Evet, sokaklarda boy göstermeye başladıklarında yaz gelmiştir. Nisan ayının sonundan itibaren asfalta düşüyor ve adeta yazı bizlere müjdeliyor. Hanımların dikkatine! Overlok makinesi ayağınıza geldi. Halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına overlok çekilir. Beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir… (Fonda Selvi Boylum Al Yazmalım’ın müziği çalıyor.) Sokakta bir hoparlör sesini duyarsınız, “Patatizsaeasd soğasagda onaakilloo oneaaaliraaaa” diye dolaşır. Kamyonet veya traktör olan bu araçlarda sanırım sebze ve meyve satıyorlar ama anlamıyorsunuz tam olarak ne olduğunu. Yaz geldiğine göre halı yıkamacı ilanları da piyasaya çıkabilir. Eskiden sokakta çocuklar eşliğinde kadınlar yıkardı ancak yasak gelince halı yıkamacılar ortaya çıktı. Haliyle reklam için ilanları da ortaya çıktı. Bunlar da ne sattığı belli olmayan kamyonetler gibi ama tek bir farkla. Hareket etmiyorlar. Bütün yaz boyunca aynı köşede satış yapıyorlar. Toptan aldıkları karpuzu kolayca elden çıkarabiliyorlar çünkü karpuzu çok seviyoruz. Yazın en çok yenen yemeklerden birisi de taze fasulye oluyor. Hafif ve sağlıklı olması ilk tercih olmasını sağlıyor. Her yerde yok ama genelde bahçeli evlerin vazgeçilmezi erik ve kiraz ağaçlarıdır. Onlar da yazın meyve verir, dallarını sokağa sarkar. Haliyle gözümüze girme ihtimali yüksektir. Kışın korkulu rüyası olan doğalgaz faturası yaz gelince yuvasına çekilen bir yabani hayvan gibi kaybolup gidiyor. Sadece ocak ve su ısıtma için kullandığımız doğalgaz haliyle ufak meblağlarda geliyor. Doğalgazın aksine su faturası çoğalıyor. Çünkü sıcakta insanlar terliyor ve çok fazla duş alma ihtiyacı duyuyor. Haliyle bu durumda faturaya yansıyor. Yaz gelince tatil yöreleri canlanır. Haliyle turistler de sahillere akar. Haber siteleri de haber yapar. O haberlerin vazgeçilmezleri bikinili turistlerdir. Onlarsız yazın geldiği belli olmaz. “Zürefanın (buradaki zürafa değil “zarif” kelimesinin çoğulu anlamına gelen zürefadır) düşkünü beyaz giyer kış günü” derler. Ancak yaz gelince bu atasözü de kaybolur gider, çünkü güneşi en az çeken renk beyazdır ve insanları çok rahat ettirir. Güneşe karşı beyaz kıyafet! Bu pijamalar çizgili ve kombin olarak da atlet seçilmişse tadından yenmez. Koltukaltına alınan karpuz ise olmazsa olmazdır. Enişte ne yaptın sattın mı Doblo’yu? Kışın lahana gibi dolaşmamıza sebep olan soğuklar gittiğine göre efil efil kıyafetler giyebiliriz. Ne öyle kat kat giyiyoruz. Haliyle yaz gelince montu, kazağı, kalın gömleği kaldırılır. Sıcak havada en iyi giyeceklerden birisi de terlik ve türevleridir. Özellikle de tatil yöresindeyseniz. Ooooh… Evet kendileri yazın en kötü şeyi olabilirler, aşırı sıcaklarla birlikte. Rahat uyutmazlar, sürekli bir yerimizden kan emiktirirler. Alçaklar… Bunu söyleyen amcalar tatil beldelerinin fiks menüsüne dahildir. Sabah yüzer gelirler, yolda görürseniz “Sabah deniz çarşaf gibiydi” cümlesini kesin duyarsınız. Bunun olmadığı sosyal medya profili görmek zordur. Çünkü tatile gidilmiştir ve herkesin tatile gidildiğini bilmesi gerekiyordur. selcuk.bulut@milliyet.com.tr