Eczacıbaşı 2023-2024 sezonu sonunda kupa hasretini dindirir mi?
2022-2023 sezonunu iki büyük kupa finaliyle kapatan Eczacıbaşı Dynavit, kağıt üstünde rakiplerine göre sezon öncesinde bir tık daha önde. Çekirdek kadronun bozulmaması ve nokta atışı yeni transferler Eczacıbaşı için olumlu gelişmeler. Peki Tigers'ın yıllardır hak ettiği o kupa sonunda gelir mi? Eczacıbaşı 2023-2024 sezonu sonunda kupa hasretini dindirir mi?
2022-2023 sezonuna oldukça sağlam bir başlangıç yapan ve lig etabını ilk sırada tamamlayan Eczacıbaşı Dynavit, müthiş başarısını Şampiyonlar Ligi ve Sultanlar Ligi finallerine kadar taşımış ama Avrupa'da Vakıfbank'a, Türkiye'de ise Fenerbahçe'ye yenilerek kupaların kıyısından dönmüştü. Sonuç, Tigers'lar için az biraz hayal kırıklığı yaratsa da aslında pek de şaşırtıcı bir durum yoktu ortada. Şampiyonlar Ligi'nde 3 Türk takımının yarı finalde -ki diğer takım da Ebrar'lı Novara'ydı- iki Türk takımlı finalde mücadele etmesi başlı başına bir gururdu. Giovanni Guidetti gibi bir usta antrenör -beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz- tecrübesiyle Vakıfbank'ı kupayla buluşturmuştu. Keza ligde de Melissa Vargas'ın Çin'den dönüşüyle Arina-Ana Cristina ve Vargas şeklinde adeta 'kombo hücum' yapan, durdurulamayan Fenerbahçe'nin hakikaten bir anda çok güçlenmesi Sultanlar Ligi'ni hak ederek kazandıklarının göstergesiydi. Eczacıbaşı ise uzun yıllardır devam eden büyük kupa hasretine en azından hanesine 'final tecrübesi' ekleyerek aslında yeni sezona dair umut vermişti. Sezon sonunda 39 yaşındaki Sırp pasör Maja Ognjenović'in İtalyan Scandicci'ye, biricik 'Filenin Sultanları'mızdan 'büyük Şahin' olan smaçör Saliha Şahin'in de Polonya'dan Chemik Police'e transferi biraz can yaksa da Türk antrenör Ferhat Akbaş ve ekibi, 2023-2024 sezonunda -en azından kağıt üzerinde- oldukça nokta atışı transferler yaparak sezona güçlü bir başlangıç yapacaklarının müjdesini verdi.
'Gençler-tecrübeliler dengesi' müthiş oturmuş durumda
Kaptanlar Tijana Bošković ve Simge Aköz haricinde Hande Baladın'dan Sinead Jack-Kısal'a, Irina Voronkova'dan Yasemin Güveli'ye, Yaprak Erkek'ten Beyza Arıcı'ya ve 'bir deli plase'miz Elif Şahin'e çekirdek kadro yoluna devam ediyor bu yıl Eczacı'da. Defne Başyolcu, Aybüke Özel ve Cansın Şendir gibi genç isimler de yine kadroda. Kanadalı smaçör Alexa Gray ya da Polonya'dan genç yetenek smaçör Martyna Czyrniańska dikkat çeken transferler arasında. Performansıyla her zaman göz dolduran Sırp orta oyuncu Jovana Stevanović bir diğer sağlam transferlerden biri. Özellikle smaçör ve orta rotasyonunda alternatifler bu yıl oldukça zengin. As çapraz, as libero cepte olsa da diğer mevkilerde tam da Olimpiyat öncesinde bol rotasyonlu bir kadro Eczacıbaşı'na elbette her kulvarda avantaj sağlayacak pozitif bir gelişme. Dilay Özdemir ya da Saliha Şahin gibi isimler "Bir kez 'tiger'san her zaman 'tiger'sın" mentalitesiyle -en azından şu an için- takımdan ayrılsalar da Eczacı'nın altyapıya verdiği önem ortada. Zaten Eczacıbaşı'nı Vakıfbank, Fenerbahçe ve Türk Hava Yolları'ndan en çok ayıran kısım tam da burada başlıyor. Türk Hava Yolları, bu sezonun en sağlam transferlerini yapan ekip olsa da takımın bir kitle ya da kendine ait bir kültür, ekol yarattığını söylememiz zor. Fenerbahçe ve Vakıfbank müthiş taraftarlara ve oturmuş sisteme sahip olsalar da bir Eczacıbaşı kadar 'kemik'leşebilme konusunda ufak da olsa biraz geride duruyorlar. Eczacıbaşı voleybolda öyle bir ekol ki Ferhat Akbaş ve ekibinin şimdiden 3-5 yıl sonraki planlarını dahi görebiliyorsunuz. Dilay ya da Saliha'nın tecrübe kazanmak için ayrılışlarını ya da Elif'in 2023 yazındaki muazzam gelişimini, her şeyin tek tek not edildiğini dahi anlayabiliyorsunuz yeni sezon kadrosuna baktığınızda. Bu birliktelik halini 2006'lı en genç pasöründen tutun da yıllar sonra takıma dönen ve belki de Eczacıbaşı'ndaki o eksik halkayı tamamlayacak kişi olan, dünyanın en iyi pasörlerinden biri olarak kabul gören Naz Aydemir Akyol'a kadar 'gençler-tecrübeliler dengesi' birkaç yıl sonrası için dahi müthiş oturmuş durumda. Sezon içinde Tigers'a zarif bir şekilde göz kırpan Maja'yı bu takım bu yıl kaybetmiş olabilir ama yerine gelen isim "Ben bu salonda yerleri sildim, paspas yaptım" dediği, altyapısından yetiştiği Eczacıbaşı'na yani yuvasına bu yıl en sonunda dönen Naz Aydemir Akyol. Zaten Naz'a, önce büyük rakiplerden başlamak üzere ekstra bir parantez açmamız da gerekiyor.
Fenerbahçe ve Vakıfbank'ta ufak soru işaretleri var
Fenerbahçe ve Vakıfbank arasında oynanan Şampiyonlar Kupası finalinde her iki takım da elbette hazır değildi ve elbette bu finalin genel değerlendirme için bir kıstas olamayacağının herkes farkında. Fenerbahçe'de Stysiak, Vakıfbank'ta Frantti güçlü transferler olarak kağıt üstündeki gücün hakkını daha ilk maçta vermiş, hissettirmiş durumda. Ancak Eda Kaptan ya da Aslı, Meliha, Meryem gibi tecrübeli isimlere rağmen Fenerbahçe'nin hücum silahları öylesine genç ve dinamik ki bu hem bir avantaj hem de bir dezavantaj aslında. Birçok kulvarda koca bir sezon boyunca en iyi kalmak hiç kolay bir şey değil ve bu noktada genç olmak istikrar konusunda bir handikap sebebi olabiliyor. Fenerbahçe tıpkı Vakıfbank ve Eczacıbaşı gibi çok iyi bir takım ama bu noktada geçen seneki başarılarını 3-5 yıl içinde daha devam ettirip ettiremeyecekleri noktasında yüzde 100 güven vermiyor henüz, üstelik de Eda Erdem'in 36 yaşında olduğunu hatırladığımızda Fenerbahçe'nin Arina, Ana Cristina ya da Vargas gibi süper yıldızlarını 5 yıl sonra da 'dengeleyecek' bir ahenk noktasında ufak bir soru işareti mevcut. Egonu'suz Vakıfbank ise bu yıl çok transfer yapsa da, ligdeki 3+2 kuralından ötürü 1 yabancı oyuncusunu -ve muhtemelen eski Eczacılı Chiaka'yı- en azından Sultanlar Ligi'nde tribüne mahkum etse de takımın oturması zaman alacak gibi duruyor. Tica, Vargas, Egonu hatta Haak'a göre bile Thompson'ın görece 'sönük' kaçan bir çapraz olması kağıt üstünde kafa karıştırıcı. Ama Fenerbahçe maçında ortada Zehra ile ilk 6 olan Bahar Akbay'ın sergilediği pozitif yönde şaşırtıcı gelişim ve performans da umut veriyor diğer yandan. Özellikle geçen yıl epey fazla bir şekilde Gabi hariç smaçör problemi yaşayan Vakıfbank'ta tekrar iki yıl önceki efsanevi döneme dönmek biraz daha zaman alacak gibi duruyor. Üstelik takımın olmazsa olmazları Cansu, Zehra ya da Gabi gibi büyük yıldızların 2023 yazı gibi olağanüstü, aşırı zorlu bir dönemden çıkmaları ve şimdiden Olimpiyat'a hazırlanmaları da takım içinde Eczacıbaşı'na göre biraz daha az güçlü duran yedek kulübesine daha çok yük bindirebilir ve bu noktada Guidetti ile Sırbistan Milli Takım'ında da çalışan Bianka Buša ya da genç Hollandalı pasör Sarah van Aalen'ın olası bir bekleneni verememe hali takımı negatif etkileyebilir. Üstelik geçen yıl Nika Daalderop ve Kara Bajema'nın tam olarak beklentileri karşılayamaması, hatta Paola Egonu'nun dahi özellikle ilk yarıda performans bazında adaptasyon problemi yaşaması gibi durumları hatırladığımızda, evet, Vakıfbank'taki olası soru işareti de as kadro haricinde mümkün olabilir.
En büyük transfer elbette 'gizli kaptan' Naz Aydemir Akyol
Eczacıbaşı bu noktada Sultanlar Ligi ve Şampiyonlar Ligi'nde en güven veren takım olarak göze çarpıyor. Kemik kadronun bozulmadan yoluna devam etmesi, özellikle geçen yıl sıkıntı çekilen pozisyonlar arasındaki smaçör ve orta gibi bölgelere sağlam transferler yapılması tek başına yeterli bir güven sebebi. Ama asıl güven kısmı Maja gibi fair-play odaklı, müthiş zeki bir pasörün yokluğunu Naz gibi bir 'eleştirilmesi teklif dahi edilemeyecek' bir yıldızla kapatmaları. Tecrübeli pasör Naz Aydemir Akyol, Eczacıbaşı'nın bu yılki en önemli transferi. Bunun en büyük nedeni ise Tica ve Simge'nin hak ettikleri gibi kaptan olmalarının haricinde Naz'ın aslında bu takımda 'gizli kaptan' olması, ablalığını çaktırmadan yapması, gözünden bakışından duruşundan bile herkese saygı uyandırması, kendinden sonrakilerin yolunu açması ve onlara ışık olması. Voleybol takviminin sıkışıklığını en kibar şekilde eleştirebilme cesareti sergileyen, milli takımı hem kendi anne-okul temposundan ötürü hem de gençlerin önünü açmak için bırakan yani aynı anda hem 'ben' hem de 'biz' diyebilen bir sporcu olması Naz Aydemir Akyol'a ayrı bir parantez açılmasını gerekli kılıyor. Naz Aydemir Akyol, genç çapraz -ve muhtemelen sezon içinde bol bol smaçör- Defne Başyolcu'nun "Sahadaki annem" şeklinde tanımıyla dahi aslında Eczacıbaşı'nın ne denli doğru bir tercih yaptığını ortaya koyuyor. Naz, milli takımda as pasörken bayrağı Cansu ve Elif'e devretmeseydi ne Cansu bizim duygusal ve güvenli limanımız ne de Elif bizim cesaretimiz ve 'bir deli plase'miz olabilir, bu yazki 3 kupada çorbaya tuz ekleyebilirdi. 'Yeri geldiğinde geride durmasını bilmek'le yani Naz sayesinde yaşandı. Naz milli takımı bırakmasaydı Cansu da Elif de müthiş performanslar sergileyemeyecekti. Çünkü hepimiz biliriz ki bir takımın beyni pasördür. Naz hem 'ben' hem de 'biz' diyebilen bir pasör olarak, üstelik de henüz 90'lı yani 33 yaşında müthiş bir olgun duruşa, karaktere sahip. Daha önünde en az 5-6 yıl daha var Maja'yı hatırladığımızda. Paşa gönlü isterse voleybola en az şöyle bir 5-6 yıl daha devam edebilir. Anneliği ve okullu oluşu haricinde perde arkasında Defne gibi müthiş yeteneklere yol gösteren, kaptanlık derdinde olmadığını, başka bir seçim yaptığını ve mantık-duygu dengesini, köprüsünü sağlam kurduğunu tüm voleybol tayfaya hissettirmesi geçtiğimiz günlerde düzenlenen 'Voleybolun Devleri' turnuvasındaki Chemik Police ve Developres Rzeszów maçlarında bile göze çarpan önemli detaylardı. Yeri geldiğinde 'Hayır!' diyebilmek, gençlere ışık olabilmek, gerektiğinde bayrağı teslim edebilmek, voleybol takviminin sıkışıklığı en kibar şekilde eleştirme cesareti sergilemek ve tüm bunların da ötesinde Reklamcılık üzerine Psikoloji okumayı seçip annelik ve voleybol arasında en azından 'kulüp sezonu'na vakit ayırabilmek, özetle dev bir karakter sergileyebilmek Naz Aydemir Akyol'un Eczacıbaşı'ya yıllar sonraki dönüşünü bir kupayla taçlandırabilecek güzel bir olasılık. Naz Aydemir Akyol'un uğuruyla zaten iyi bir kadrosu olan Eczacıbaşı'nın hep o finalden dönülen kupaları en sonunda bu yıl kazanması oldukça güçlü bir ihtimal. Çünkü Eczacıbaşı'nda kalp de var beyin de, kalp-beyin dengesi de. 'Filenin Sultanları'nın 2023 yazındaki muazzam başarısı ve 3 kupa kazanarak dünya sıralamasında 1 numaraya yükselmesi de zaten kalp-beyin dengesinin bir sonucuydu.
Tigers'ın içi rahat olsun, yıllardır hasreti çekilen o kupalar peş peşe gelecek
Eczacıbaşı'nın şu anda en parlak Türk koçumuz olan, eksisiyle artısıyla tıpkı Guidetti gibi geleceğin büyük antrenörlerinden birine dönüşeceğinin sinyallerini çoktan veren, zaman zaman set içinde verdiği radikal kararlarla şaşırtsa da aslında bu şaşırtmacalarıyla cesaretini ortaya koyan, varlığını sahada hep hissettiren Ferhat Akbaş ve ekibine güvenmeye devam etmesi, iki büyük final oynayan kemik kadroyu koruması, Saliha ve Dilay gibi genç yeteneklerini 'kan tutmadığı' için değil, onların gelişimini ve tecrübelenmesini dikkate alarak, onları önemseyerek takımdan -şimdilik- uğurlaması, sırf bu son sebepten ötürü dahi Vakıfbank ya da Fenerbahçe'ye nazaran bir çıt daha koca bir kültür ve aile olduğunu kanıtlaması ve hatırlatması, eksik kalan 'kalp-beyin' dengesi ve 'gizli kaptan'lık parçayı ise Naz Aydemir Akyol'un doldurması... İşte bu sayılanların her biri çok ufak ama bir o kadar da büyük, pozitif gelişmeler Eczacı'da. Tigers'ın içi rahat olsun. Eczacıbaşı eğer yerli-yabancı Olimpiyat öncesindeki kritik sezonu bol rotasyonla, bol dengeyle götürürse son derece doğru yolda bu sezon kağıt üstünde. Ha biz 2023-2024 deriz ama kupa sonra da olur, fark etmez, yol doğru çünkü. Fakat şu ortada, Eczacıbaşı kupaları tıpkı geçmişte Vakıfbank ya da bu yaz bilhassa Daniele Santarelli gibi bir muazzam 'mimik adam'lı 'Filenin Sultanları' gibi topladığında bu hiç de şaşırtıcı olmayacak. Perşembenin gelişi çarşambadan çünkü. Tigers'ın içi rahat olsun, yıllardır hasreti çekilen o kupalar peş peşe gelecek. Çünkü tabiat kuralı bu. Organik gelişir her şey ve hayatın zig-zag döngüsünde güzellikler başladı mı hep domino taşı etkisiyle devamı gelir. Yeter ki Eczacıbaşı artık şöyle kocaman ve şık bir stada kavuşsun ve tüm Tigers ocaktaki yemeğini unutarak, ipe un serme işinden vazgeçerek maça bilet alıp koştursun. İnşa sona ermek üzere, Eczacıbaşı paldır küldür değil, gayet sakin, gayet dingin, gayet gümbür gümbür geliyor ve hepimiz biliriz ki zaten güzellikler öyle zorlamayla değil en doğalından, kendiliğinden geliyor...
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr