Survivor yüzünden tam bir sinir hastası oldum desem yeri! Şu ünlüler gerçekten ünlü olmasalar ne yaparlarmış acaba? Hayatımda bu kadar egoist insanı bir arada görmedim. Küçüklüğünde İlhan Mansız’a aşık olan kızların hayal kırıklığı gibi… Yahu oyun kazanamayan her insana bu kadar bağırmak neden? Adamı her izlediğimde “Kız arkadaşı kesin terk edecek, haberi yok” diye geçiriyorum içimden. Evde de böyle davranıyorsa yazık kıza! Ütü düzgün olmamış, geliyor şimdi kavga! “Aaa çok hızlı temizlik yaptın, yemeği hak ettin” tarzında bir ilişkileri olabilir. Mahallenin bıçkın delikanlısı gibi. Adam düşüp kalksa “Ben boğayım” diyor. Tamam Boğa Bey sizi şöyle sağa alalım da bize boynuz falan takmayın mazallah. Serhat’tan sonra herkes kendine bir lakap takmaya başladı. Karşı takımda goriller mi istersin panterler mi? Herkes ‘saten’ hep bi ağız dalaşı içinde. Ya bi’ sus abicim ya! Havuç ergenliğinde Kurtlar Vadisi’ndeki karakterlere özenen küçük delikanlılar gibi. Serhat ne söylerse aynılarını kamera karşısında tekrar ediyor. Sanki Serhat’ın anlattıklarını anlamamış gibi bir daha izliyoruz Havuç Bey’i. Sakatlandıktan sonra arkadaşlarına “Ay çok özür dilerim, sizleri bunlara mecbur ettim” der gibi hareketler yapmaktan yorulmadı. Sürekli kameralara “Ben hayatımda bu kadar küçük rakip görmedim” diyerek böbürlenen bir teyze… Yahu Şahika bir dalış rekortmeni, sen de dene bakalım suyun altında kaç dakika durabiliyorsun canım ablam? Şahika bence çıktıktan sonra kesinlikle kişisel gelişim kitabı çıkarmalı. Hatta Hindistan’a mistik bir yolculuğa çıkmalı. Oyunlarda yavaş olmasını “Ben hayatımda kalp kırmadım. Herkes mutlu olmayı hak eder” tarzında açıklamalar yaparak anlatıyor. Ne demek bu şimdi? Ben hayatımda böyle değişik bir insan daha görmedim. Sen nasıl kickbox yapıyorsun ablacım? Koşmaktan korkuyorsun da o 100 kiloluk rakiplerini nasıl deviriyorsun? Maçlarını izledim ve bence Sabriye’nin kesin bir ikizi var. Yoksa bu kadar oyun kaybetmesinin başka açıklaması olamaz! Sevgili Sedat abimiz. Bakın abi dediğimi duysa gelir yanaklarımdan öper beni. Adamın öyle bi ‘abi’ takıntısı var ki karısı olsam “Aşkım” yerine sürekli “Abi” der ve her istediğimi yaptırırım. Pınar ise Türk Dil Kurumu’ndan emekli olduktan sonra beş kitap yazmış bir entelektüel gibi. Konuşmalarıyla herkesi etkileyebilir bence. Yahu kim yemek ödülünden gelen rakibine balık ikram eder ki? Kim bu kadar kaosun ortasında arkadan konuştuğunu yüzüne söyler? Bir de bazen küçük çocuk halleri var ki beni benden alıyor. Oyun kazanıyorlar mesela, her yaptığını bir daha anlatıyor. Canımın içi şimdi izledik zaten! Bir de tekrar verecekler, senin anlatmanla oldu mu bu üçüncü baskı! Her ne olursa olsun Adem’in efendiliğine, güzel karakterine şapka çıkarıyorum ben.