Şehinşah hakkındaki darp iddiaları doğru mu?

Gerçek adı Ufuk Yıkılmaz olan Türkçe rap müzik sanatçısı Şehinşah ile eski eşi Ceyda Yılmazer arasında çıkan darp iddiası sosyal medyada gündem oldu. Bir süre önce anlaşmalı olarak ayrılan çift, geçtiğimiz aylarda çocukları için yeniden bir araya gelmişti. Rapçi Şehinşah'ın eşi Ceyda Yılmazer, sosyal medya üzerinden yayımladığı not ile dikkatleri üzerine çekti. Ceyda Yılmazer, yayınladığı notta, Şehinşah'ın arkadaşları ile birlikte evine zorla girerek darp girişiminde bulunduğunu iddia etti. Açıklamayı kısaca özetleyecek olursak Ceyda Yılmazer; evine üç adamın zorla girdiğini, devletin Şehinşah’a 6 ay uzaklaştırma verdiğini, kendi evine Şehinşah’ın kız arkadaşının yerleştiğini, bugüne kadar konuşmadığını hatta konuşmayacağını fakat yazılanlara tepkisiz kalamayacağını, sürecin yasal olarak ilerlediğini söylemiş. Bu sözlere karşılık ise Şehinşah’ın açıklamaları şu şekilde; İkinci dönemi, birbirimize elimizi bile sürmeden sadece çocuğumuz için beraber olduğumuz bir ilişkiydi. Artık yapamadığımı oturup kendisine açık açık anlattım, elimden gelen tüm desteğimi sağlayacağımı da söyledim. Kimsenin arkasından bir iş çevirmedim. Sonuç olarak bir günde, bir anda çocuğumdan ve evimden uzaklaştırma kararı alındı. Evime girmek istediğim için de yakalama kararı çıkartıldı. Neyin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Rica ediyorum insan bilmeden yargılamayın. Görüldüğü üzere tartışma bu şekilde devam ediyor. Fakat Şehinşah’ın açıklamaları sadece bununla kalmıyor ve Twitter’dan aşağılayıcı ve küçümseyici ifadelerle Ceyda Yılmazer’e saldırmaya devam ediyor. “O üzerindeki Gucci’yi çıkar önce”, “Ben takipçi kaybederken Ceyda’nın takipçisi artıyor” minvalinde bir ton ‘tweet’ atmaya devam ediyor. Attığı ‘tweet’leri yer yer gereksiz bulsam ve hoş karşılamasam da birinin haklı veya haksız olduğunu söyleyebilecek durumda olduğumuzu düşünmüyorum. Bence asıl önemli soru; yer yer gazeteciler, oyuncular genellikle rapçiler neden darp olaylarıyla gündem oluyor? Hatırlayanlar elbet olacaktır. Bir ara Kolera ve Sagopa Kajmer arasında da böyle darp olayı gündem olmuştu. Hatta kendinden küçük bir sevgili, aldatılma olayı ve darp vakası da peşinden gelmişti. Kolera’nın attığı hikâyeleri hâlâ hatırlıyorum, vücudunda ciddi anlamda yaralanmalar vardı. Her ne kadar fiziksel olarak bir darp olayı olmasa da dünya kadınlar gününden bir gün evvel de manevi darp, Khontkar’dan ‘S… Bak’ adlı seksist bir şarkı ile gelmişti. Peki rapçileri bu meselelere ne itiyor? Bunu düşünüyorum. Bir rapçi darp haberiyle gündem olduğu vakit “Yapmamıştır” diyemiyoruz. Acaba şarkılarında kullandıkları dil mi onları bu noktaya itiyor? Çünkü ‘Khontkar’ meselesini rap seven bir arkadaşımla tartıştığımda bana “Yeraltı dünyasını anlatıyor, bu şarkılar o dünyanın bir parçası” demişti. Acaba şarkılarında kullandıkları dil karakterlerine tesiri ediyor diyebilir miyiz? Sözcüklerin kudretine inanan biri olarak, neyi konuşuyorsak ona dönüştüğümüze inanıyorum. Dikkatimi çeken diğer bir nokta ise bu tartışmalarda hep şöyle bir ikilem ortaya çıkıyor. “Kadın darp edilmiştir” düşüncesi yerine, “Gündem olmak, reklam almak” için yapıyor cümlesi daha etkin oluyor. Aynı durum darba uğrayan kişinin faili için de şu şekilde cereyan ediyor; “Ya sorgusuz sualsiz darp etmiştir” ya da “Albüm çıkaracaktı zaten onun reklamını yapıyordur” düşüncesi hâkim oluyor. Bir şekilde olayın altında hep farklı şeyler arıyoruz. Acaba; aradığımız bu diğer gerçekler, asıl meseleyi kaçırmamıza neden olmuyor mu? İnsanlara güvenin azaldığı, herkesin dikkat çekmek için çeşitli şeyler denediği bir dönemden geçiyoruz. “Kadının beyanı esastır” cümlesi sık sık kullanılsa da “Kadının beyanı gerçekten esas mı?” sorusunu soramadan da edemiyoruz. Çeşitli kötülükler, yalanlar, kandırılmalarla karşı karşıya kalsak da, günümüzde hangi kadına koruma ya da eşine uzaklaştırılma veriliyor? Sizce Şehinşah, sadece evine girmek için o kadar uzaklaştırma almış olabilir mi? Tabii ki hemen herkesi suçlayalım, hemen “Yapmıştır, darp etmiştir” diye yargılayalım demiyorum. Fakat failinin ismini kendi kanıyla yazmak zorunda kalan kadınların olduğu bu dönemde, taciz ve tecavüz olaylarında kadınların sık sık suçlu tutulduğu, “Eşi karısını seviyor, ondan dolayı bıçakladı” minvalinde cümlelerin kurulduğu bu günlerde, bir kadın eğer “Darp edildim” diyorsa ona “Reklam yapıyor” demekten evvel “Gerçekten darp edilmiş” olabilir diye yaklaşmak daha insani değil mi? Kanıt var, evden video atılmış, Ceyda Yılmazer farazi konuşmadığını, her şeyin belgelendiğini söylüyor. Evine girilmiş ve ölüm tehdidi alan bir kadının çığlığı da olabilir aslında sosyal medyada konuyu gündeme getirmesi. Çaresiz kalmış olup “Bakın başıma bir şey gelirse haberiniz olsun, siz de görün” diye atmış olabilir o görüntüleri. Belki eski eşi tarafından öldürülen, darp edilen kadınlardan biri olmak istemiyordur. Bu durumlarda özellikle şu günlerde kadınlara yönelik biraz daha pozitif olmak gerektiğine inanıyorum. Birinin yardım çığlığına “Of dikkat çekmeye çalışıyor” demek gibi bir şey olur çünkü... Ayrıca Şehinşah’ın Twitter’da kullandığı küçük düşürücü ve alaycı ifadeler de kendine karşı olan olumsuz düşünceleri ve aklama biçimi de göze çarpıyor. “Hayır yapmadım” gibi açıklamalar yapmak yerine “Ayrıca birine laf çarparken üstünde onun eşofmanının olup olmadığına dikkat et tatlım”, “Bu arada hala Youtube gelirlerimi yiyorsun. Utanmıyor musun?” gibi ‘tweet’ler aşağılayıcı ve çirkin gelmiyor mu? Ortada yalan durumu olsa da karşısındaki öncelikle kendi eşi ve sonra çocuğunun annesi. Tartışma biraz tatsız bir yere gitmiş gibi görünüyor. Umarım, kadına veya herhangi bir canlıya şiddettin gündem olmadığı, bir olayı “Acaba yapmış mıdır, yapmamış mıdır?” “Reklam mıdır, değil midir?” diye düşünmeden önce adaletin yerini bulduğu nice güzel günler olur.