak, kutsamak o gülü,
Hangi yerine?
Mustafa Kemal’in bahçesine
Bir ulusun suladığı beslediği
Yediveren bağımsızlık gülü!
CEYHUN ATUF KANSU