Sıla'nın travmasıyla ne zaman empati kurabileceğiz?

2018'in en şaşırtan olaylarından biri, kuşkusuz Sıla ve Ahmet Kural arasında yaşananlardı. Bu olay son aylara damga vurdu. Uzun süre sessizliğini koruyan Sıla ise en sonunda bir röportajda içindekileri döktü. Peki bundan ne anlamalıyız? Sıla'nın son dönemde yaşadıklarına dair pek çok kişi pek çok yorumda bulundu. Her iki taraf da ünlü ve sevilen isimler olduğu için böyle bir olayın yaşanması her anlamda üzücüydü. Üstelik konu hayranlar tarafından takım tutmaya, kariyer bitirmeye kadar döndü, gereksiz fanatikleştirildi. Sıla'cılar ile 'Kural'cılar, İddialar doğru işte kanıtı ile İddialar gerçek olamaz çünkü arasında gitti geldi. Son olarak Adli Tıp raporu üzerinden döndü tartışmalar. Ağzı olan konuştu. Ve konu resmen Sıla'nın artık çıkıp basın açıklaması yapması lazımlara getirildi! Hem de itinayla! Şikâyetçi olan Sıla, mahkeme sürecini başlatan Sıla, iddialar gerçekse -ki şahsi düşüncem gerçek olduğu yönünde- mağdur olan, fiziksel şiddete maruz kalan Sıla... Neden hep Sıla? Ama nedense kendisini ifade etmesi beklenen de Sıla! Sıla'nın hiçbir şey yapmamaya devam etmesi, mahkemelik bir konu hakkında sessizliğini koruması gerekiyordu bana sorarsanız. Çünkü haklıydı ve herkes bilir ki ancak haklı olanın üzerine gidilir. Neden? Hata yapması için. Ağır bir süreçten geçen Sıla, Ayşe Arman'a konuştu, hislerini dile getirdi. Üzerindeki anlamsız baskının sonucu bu... Sıla'nın kendisini ifade etmesi, hislerini ve yaşadığı acıyı, üzüntüyü satır satır anlatmasına gerek var mıydı? Bana göre yoktu. Sıla'dan hiçbir şüphem yok. Ama ne yazık ki bazı empati yoksunlarına göre konuşmalıydı. Sıla, ben katılmasam da, doğru olanı yaptı. İyi ki konuştu. Onu anlamamakta diretenler için konuşmalıydı çünkü. Sıla'nın bu röportajı verirken ne kadar üzüntü duyduğunu anlayabilmek için biraz travmanın tanımını bilmek, empati kurmayı becerebilmek gerekiyor. Bir travma yaşarsınız. Unutmak istersiniz. Ama unutmak istedikçe daha da çok hatırlatılır size. Anlamsız bir döngünün içinde bulursunuz kendinizi. Mağdur da hedef de sizsinizdir. Ve kendinizi anlattıkça daha da çok üzülürsünüz. Sıla'nın samimiyetine inanmak için röportajı satır satır okumak yeterli. Büyük laflar etmiyor Sıla. Hislerini, kırıklıklarını paylaşıyor sakince. Diyor ki, Çünkü biz bu dayak hadisesinden 5 dakika evvel aslında canım cicim'dik. Evlenmeyi, çocuk yapmayı konuşuyorduk. O yüzden ardından olanlar çok kırıcı. Zaten derin bir kırgınlık da hissediyorum... Samimiyetle anlatmış hislerini. İnsan olan anlar. Fiziksel şiddete uğradım, şikâyetçiyim diyen bir kadının gerçeği söyleyip söylemediğinin sorgulanması kadar büyük bir şiddet olabilir mi? En az fiziksel şiddet kadar kırıcı bir durum bu. Sıla, bugüne kadar ne zaman magazinleşti? Tüm bunlara ihtiyacı mı var? Kendisini anlatma gereksinimi duymasına gelmemeliydi bu olay... Derin bir kırgınlık hissediyorum diyen bir kadının hislerini anlayabilmek için biraz çaba sarf etmek lazım. Umarım artık onun hislerini anlamamakta diretenler de biraz olsun eğri oturup doğru konuşabilir... twitter.com/mayksisman instagram.com/mayksisman youtube.com/mayksisman can.sisman@milliyet.com.tr

Sıla'nın travmasıyla ne zaman empati kurabileceğiz?

2018'in en şaşırtan olaylarından biri, kuşkusuz Sıla ve Ahmet Kural arasında yaşananlardı. Bu olay son aylara damga vurdu. Uzun süre sessizliğini koruyan Sıla ise en sonunda bir röportajda içindekileri döktü. Peki bundan ne anlamalıyız?