Cem Özkök

Cem Özkök

cem.ozkoktr@gmail.com

Tüm Yazıları

Tedavimin ve fonksiyonel yaşamımın en başlarında aralıklı oruç zor geliyordu. Çünkü bağımlıydım ve hastaydım. Gece 12'lerde tatlı yemeden uyuyamıyordum, karbonhidrat ve şeker bağımlısıydım. Bırakın 16 saatlik açlığı 6 saat yemediğimde başım ağrıyor ve vücudum farklı tepkiler veriyordu. Anladım ki asıl hastalık buymuş zaten. Bir şeyleri canınızın çok istemesi. Beslenme planımla, süt ürünü, gluten, şekeri kesmemle, kan değerlerime göre kullandığım takviyelerimle iyileştim ve 16 saatlik açlık uygulamalarına başladım. Yeni okurlarım için 'nasıl iyileştim?' hikayemi bu yazımın sonuna ekliyorum. 

Haberin Devamı

Sonuçları öyle güzel ki bir kere gece rahat uyuyorsunuz. Gece yemek yiyip yattığımı ve sabaha kadar hazımsız bir uyku uyuduğum çok zor geceler olduğu için şu an o aradaki farkı çok iyi anlayabiliyorum. Kendime neden yapmışım bunu? Yemeğimi, eğer akşam evdeysen 6-7 gibi yiyip bir daha çiğneme yapmıyorum. Haliyle yatana kadar organlarım sakinlemiş dinlenmiş oluyor ve bu beraberinde temiz bir uykuyu getiriyor.

Ertesi sabah dinç bir şekilde kalkıyorum. Rutinlerimi uyguluyorum. Geçen gün paylaştığım sabah rutinlerim reelimde de belirttiğim üzere, 16 saatlik açlık sağlıklı yaş almak için her zaman rutinlerim arasında.

-Esneme ve klasik müzik ile meditasyon. Sol Gabetta vivaldi2 albümü Spotify'de pazar sabahı klasikleri olarak girin ve dinleyin. Bach bir numaralı frekans yükseltme müziğidir.

-Sabah esneme hareketlerini kesinlikle yapın.

-Dil sıyırma ve diş fırçalama. Dil üzerinde biriken toksinleri sıyırın. Sindirim sistemi organlarınızı uyarıp bağırsaklardan kolayca atılmasına yardımcı olur.

-Takviyelerinizi için. (Magnezyum, C , D, çinko, NAC düzenli kullandıklarım ) 

-Nefes egzersizi 

-Green #smoothie (Maydanoz,  chia, su, pazı, blend protein tozları) 

-İlk öğün. (12-1 gibi) Glutensiz nohut unlu poğaça, menemen, yeşil ve renkli salata. Tüm tarifler @cemozkook Instagram'ımda öne çıkanlarda var.

-Spor

Organlar temizleniyor!

Bir yerde okumuştum; organları 'bulaşık makinasına' benzetmişti. Mideniz ne kadar guruldar ve açlıktan ses çıkarırsa organlarınızın o kadar temizlendiği ve arındığı anlamına geliyormuş. Bunu okuduğumdan beri midemin guruldaması çok hoşuma gidiyor. Kendimi arınmış, temizlenmiş ve iyileşmiş hissediyorum.

Haberin Devamı

Kısacası bendeki olumlu etkileri oldukça fazla, kendimi daha dinç ve dinamik hissediyorum.

Uzman görüşleri:

Sevgili Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın'ın 'aralıklı açlık' için yazdığı bir yazıyı direkt olarak sizlere aktarmak istiyorum.

"Sindirim sistemi, bağırsaklar, enzimler, vücut kimyasalları dengeleniyor.

Hormonal sistem düzenleniyor.

Yıpranmış hücrelerin onarılması, sorunlu olanların temizlenmesi için fırsat doğuyor. 

Çünkü ağzımıza attığımız her besin ile vücudumuz dışarıdan gelen Bu yabancı maddeleri işlemek zorunda. Bununla meşgul olurken de iç düzende bir çok şeyi kaçırabiliyor.

Aralıklı orucu daha kolay yapabilmek için:

Son öğünde proteinden ve yağdan zengin beslenin, tatlı yemeyin.

Aralıklı açlıktan sonraki ilk öğünde, önce sebze ve yağ, sonra protein yiyin. Tatlıdan uzak durun."

Haberin Devamı

Sağlıklıyaşıyoruzcom kurucularından sevgili Nurçin Çağlar'ın çeviri editörlüğünü yaptığı Sağlıklı Yaş Almanın Yeni Kuralları adlı kitaptan Dr. Frank Lipman 'ın yazdığı bir kısmı sizlere direkt aktarmak istiyorum.

"Gece boyu 16 saatlik açlık

Kısa süreli açlıklar size bir kaç yönden fayda sağlar. Biri basitçe;  kalori azaltmadır. Uzun bir süre yemek yemediğinizde doğal olarak toplamda daha az yersiniz. Bir diğeri ; sindirim sisteminizin dinlenme ve iyileşme şansı olduğunda daha iyi çalışmasıdır ve aslında vücudunuz sürekli olarak enerjiyi sindirime yönlendirmediği zaman kendini daha iyi onarabilir. Üçüncüsü; aç kalmak insülin ve büyüme hormonu da dahil olmak üzere yaşlanmayı ve kiloyu etkileyen bir çok önemli hormonda büyük değişiklikler oluşmasını sağlar. 

Haftada birkaç kez akşam yemeğini erken yiyip , ertesi gün ilk öğünü biraz geçirin ve aralarında 16 saat bırakın. Bu basit uygulama inanılmaz derecede etkilidir. O kadar da zor değil,  akşam yemeğini saat 7-8 'e kadar  kadar bitirmeye dikkat edin. Sabah kalkın, büyük bir bardak su için ve sonra 11 veya 12'de güzel ve besleyici bir yemek yiyin. Kuşkusuz aç kalmak ilk başta zor olabilir ama vücudunuz bir kere uyum sağladığında oruç tutmak harika hissettirir ve garip bir şekilde özgürleştirir. 

Sürekli yemek yemeniz gerekmediğini vücudunuzun iyi çalıştığını ve sürekli yüklenmeye ihtiyaç duymadığını fark etmek sizi özgürleştirir ve karbonhidrat bağımlılığından kurtulmanıza yardımcı olur. 

Niçin 16 saat?

Çünkü araştırmalar gösteriyor ki otofajinın devreye girmesi ve işlev göstermesi için yaklaşık 16 saat açlık gerekiyor. İsterseniz 18 veya 20 saat yapmaktan çekinmeyin. 

Bunu ne sıklıkla yapmalıyım?

Haftada iki gün ile başlayın. Genellikle yeni başlayanlara iş günlerinde aç kalmak daha kolay gelir. Hedef olarak günün son öğünü ile ertesi gün ilk öğünü arasında 16 saat olacak şekilde bunu her zaman yapmaktır. Bunu yapan kişilerde kilo kaybı,  enerjilerinde artış , uykularında iyileşme olduğu belirlenir."

Sağlıklıyasıyoruzcom danışmanlarından Prof. Dr.  Mustafa Benekli'nin açıklamalarına göre uzun aralıklı beslenme ;

Kas kaybı olmadan kilo vermeyi sağlar.

Tip2 diyabet riskini azaltır.

Kalp sağlığı için yararlıdır.

Otoimmün hastalıklardan koruyucudur.

Kanser riskini azaltır.

Yaşlanmayı geciktirir.

 Alzheimer hastalığından koruyabilir.

Sağlıklı yaş almanın diğer en önemli yolları ise; 

Doğru beslenme, aralıklı oruç / 2 öğün beslenme, egzersiz, uyku, kimyasallardan kurtulmak. Her türlü toksik ilişkiden uzak durmak, doğada daha fazla kalmak büyük önem taşıyor.

Geçenlerde sosyal medya hesabından "sağlıklı yaş almanın 10 anahtarı" olarak Dr Mercola'nın yazısını şu şekilde paylaşmışlardı:

Uygun gıdayı seçin.

Acıkmadan yemeyin.

Düzenli egzersiz.

Stres yönetimi.

Bolca temiz su için.

Bağırsaklarda sağlıklı mikroorganizmalara iyi bakın.

Kimyasal, toksin ve kirleticiden uzak durun.

Sağlık için uykunuzu alın.

Kendinizi topraklayın.

Yeni okurlara, hikayemi yeniden ekliyorum.

Benim hikayem nasıl başladı?

Geçen seneye kadar kötü beslenme, sporsuz hayat ve düzensiz hayatım vardı. Hep işimi bahane edip, zamanım yok diyordum. Ta ki annemin zoruyla fonksiyonel tıp doktoru Melek Vuslat Özdoğan’a gidip gerçeklerle yüzleşene kadar. Çıktığım zaman ağlamıştım. Karaciğer yağlanması, şeker başlangıcı, ağır metal ve daha bir çok değerlerde bozulma. Gece terlemelerim, elde vücutta kızarıklık, egzama, tatlı krizleri... Nereden başlayacaktım, nasıl yapacaktım? Yemeğe bağımlıydım. Tatlı yemesem sanki günüm kötü geçecekmiş gibi geliyordu. Bir yandan da halsizlik, enerjisizlik, tembellik hissi hep üzerimdeydi. Korkunç bir kısır döngüye girmiştim.

Kilo zaten artık tolere edemeyeceğim kadar fazla ve beni zorlamaya başlamıştı, yaklaşık 120 kiloydum. Şu an bunları yazarken bile "nasıl yapıyordum" diyorum. Nerdeyse her gün 500 gr tatlı, sağlıksız karbonhidratlar, paketli ürünler, gece yemeleri ve daha aklıma getirmek istemeyeceğim kadar kötü gıda tüketimi.

Tedaviye başlandı...

Yaklaşık 15/20 takviye ile glutensiz, süt ürünsüz, şekersiz hayata merhaba dedim. Tüm paketlenmiş gıdaları hayatımdan çıkardım. Her gün bisküvi, cips hayatında olan biri olarak nasıl olacaktı bu? Kakao bile yasaktı. Genetiği bozulmuş; mısır soya vb her şeyi çıkartarak tertemiz bir sayfa açtım. 5 ay boyunca bir tek kaçamak bile yapmadan, tedavinin başa atmaması için sıfır gluten ve sıfır şeker olarak azim ve sabır ile yola devam ettim. İyileşirken de 30 kg verdim.

Gluten intelorensı olan biri olarak hiç gluten yememeliydim. Bu çok zor olacak diye ağlarken, şu an bunu zor olarak nitelendirdiğim için kendime gülüyorum. Meğer ne kadar fazlalıkmış hayatımda, rutine soktuğum her şey. Zamanla annemin de desteği ile glutensiz de yaşandığını, alternatiflerin çok olduğunu öğrendim. Nohut unlu poğaçalar, mercimek ekmeği, karabuğday tava ekmeği, tahin ekmeği ekmek tariflerim arasında en meşhurları arasında mesela. Kim derdi ki öğreneceğim ve şu an öğreteceğim. Şekersiz beslenmeyi de öğrendim. Evde tariflerimde dut kurusu tozu, hurma kullanmayı ve şeker olmadan da harika tatlılar yapmayı öğrendim. Tüm tariflerim cemozkook hesabımda öne çıkanlarda mevcut göz atabilirsiniz. Cipsim bile kinoadan!

Diyet ile sağlıklı yaşamı karıştırmayın!

Diyet kelimesi benim hayatımda yok. Sağlıklı yaşam sürekliliği olan bir durum, diyet ise baskılayıcı anlık çözümden başka bir şey değil. Bu ikisini ayırt edebiliyorsanız hayatıma hoş geldiniz.

Zamanla kan değerlerime bakılarak iyileşme yoluna girdim ve iyileştim. Şimdi eve asla paketlenmiş gıda, şeker, gluten, süt ürünü sokmuyorum. Vücudumun tolere edeceği şekilde dışarıda haftada 1-2 yiyorum. Okudukça öğrendikçe hepsinin bizlere kattığı zararın farkına vardıkça yolumdan hiç şaşmayıp "evet ben böyle yaşlanmak istiyorum" derken kendimi buluyorum.

Aslında hastalıklarımın alt yapısını kendim hazırlamışım, kişi ne yaparsa kendine yapıyor. Gerek beslenme gerek yanlış yaşam alışkanlıkları bir  çok rahatsızlığa davetiye hazırlıyor. Benim şansım annemdi ve fonksiyonel sağlık alanında araştırmaları ve yönlendirmeleri ile beni her zaman doğru yola itip bugünlere getirdi ve öğretmeye de devam ediyor. Tabii ki herkes benim kadar şanslı olmuyor. Aile şartları, geleneksel yapılar bazı şeylere müsaade etmiyor. Bizler de burada devreye girip bilinçlenen kişiler olarak bilinçlendirmeye çalışıyoruz. İstiyorum ki ben bilinçlendim herkes bilinçlensin.

Fonksiyonel tıp ile nasıl iyileştim?

Ben iyileşme sürecimi fonksiyonel Tıp Doktoru Dr Melek Vuslat Özdağan ve diyetisyeni Dyt. Erdi Uğur kontrolünde yürüttüm. Bir çok problemimden, hastalıklardan bir tane bile ilaç almadan, sadece takviye ve beslenme planı uygulayarak ve de yaşantıma dikkat ederek kurtuldum. Klasik tıpta hasta olduktan sonra hastalığa teşhis ve ilaç tedavisi uygulanırken ki bu ilaç kullanımı kökteki ana sebebi ortadan kaldırmıyor sadece sorunu baskılıyor anlık rahatlık sağlıyor. Ama uzun vadede daha büyük problemler doğuruyor. Tam bu noktada kendimden de ufak  bir örnek ile açıklayayım; egzamam vardı ve yıllardır gittiğim cildiye dermatolog gibi branş doktorları teşhis koyup kortizonlu kremler ilaçlar verip yolladılar. Hatta  egzamayla yaşamaya alış geçmez diyen de oldu. Sadece kullandığım zaman konfor sağlayan bu ilaçların  verdiği zararlarla yıllar içinde başka sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Adeta bataklık gibi içinden çıkılması güç bir durum. Kimse demedi ki  beslenmeyle direk ilgisi olduğunu, içeride bir şeylerin yanlış gittiğinin işareti olarak vücudun imdat çığlığı olduğunu, cildimin aslında bana uyarı verdiğini. Bağırsaklara odaklanmak gerektiğini, stresi yönetiminin önemini. Bedenimiz aslında bizimle o kadar güzel konuşuyor ki  onu dinlemeyi bilmemiz gerekiyor.

Fonksiyonel Tıp ise sorunun kökenine iniyor. Kök nedeni bulup hastalığa kalıcı tedavi sağlanıyor. Saçının telinden ayak tırnağına kadar bütün olarak ele alıyor. Hastanın geçmiş öyküsü, genetik faktörleri, check up tahlilleri, yaşam modeli vs hepsi değerlendirilerek; gerekli vitamin mineral takviyeleri, kişiye özgü beslenme planı ve sağlıklı sürdürülebilir bir yaşam modeli ile tedavi şekli oluyor. Hastalıklardan bu şekilde kurtulabiliyorsunuz. Kronik bazı gereken durumlarda ilaç da verebiliyorlar ama o ilacın zararlarını elimine edecek çareler sunarak.

Klasik tıp doktorlarımız, cerrahlarımız da tabi ki çok değerliler ve iyi ki varlar. Yeri geldiğinde ilaçlar da kullanmamız gereken durumlar tabii ki olabilir. Ama konu; Türkiye'de Tıp Fakültelerinde sağlık & beslenme ilişkisi öğretilmediği için bu bağlamda tedaviler de olamıyor.

Herkesin kendi standardına göre ekonomik olarak zorlandığı dönemlerden geçiyoruz. Bana da çok mesaj geliyor "çok pahalı gitme şansımız yok' vs diye. İnanın çok iyi anlıyorum, hepimiz için durum aynı esasında. Ama bir şeylerden fedakarlık edip (ki kendinize dürüst davranıp şöyle bir tüketim, harcamalarınıza bakın göreceksiniz ne çok şeyden vazgeçebileceğinizi, en üste sağlık harcamanızı koyun gerisi olduğu kadar olsun.