14.01.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Her yıl A’ Design Award tarafından paylaşılan “World Design Rankings” listesinde Türkiye 8. sırada. Tasarımcı Assoc. Prof. Dr. Hakan Gürsu ise En İyi Tasarımcılar listesinde 4. sırada. Tasarım dünyasından böylesi güzel haberler gelirken ManpowerGroup Yetenek Açığı Raporu’nda 2024 yılı için küresel boyutta beklenen yetenek açığının yüzde 75 olması düşündürücü. Bu küresel boyuttaki yetenek açığının son 17 yılın zirvesinde olduğu anlamına geliyor. Biz de hem dünya çapında bir tasarımcı ve ODTÜ’de hoca olan Assoc. Prof. Dr. Hakan Gürsu ile tasarım alanındaki başarıyı ve giderek büyüyen yetenek açığını konuştuk.
Türkiye’deki yetenek açığının 2024’te yüzde 76’ya ulaşacağı açıklandı. “Sahi, İnovasyon Neden Bu kadar Uzak?” kitabını yazmış biri olarak, yetenek açığı neden bu kadar büyük?
Ülkemizde inovasyon açığının giderek büyümesinde birbirinden bağımsız görünen ama süreç içeresinde giderek birbirine eklemlenen bazı önemli hususların etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar; eğitim kalitesi, kültürel ve toplumsal vizyon sığlığı, ekonomik nedenler ve mevzuat yetersizliği olarak sıralanabilir. Öncelikle bir ulusal inovasyon politikası başarısı için kurumlara değil, insana yatırım yapılması gerekmekte. Geleneksel eğitim sisteminin, farklıyı ve sıra dışını ödüllendirmek yerine, tıpkı benzeri yetiştirmeyi ve standartlaştırmayı özendirdiği sürece yaratıcı insan açığının büyümesi yadırganmamalı. Bunları yetiştirecek kurumların hayata bakışları, kafa yapıları ve nicelik beklentileri değişmediği sürece ülkenin yaratıcı, yenilikçi ve nitelikli insan ihtiyacının karşılanması ancak tesadüflere kalır. Dolayısıyla yaratıcılığın ilk düğmesinin yanlış iliklendiğini ön gördüğünüzde sıkıntının kaynağı ortaya çıkmakta.
Bir eğitimci ve tasarımcı olarak Z kuşağını nasıl görüyorsunuz?
Z kuşağını, giderek sonuç odaklı olmanın acısını ve zararını belirgin şekilde gören ve istenmeyen sonuçlarıyla yüzleşen bir başka şanssız jenerasyon olarak görüyorum. Çağın gerekliliklerine bağlı olarak belli nitelikleri daha hızlı gelişen ama buna karşın belli nitelikleri mutasyona uğrama tehlikesiyle karışı karşıya kalan bir insan kuşağıyla karşı karşıyayız. Süreç deneyiminden ve dolayısıyla risk almaktan giderek korkan ve uzaklaşan, dolayısıyla sonuçları öngörülebilir süreçlerde bildik problemlere bilinen çözümler üreterek uyarlamayı yaratıcılık ve eylemi özgün tasarım zannedecek kadar gerçeklerden uzak bulduğumu da belirtmem gerekiyor. Problem çözerken öğrenmek yerine, kısa süreli ön bellek kullanarak sonuç kovalayan test toplumu olmanın kaçınılmaz sonuçları bunlar.
”World Design Rankings” listesinde Türkiye 8. sırada. Bu geçen yıla göre bir basamaklık yükseliş anlamına geliyor. Türkiye bu alanda çok önemli ülkeleri de geri bıraktı. Coğrafya kaderdir denir sürekli, tasarımcılar bu ülkenin kaderini değiştirmeye kararlı gibi...
2015’te bu listenin ikincisi Türkiye ve bireysel birincisi de bir Türk tasarımcıydı. Bu başarı tesadüf değil. Diğer taraftan coğrafyanın kader olduğu düşüncesinin tasarım için çok da geçerli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle kültürlerin ürünleşme süreçleri ve ürünlerin kendi kültürlerinin yaratabildiği bir yeni Dünya düzeninde Anadolu yaşam kültürünün tasarım ürünlerine dönüşmesinde hâlâ büyük avantajlar var. Türkiye’de tasarımın küresel beklentileri karşılayacak rekabetçi çizgiyi yakaladığı bir yakın dönemin varlığından (2008-2015) bahsetmekte mümkün. Bu başarının ilgili dönemde etkili tasarım okullarının ve eğitim kadrolarının yetiştirdiği tasarımcılarla gerçekleştirildiğinin altını çizmeliyim. Türk tasarımı ülke beklentilerinin ötesine geçmesine rağmen gereken desteği bulamadı ve tasarım olgusunun etkin bir ulusal devlet politikası ve bir sürdürülebilir eylem planıyla desteklendiğini düşünmek çok mümkün gözükmüyor. Oysa küresel koşullarda uluslararası rekabet kalitesine tasarım değerleriyle ulaşmış bir disiplinin çıktılarını katma değer yaratmak için kullanılması gerekir.
“Yapay zekâ müşteriye çevirebilir”
Tasarım bir manada geleceği inşa etmek ise yapay zekânın tasarım alanında ne gibi bir rolü olacaktır?
Yapay zekâ tarafından üretilen tüm içeriklerin orijinalliği ve estetik değerinin sorgulanabileceğini ve bunun da insanların doğal yaratıcılıklarını tehlikeye atabileceğine dikkat çekmem gerekiyor. Yaratıcılık ve özgünlük gerektiren alanlarda yoğun şekilde yapay zekâ kullanımıyla bir şekilde kullanıcı/sanatçıyı “küratör” çizgisine evireceği ya da orta uzun vadede bilinç düzeyi yüksek bir müşteriye çevirme tehlikesi görüyorum. Nitelikli tasarım çizgisinde var olmak dünden daha kolay olmayacaktır.