19.11.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
Zeynep İşman - 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşırken öğretmenlere yapay zekanın, sosyal medya platformlarının varlığının öğrencileriyle ilişkisini nasıl dönüştürdüğünü sorduk.
“Robotlar gerçek öğretmenin yerini alamaz”
Dünyanın en iyi 50 öğretmeninden biri kabul edilen Dilek Livaneli, “Eğitimin Nobeli” kabul edilen Teacher Prize ödülünün ilk Türk finalisti. Varkey Eğitim Elçisi. “Bir Dilek Yetmez” projesinin kurucusu ve kitabının yazarı. Avrupa Parlamentosu’nda Lider Kadın Ödülü’nün sahibi:
“Yıllardır tekrarladığım ‘Öğretmen her şeyi bilen değil, öğretmeyi bilendir’ söylemimin içine ‘teknolojiye ayak uyduran ve teknolojiyi etkin kullanandır’ ifadesini eklemenin tam zamanı. Teknolojinin hızlı gelişimi, öğretmen-öğrenci ilişkisini derinden etkiledi. Öğretmenler artık bilgi kaynağı olarak değil, rehberlik ve yönlendirme rollerinde daha etkinler. Rehberlik yaparken öğrencilerle daha yakın ilişkiler kurup onların bireysel ihtiyaçlarına daha iyi odaklanabiliyorum. Ancak dijital dikkat dağıtıcı unsurları yönetmek ve çevrimiçi bilgilerin geçerliliğini sağlamak gibi zorluklarla da karşılaşıyorum.
Öğretmenlik, teknolojinin entegrasyonuyla daha da interaktif hâle gelebilir. Ancak bu süreçte, öğretmenlerin insan dokunuşunu ve duygusal bağları koruması kritik rol oynayacak. Öğretmenler muhtemelen sosyo-duygusal becerilere vurgu yaparak ve öğrencilere etik ve sorumlu teknoloji kullanımı konusunda rehberlik ederek mentor olarak gelişmeye devam edecekler. Tüm mesleklerin yerini robotlar alsa bile öğretmenlikte hiçbir robot gerçek bir öğretmenin bakışını, tavrını, teşvik eden ruhunu asla hayata geçiremez.”
‘‘Ödevleri farklılaştırmalıyız’’
Uğur Mert, Matematik Öğretmenleri Paylaşım Zirvesi Koordinatörü:
“30 yıldır özel sektörde matematik öğretmeni olarak en mutlu olduğum yer olan sınıfın içerisindeyim. Ancak artık öğrencilere internette her yerde bulabilecekleri tarzda düz anlatımla ders anlatmak pek işe yaramıyor. Peki, ne yapabiliriz? Belki sınıftaki rolümüzün değiştiğini kabul ederek başlayabiliriz. Artık sınıfta bir rehber, mentor gibi rollerimiz oluştu hatta kendimizi bir orkestra şefi gibi hissetmemiz gerekiyor. Karşımızda 20 - 25 tane farklı enstrüman var ve biz bu farklı enstrümanları ahenk içinde bir esere dönüştürmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken yanımızda teknoloji gibi müthiş bir imkân var, son günlerde konuştuğumuz yapay zekâ da bunun parçası.
Peki yapay zekâ gelecekte öğretmenlerin yerine alacak mı? Şahsi fikrim yapay zekâ öğretmenlerin yerine almayacak fakat öğretmenlerin rolü gelecekte daha farklı bir hale bürünecek, teknolojiyi ve yapay zekâyı iyi bir şekilde kullanabilen öğretmenler daha tercih edilir olacak. Belki bu noktada öğrencilere verdiğimiz ödevlerin de farklılaşması gerekiyor. Bu noktada öğrencilerin kendi öğrenmelerine sahip çıkabilecekleri bir ortam yaratmamız önemli olabilir. Belki de öğrencilere bu görevleri verirken yapay zekâyı da zorlayabilecek görevler verebiliriz. Örneğin Pisagor, Vivaldi, Richter ve Fourier bu dört ünlü insanın arasında nasıl bir matematiksel ilişki olabilir gibi.”
“Öğretmen öğrenme kılavuzuna evrildi”
Eğitim Teknolojileri Uzmanı Dr. Işıl Boy Ergül, 2014 yılından bu yana Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ni düzenliyor. 2020 yılında TeacherX öğretmen eğitimi platformunu kurdu:
“Teknolojinin ivme kazanan yükselişi, öğretmen-öğrenci dinamiklerini dönüştürüyor ve eğitim manzarasını yeniden şekillendiriyor. Akıllı cihazlar, yapay zekâ ve sosyal medya platformları, öğrencilere bilgiye ulaşımın altın kapılarını açarken, öğretmenlerin bu süreçteki rolleri, bilgi aktarıcısından öğrenme kılavuzlarına evrildi. Öğrenciler, artık interaktif bir öğrenme dünyasının yaratıcı mimarları; öğretmenlerin sesleri pasif birer yankı yerine, düşünceleri şekillendiren ve merakı tetikleyen birer ilham kaynağına dönüşmüş durumda. Sosyal medya ve dijital iletişim, öğretmen ve öğrenciler arasında zaman ve mekân sınırlarını aşan bağlar kurulmasına olanak tanıdı, bu da eğitimin daha kişisel ve etkileşimli bir hâle gelmesine kapı araladı.
Öğretmenler, artık öğrencilerin ilgi alanlarını ve bireysel ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilen, eğitim yolculuğunda yol arkadaşı ve danışman olarak öne çıkıyor. Yıllar içinde öğretmen algısı, otorite ve rol model olmanın ötesine geçerek, öğrencilerin özgür düşünce ve bağımsız öğrenme yeteneklerini destekleyen bir yapıya büründü. Her yeni teknoloji eğitime etki ederken bu süreçte, öğrencilerin öğrenme deneyimine derin ve kalıcı etkiler bırakabilen öğretmenler, eğitim sahnesinin yıldızları olarak parlamaya devam edecek.”
“Öğretmen rolünü tekrar düşünmeliyiz”
Küresel Öğretmen Ödülü sahibi Dr. Selçuk Yusuf Arslan, 12 yıldır meslek lisesinde bilgisayar bilimleri öğretmenliği yapıyor. Ülkemizde iki kez yılın öğretmeni seçildi:
“Hızlı bir şekilde deneyimlediğimiz teknolojik devrimi anlamak bir öğretmen için oldukça önemli. Bu yıl okulumda ilk defa seçmeli yapay zekâ ve makine öğrenmesi dersini veriyorum. Öğrencilerime performans ödevi olarak faydalı buldukları bir yapay zekâ aracını Instagram videosu olarak sunmalarını istedim. Ortaya hem nitelikli hem yaratıcı videolar çıktı. Bu videoları da okulun sosyal medya hesabından paylaşmaya başladık. Bu tür içerikler diğer öğrencilerin de ilgisini çekiyor. Özellikle Chat GPT’deki gelişmeler okulları da yakından etkiledi. Hatta birçok ülkede okullarda chat GPT kullanımı yasaklandı. Bir öğretmen olarak yasaklamak yerine yerine Chat GPT’den öğrencilerin nasıl daha iyi yararlanabileceğine odaklanmamızın daha doğru olduğuna inanıyorum. Eğitim sistemleri örnek alınan birçok ülkede öğrenme sürecinde öğrencinin daha aktif olduğunu görüyoruz. Öğretmenlik yapay zekânın elimizden alacağı bir meslek olmayacak. Hiçbir öğrenci dizüstü bilgisayarına sarılmaz ama öğretmenine sarılır. Ancak bu mesleği devam ettirmek için de teknolojiye direnç göstermeyip öğretmen rolünü tekrar düşünmeli ve kendimizi yenilemeliyiz.”
Öğrencilerin duygusal gelişimine katkı
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Aysun Güneş:
“Akıllı cihazlar, yapay zekâ ve sosyal medya platformları, öğretmen-öğrenci ilişkisini de önemli ölçüde dönüştürüyor. Öğrenciler, artık her an her yerde istedikleri bilgiye ulaşabiliyorlar. Bu durum, öğretmenlerin sadece bilgi aktarıcı rolünden uzaklaşmasına ve daha çok rehberlik ve yönlendirme rolüne odaklanmasına neden oluyor. Öğretmenliğin geleceği, teknolojinin eğitimdeki rolünün artmasıyla birlikte şekillenecek. Gelecekte öğretmenler, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak öğrencilerin bireysel öğrenme ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilecekler. Ayrıca, öğretmenlerin öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimine de daha fazla odaklanmaları gerekecek.”