Uzaylılar dünyayı ziyaret etti mi?

Uzaylılar yalnızca komplo teorilerinin ya da X-Files gibi yapımların konusu değil. Gezegenimizi ziyaret ettiklerinin kanıtı olan bazı gizemli işaretler de bulunuyor. İşte uzaylıların Dünya'ya gelip gittiğine kanıt olarak gösterilen kanıtlara gelin hep birlikte Molatik olalım... Soğuk Savaş Dönemi'nin doruğa çıktığı zamanlarda geniş ve ne olduğu tespit edilemeyen bir cisim, Kanada - ABD sınırında radara yakalandı. Radarda görünen tuhaf cisim bir süre sonra kuzeye doğru gitti. Radarda görünen cismin Sovyetler'e ait bir tür saldırı uçağı olabileceği ihtimali üzerinde duruldu. Tam olarak ne olduğunu öğrenebilmek için Felix Moncla ve Robert Wilson, F-89 Scorpion tipi uçakla havalandı. İkiliden ve uçaktan bir daha haber alınamadı. Radar operatörleri, F-89'un gizemli nesneye yakın temasta bulunduğunu ve Superior Gölü yakınlarında kaybolduğunu teyit etti. F-89 için arama kurtarma çalışmaları başlatıldı fakat ne F-89 ne de Felix Moncla ve Robert Wilson bulunabildi. ABD Hava Kuvvetleri olayla ilgili açıklama yaptı ve 2 mürettebatlı uçak ile bilinmeyen bir sebepten dolayı iletişiminin koptuğunu duyurdu. Hava Kuvvetleri bu açıklamanın ardından bir başka açıklama daha yaptı ve uçağın Superior Gölü'ne çakıldığını söyledi. Fakat yeni açıklama, arama kurtarma ekiplerinin uçağı neden bulamadığından bahsetmiyordu. O dönemde Superior Gölü tamamen buz tutmuştu. Böyle bir durumda göl üzerinde uçağın su tabakasına ineceği bir deliğin de açılmış olması gerekiyordu. F-89 Scorpion ve iki mürettebatının başına neler geldiği bugün bile tam anlamıyla bilinmiyor. 1970'li yıllarda ABD'nin Minnesota eyaletinde yaşanan paranormal vaka sayısında ciddi bir artış oldu. Fakat hiçbiri Şerif Val Johnson'ın başına gelen kadar dikkat çekmedi. 26 Ağustos 1979'da devriye için aracıyla turlayan Johnson, birkaç adım mesafede parlak bir ışık gördü. Birkaç cm çapında olan ışık, havada asılı şekilde duruyordu. Johnson aracını durdurdu ve ışığa yakından bakmak istedi. Işık birdenbire Johnson'a ve aracına yaklaşmaya başladı, aracı savurdu ve yolun dışına attı. Johnson da bilincini kaybetti. Birkaç dakika sonra kendine gelen Johnson, yolun yanındaki bir hendeğin içinde olduğunu fark etti. Yardım istemek için birilerini arayınca, saatinin 14 dakika süre ile çalışmadığını anladı. Gizemli ışık ortadan kaybolmuştu. Bu olayın dikkat çeken tarafı, yaşananların Johnson üzerinde yarattığı fiziksel etkiler. Johnson'ın göz çevresinde yanıklar oluşmuştu. Yanıklar yoğun UV ışınları sebebiyle oluşmuş gibi görünüyordu. Savrulan araç da ağır hasar aldı. Son derece ilginç olan bu vakanın tek açıklamasının Dünya dışı yaşam olabileceği düşünülüyor. Johnson vakası o kadar ilgi çekiciydi ki, Fargo dizisinin ikinci sezon hikayesinde bile bu olaydan bazı sahneler canlandırıldı. Johnson'ın olay anında kullandığı araba ise bugün Minnesota eyaletindeki Warren kentinde yer alan küçük bir müzede sergileniyor. Bir başka ürpertici vakayı dinlemek için hazırsanız başlıyoruz. Tecrübeli pilot Frederick Valentich, Avustralya'nın Bass Boğazı üzerinde uçuş yapıyordu. Birdenbire tepesinde tuhaf bir nesnenin olduğunu fark etti ve durumu Melbourne Hava Uçuş Hizmetleri'ne bildirdi. İletişime geçtiği merkez, bölgede kendisi dışında bir başka uçan cismin olmadığını söyledi. Valentich, nesnenin kendisi ile bir tür oyun oynadığını ve ne olduğunu anlayamadığını bildirdi. Uçan nesne Valentich'in uçağı etrafında dönmeye başladı. Valentich'in son sözleri 'Etrafımda geziniyor, bu bir uçak değil' oldu. Valentich'i bir daha gören ya da duyan olmadı. Bazıları Valentich'in gördüğü uçan nesnenin Venüs'ün parlak ışığı olduğunu öne sürdü. Bu iddiaya göre Valentich aslında yıldızları ve Venüs'ü gördü ve yıldızlar ve kendi uçağı arasında gördüğünü iddia ettiği şey aslında halüsinasyondu. Venüs'e yüksekten bakıldığı zaman halüsinasyon etkisi yarattığına dair bazı açıklamalar bulunuyor. Rus yapımı 'Men In Black' belgeselinde de Venüs'ün yarattığı halüsinasyon fenomeninin nasıl yaşandığı anlatılıyor. Valentich'in gördüğünü öne sürdüğü cismin halüsinasyon olma ihtimali olsa da, Valentich ve uçağı hiçbir zaman bulunamadı. Biraz da uzaylı teknolojilerinden bahsedelim. Gizemli Betz Küresi adı verilen ve Terry Betz tarafından bulunan küre biçimindeki cisim, en iyi teknoloji örneği olabilir. Terry Betz ve ailesi günün birinde yangın sebebiyle tahrip olmuş ormanlık arazide geziniyordu. Aile, son derece pürüzsüz küçük bir küre gördü. Kürenin üzerinde 'V' harfine benzer bir şekil vardı. Betz Ailesi kürenin Dünya'ya düşen bir uydu parçası olduğunu düşündü ve yanlarına aldı. Terry'nin gitar çaldığı bir anda küre de diyapazon gibi titremeye başladı. Titremenin ardından Terry, küre üzerinde deneyler yapmaya karar verdi. Küre, Terry'nin köpeğinin ulumasına sebep oluyordu ve zaman zaman hava durumu da kürenin titremesine yol açıyordu. Küre yuvarlandıktan bir süre sonra duruyor ve harekete başladığı noktaya geri dönüyordu. Kürenin ünü yayılmaya başladı ve New York Times'ın haber radarına girdi. ABD Deniz Piyade Kolordusu ve NASA, Terry Ailesi ile iletişime geçti. Bilim insanlarının incelemesi için küre, bir bilim toplantısına getirildi. Fakat hikayenin belki de en saçma kısmı şimdi başlıyor. Gizemli Betz Küresi'nin bugün nerede olduğunu ya da bu kürenin gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor. Küreyi inceleyen bilim insanlarından biri, kürenin açılmaması konusunda herkesi uyardı. İncelemeyi yapan bilim insanı, kürenin içinde tehlikeli maddelerin bulunduğunu ve açılması durumunda atom bombası gibi patlayabileceğini söyledi. Çin'deki bazı göl yataklarının altında mağaralar var ve bu mağaralar da borularla kaplı. Boruların boyutları değişkenlik gösteriyor. Daha da ilginç olanı, borular insanlar tarafından yapılmadı! En az 150 bin yıllık olduğu düşünülen borular aşırı uzun. 150 bin yıl önce metal eritip araç gerece çevirme gibi bir teknoloji yoktu. Milat olarak kabul edilen Hz. İsa'nın doğumundan 148 bin yıl önce yapılan borular, hala gizemini koruyor. Boruların bulunduğu bölgelerde insan yaşamına dair bir iz bulunmaması da vakayı karmaşık hale getiriyor. Su taşımacılığı için kullanıldığı düşünülen boruların uzaylılar tarafından yapıldığı fikri ağır basıyor. Antik çağlarda kentlere inen uzaylılar olduğunu hayal edin. Böyle bir durumda medeniyetlerin dünya görüşü son derece farklı olurdu. Fakat bazı hava araçlarının iniş ve kalkış yaptığına dair çizimler, antik çağ sanatında, edebiyatında ve mitlerinde yer alıyor. Uzaylılar gezegenimize gelmiş ve medeniyetlerle iletişime geçmişse, onlara dair bazı kanıtları da beraberlerinde bırakmış olmaları gerekiyor. Kolomb öncesi Amerika'da Quimbaya adında bir medeniyet yaşıyordu. Quimbaya Medeniyeti'nin yaşadığı yerlerde yapılan kazı çalışmalarında arkeologlar, aslınada var olmayan canlılara dair bazı altın heykellere rastladı. Fakat bu heykellerin bir süre sonra günümüzdeki modern uçakların aynısı olduğu tespit edildi. Kanatları, kuyruğu ve iskeleti olan uçak heykeller, aerodinamik açıdan da kusursuzdu. Heykellerin uçan prototipini yapan Alman araştırmacılar, prototiplerin uçabildiğini kanıtladı. Bir diğer uçak modeli de Antik Mısır Dönemi'ne ait. Tıpkı Quimbaya Medeniyeti'ne ait uçaklara benzeyen figürlerin kanatları planör biçiminde bir kuşu; kuyruğu da düşey dengeleyiciyi andırıyor. Quimbaya'daki örneklerde olduğu gibi bu çizimler de aerodinamik açıdan kusursuzdu. Antik Mısır'daki örnekler de tıpkı Quimbaya'dakiler gibi 2 bin yıl kadar önceye uzanıyordu. Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve birbirlerinden haberdar olmayan iki farklı medeniyetin benzer zamanlarda benzer işler yapması tesadüf olabilir mi?