28.10.2021 - 09:37 | Son Güncellenme:
Derinlikler...
Hayatımın ‘dönüm noktası’ dediğin bir olay var mı?
-Bugün kendisini ve ailesini çok sevdiğim sevgili büyüğüm Mustafa Taviloğlu’nun iş teklifi ile yaklaşık 25 yıl önce İzmir’den İstanbul’a taşınmam ve onunla çalışmaya başlamamdır derim. Düğünümde babam gibi ağlıyordu, asla unutmam. Hayatımın ilk 25 yılında İzmir bana bence çok değerli olan alt yapımı verdi. Ege’nin zengin ve renkli genleri benimleydi. Bir de üzerine derin Anadolu’muzun güneşini arkamıza, Atamızın mirası özgürlük ateşini elimize alarak, geleneklerimizin değerini bilerek ama yüzümüzü hep batıya dönerek yetiştik biz İzmir’de. İstanbul ise öğrenme açlığımı besledi her gün ve her gün. Beni iyisiyle, kötüsüyle büyüttü, geliştirdi. Çok daha çalışkan, dinamik bir insan yaptı. Sevdiğim işimi, eşimi verdi. Minnettarım. Ne trafiğinden, ne başka bir şeyinden bir gün şikayet etmem.
Bugüne kadar aldığın en radikal karar neydi?
-Boşanmak. Ben de bir çok genç gibi evliliği peri masalı olarak görür, annesi babası dört yaşından beri ayrı ve zorluğunu yaşamış bir insan olarak asla ayrılmayacağımı düşünürdüm. Öyle değilmiş, mutluluk, onur, huzur esasmış.
Salgınla birlikte garip ve belirsiz bir dönemden geçiyoruz. Sen tanıdığım motivasyonunu yitirmeme noktasındaki en dirençli insanlardansın. Seni ne motive ediyor? Enerjini nereden alıyorsun?
-Otuz beş yaşımdaki lenf kanseri serüvenimle başlayarak her ay hastanelerde, doktorlardayım. Ne yapayım? Her gün ağlayayım mı? Aklımı, ruhumu korumalı, güçlü olmalıyım. Çünkü ne zaman öleceğimi bir Allah bilir. Ah ah vah vahla hayat mı geçer. Bize düşen Allah’ın verdiği ömrü en iyi performansla geçirmek. Gittikçe daha iyi bir insan olmak. Benim için gerçek ibadet budur. Geçen gün okuduğum bir söz gibi bakıyorum biraz hayata. Türkçesi şöyle olur sanırım; ‘Mutluluk bir varış noktası değil, bir yaşam biçimidir.’ Hayat herkes için zor, acı dolu. Bunun istisnası yok. Bir de ben dertlerimi yüklemek istemem kimseye. Çok canım yanmadan ya da gururuma dokunmadan tüm açıklığı ile göstermek, sevdiklerimi sevenlerimi üzmek istemem.
“Mutluluk bir varış noktası değil, bir yaşam biçimidir.”
Sen güzelliğinle hayranlık uyandıran ama aynı zamanda gerçek bir akıl kadınısın. Bir seçim yapman gerekseydi aklı mı güzelliği mi seçerdin?
-Fıkradan esinlenip güzellik geçici, akıl kalıcı diye cevap vermek aklıma ilk gelen. Ancak aklıma ikinci düşen ise annemin bütün çocukluğum boyunca söylediği söz; “Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter.” Bir de bunu sadece zeka ve bilgiye önem veren babam eklenirse benim seçimim belli sanırım.
Aşk’a inanır mısın?
-Kesinlikle inanıyorum. Ya en büyük egoizm ya da kendini tamamen unutma hali. Bak bunda da kararsızım.
Tutku ile bağlı olduğun/hayatta vazgeçemeyeceğin üç şeyi sorsam?
-Yüksek espri anlayışı, gurur, kendini geliştirmek.
Renklere dair...
Renklere aşık bir kadın olduğunu ve onlardan nasıl ilham aldığını biliyorum. Seninle en özdeşleşen renk hangisi?
Zor bir soru. İnsan başkaları için daha kolay karar veriyor da kendine gelince çok zor oluyor. Mesela ben kapıdan giren müşterime bakarım, o hangi renk kıyafet düşünmüş olursa olsun benim kafamda bir renk belirir onun için. Mutlaka o renk görmek isterim onu. Bu gerçekten ona en çok yakışan renktir de. Ama bana dönersek; zaman zaman ben de düşünüyorum bunu ama tek bir renk seçemiyorum hala. Bazen beyaz, bazen siyah, bazen de kırmızı diyeceğim.
Renklerin insanlar üzerinde Bir etkisi olduğunu düşünür müsün? Bu etkiyi bilinçli bir tercih ile bazen karsındakini etkilemek için kullandığın olur mu?
-Kesinlikle düşünürüm. Bu konuda bilimsel yaklaşımlar da var biliyorsun. Rengin ruha ve bedene uyumu, renklerin insanlara etkisi diye bir şey var. Bazen sabahları bambaşka bir yere gider gardırobumda elim ki, kesin içimdeki bir şeyle alakası vardır.
“Siren Ertan İstanbul” markasının rengi fuşya. Bu renk sana ne ifade ediyor?
-İnanılmaz ama hiç araştırma yapmadım, hiç uzun uzadıya düşünmedim. İlk aklıma düşen renk fuşyaydı bu yüzden o anda o oldu. Hem dikkat çeksin, hem de insanı gülümsetsin, neşelendirsin istedim sanırım.
Yıllardır Türkiye’nin en iyi giyinen kadınlarından birisin. İyi giyinmenin temel kriteri nedir? -Teşekkür ederim, bunu senden duymak güzel ve anlamlı. Bence iyi giyinmek öncelikle yerine göre giyinmekle başlar. Daha sonra kusurlarınızı örtüp güzel yanlarınızı öne çıkaran, rengi, dokusu, kalıbıyla size en yakışan kıyafetleri seçmeniz gerekir. Yaşınız ve konumunuz da bu seçimlerde etkin olmalıdır. Bir de bir stiliniz varsa işte bu tüm dünyada değer görür. Ama bunun sizinle örtüşmesine dikkat etmelisiniz çünkü süreklilik esastır.
Kırmızı senin için ne ifade ediyor?
-Heyecan, tutku ve keşif.
İşler, güçler...
İşinle ilgili en uç hayalin nedir?
-Gerçekten öyle bir şeyim yok, olsaydı yapardım. Çünkü çok geniş bir çevreye sahibim. Ben sevdiğim, başarılı olduğum, güven verdiğim bir işe sahip olmaktan çok mutluyum. Kendi markam 17. yılında. Birçok ulusal ve uluslararası iş birlikleri yaptım. Çok farklı ürünler tasarlayabilme yeteneğine ve görgüsüne sahibim. Atölyemi öğrencilere, iş öğrenmek isteyenlere açtım. Ülkemin ve dünyanın dört bir yanından kadınlarını giydiriyorum. İşimle ayaklarımın üzerinde duruyor, istihdam sağlıyor, sosyal sorumluluklarımı yerine getirebiliyorum. Benim bir ihtirasım yok ama dahası mı? Hayat nereye götürürse…