Yeni mukbang trendi: Kamera karşısında canlı canlı ahtapot yemek!
YouTube'taki 'mukbang' trendi aldı başını gidiyor. Son olarak bir YouTuber, yaptıklarıyla bu trendi bambaşka bir tartışmaya dönüştürdü...
"Mukbang ne ya?" demeyin...
"Mukbang ne ya?" diyenler olabilir. Hemen konuya açıklık getirelim. Mukbang videolarında YouTuber'ların tek yaptığı şey, yemek yemek. Ve bir yandan da 'tek taraflı' sohbet etmek. Bütün mevzu bu. Bazıları etkileşim almak için canlı yayın da yapıyor.
Ama genelde videolar canlı çekilmiyor. Yani önündeki yemekleri kamera karşısında hop diye mideye götüren YouTuber'lar 'tek taraflı' bir doyum yaşıyor, video yayınlandıktan sonra tepkileri öğreniyorlar.
Bir taşla iki kuş!
Buna bağlı olarak da, bir sonraki videoda bir başka yemeği yerken gelen soruları cevaplıyor, yorumlar hakkında konuşuyorlar.
Şimdi diyeceksiniz, bu videoların olayı ne? Bunun da cevabı çok kolay. Olay aslında yalnızlığı gidermek!
Uzakdoğu çıkışlı bu trend ile beraber tek başına yemek yemek tarihe karışıyor.
Ya da iştahınız mı kapalı? Yine çare mukbang videoları...
Tek başınıza yemek yerken açın bir 'mukbang' videosunu, hem iştahınız açılsın hem de yalnızlığınıza çözüm bulun.
Bir taşla iki kuş!
Güney Kore'de çok popüler
Uzakdoğu'dan dünyaya dalga dalga yayılan bu trend ülkemizde de bazı mukbang'çi YouTuber'ların ortaya çıkmasını sağladı. İlk aklıma gelen örnek Ayşe Şeyma Keten.
Üniversite öğrencisi olan Ayşe Şeyma Keten, hepimizin yiyebileceği yemekleri gayet mütevazı ve aklı başında bir şekilde kendisine adapte ediyor. Fakat yine de Güney Kore ve Japonya'nın epey gerisindeyiz.
Konuya hakim olanlar Mukbang videosu çeken 5 Güney Koreli YouTuber'ı rahatlıkla sıralayabilir. Bu sayı, diğer ülkelerde çok daha az tabii.
Abone sayısı artışta
Mukbang uğruna bugüne kadar pek çok farklı yemek yendi ve keşfedildi. Ama bir video var ki, sadece YouTube'ta değil; Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında da ses getirdi.
Ssoyoung adlı kanalın bu videodan önce 11 bin olan abone sayısı, videodan sonra bir anda 44 bine fırladı! Hala da artmaya devam ediyor. Kanalın sahibi olan Güney Koreli YouTuber, mukbang videoları çekiyor...
Kamera karşısında canlı ahtapot yedi!
Bahsettiğim mukbang videosunda yenen şey, canlı ahtapot! soyoung adlı kardeşimiz geçiyor kamera karşısına, canlı ahtapot yiyor! Dislike'lar, "Aman tanrııım!"lar havada uçuşuyor haliyle.
Korkunç bir görüntü var karşımızda. Hiç alışık olmadığımız hareketler!
Bu video yasaklanmalı mı?
Genç YouTuber, bir yandan boğulurcasına canlı ahtapotları yutuyor, bir yandan da ağzı yüzü yemek içinde kalıyor. Ürkütücü bir görüntü gerçekten de...
Peki... İşin 'etik' kısmına geçelim. Sizce bu video yasaklanmalı mı? Bence bu konunun üzerinde durmamızın tam da yeri ve vakti.
Uzakdoğu ülkelerinde çiğ yemekler, canlı hayvanlar yeniyor. Ama sizce herkese açık bir platformda böyle bir videonun yayınlanması ne kadar doğru?
Peki ya kokoreç?
YouTube'ta böyle bir videonun yer alması, bu tarz başka 'garipliklerin' de yayınlanmasının önünü açar mı sizce? İşler çığrından mı çıkıyor acaba?
Bir de işin kültür' boyutuna bakalım. Mesela biz ülke olarak kokoreç yemeye bayılıyoruz.
#DirenKokoreç
Belçikalı bir teyze, bir Türk'ün kokoreç mukbang'ine denk gelse sizce ne hisseder? "Ay içim bir tuhaf oldu" demez mi? Der.
Peki böyle bir videoyu şikayet etse, Youtube da videoyu kaldırsa, biz Türkler ne hissederiz?
Ben söyleyeyim. Direkt Twitter'da, Instagram'da '#DirenKokoreç' hashtag'i eşliğinde eylem yapar, ortalığı ayağa kaldırırız.
Yayında değil
Neticede YouTube bu videoyu yayından kaldırdı.
Ya da belki kanal sahibi tepkilerden bıktı, sıkıldı ve videoyu -en azından şimdilik- yayından çekti.
Yemiş ve ölmemiş...
Ama böyle olmamalıydı bence. Belki de provokatif şeyleri artık kanıksamamız gerekiyor. Belki de bir şeyin bizi şaşırtması aslında bakış açımızın sınırlı oluşuyla alakalıdır. Ne dersiniz?
Dünya üzerinde birileri canlı ahtapot tüketiyor ve ölmüyorsa, demek ki o kadar da tehlikeli bir şey yapmıyor.
Evet, tuhaf. Evet, insanın aklı almıyor. Ama demek ki olabiliyor. Yaşanabiliyor böyle şeyler. Hemen tepki göstermek kolay. Ama biraz düşününce ve empati kurunca, çözüm yolu da kendiliğinden geliyor.
Sakin olmak lazım ey Molatik'ler... Her konuda!
