07.10.2024 - 10:13 | Son Güncellenme:
Sade yağın geçmişi sanıldığından çok daha eski. Milattan önce bile sade yağ 2000 yılında kullanıldığına dair güçlü rivayetler var. Yakın geçmişe bakıldığında ise özellikle Hindistan, Bangladeş ve Pakistan mutfaklarında bu yağın sıklıkla kullanıldığı görülüyor. Batı'ya bakıldığında ise Fransız ve Türk mutfaklarında yine sade yağ kendini gösteriyor.
Türk mutfak kültüründe özellikle Osmanlı'da hem saray, hem de halk mutfaklarında yemekleri lezzetlendiren sade yağ, Osmanlı saray ziyafetlerinin bu kadar dillere destan olmasında önemli rol oynamıştı. Sade yağ, tereyağının özüdür.
Yoğurda su eklenip ve ayran yapılır. Ardından ayran tahtadan yapılan ve hayvan derisi ile kaplanan yayık isimli aletin içinde uzun süre çalkanır ve sonunda tereyağı elde edilir. Elde edilen tereyağı kısık ateşte içindeki süt ve su unsurlarından arındırıldığında geriye sadece yüzde 99 oranında yağ içeriği kalmış olur. Sade yağ tereyağından sonraki adımda elde edilmiş olur.
Bahsedildiği üzere sade yağ elde edebilmek için sütle yapılabilecek tüm ürünleri yapmak gerekir. Oldukça sabır isteyen bu süreç, lezzetli yemeklerin yapılması için şart. Sade yağın kalan yüzde 1'lik kısmını tuz oluşturur. Kendi ambalajında buzdolabında bir yıl gibi uzun bir süre saklanabilen yağ, tamamen doğal ve katkısız olduğundan hem çok sağlıklı, hem de çok lezzetlidir. Yemekler için bir iki tatlı kaşığı dahi yeterli olabilir. Oda sıcaklığında katılaşan sade yağ, vücut sıcaklığında erimeye başlar. Bu da onun vücut tarafından emiliminin ne kadar kolay olduğunun bir göstergesidir. Sade yağ yapmak içinse, 1 kilo tereyağını bir tavaya alıp, kısık ateşte erimeye bırakmak yeterli.
Yağ eriyip kaynarken tortular dibe çökmeye, üstü de köpük köpük kabarmaya başlar. Köpükleri bir süzgeç veya kevgir yardımıyla aralıklı olarak temizleyerek sade yağ elde etmek mümkün. Sade yağ bozulur mu diye endişe etmenize hiç gerek yok. Çünkü çok uzun süre bu yağ çeşidini buzdolabınızda saklayabilirsiniz.
Bu arada gerçek yağ oranı ne kadar yüksekse yağın yemeklere kattığı lezzet de o kadar artar. Bu nedenle margarine göre tereyağı ile yapılan yemekler çok daha lezzetli olur. Çünkü margarinlerdeki yağ oranı yüzde 60'tır. Tereyağındaki yağ oranı ise yüzde 80'in üzerindedir. Sade yağdaki yağ oranı yüzde 99'dur. Son dönemde tereyağı ve sade yağ aroması gıdalarda kokuyu ve tadı güçlendirmek için kullanılabiliyor. Ancak bu aromaların içeriğine dair tartışmalar var.
Sade yağ, 250 derece yanma derecesine sahip olduğu için pişirmede serbest radikaller oluşturmaz. Bu da onu özellikle margarin gibi trans yağlara göre çok daha sağlıklı yapar. Tereyağından yapılmasına rağmen içeriğindeki süte ait olan tüm bileşenler buharlaştığından için süt ürünlerine alerjisi olanlar da bu yağı rahatlıkla tüketebilir.
Bütirik asit yönünden oldukça zengin bir yağ türü olan sade yağ, bağırsaklardaki faydalı bakteriler lifleri bütirik asite çevirerek onu hem bir enerji kaynağı hem de bağırsak duvarını korumak için kullanır. Sindirim sistemi rahatsızlıklarının çoğunun bütirik asit eksikliğinden kaynaklandığı düşünülürse sade yağın önemi çok daha iyi anlaşılabilir.
Mide asidi salgısını dengeleyerek sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasını sağlayan sade yağ, tereyağından daha konsantredir. Gramı gramına, sade yağ biraz daha fazla bütirik asit ve kısa-zincir doymuş yağ içerir. Sade yağ ayrıca, kilo vermeye yarayan bir çoklu doymuş yağ olan birleşik linoleik asiti de daha fazla içeriyor. Tereyağı az miktarda süt şekeri laktozu ve süt proteini kazeini içerirken, sade yağ bunları hiç içermiyor. Bu nedenle, bu süt ürünü bileşiklerine alerjisi ya da hassasiyeti olanlar için sade yağ daha iyi bir seçim olabiliyor.