Scotty ve Hollywood’un Gizli Tarihi: Ünlülere zevk satan benzinci!

Bugün 95 yaşında olan Scotty Bowers, bir zamanların en meşhur Hollywood düzenbazıydı... Aralarında Cary Grant, Katharine Hepburn, George Cukor ve Rex Harrison gibi isimlerin de olduğu en büyük Hollywood yıldızlarına 'cinsellik' satıyordu. Hem de bir benzin istasyonunda!.. Scotty'nin İkinci Dünya Savaşı'nın hemen akabinde Hollywood'a gelip edindiği 'benzincilik mesleği' ve kiraladığı benzin istasyonu, tahmin edebileceğiniz gibi sadece kamuflajdı. Hollywood Bulvarı'nda sezonu 20 dolardan kiraladığı bu benzincide telefon aramaları, ünlülerle tesadüf süsü verilen karşılaşmalar, sık sık da bu karşılaşmaların yatakta son bulduğu maceralar yaşanıyordu. Scotty'nin servisinden yararlanan ilk kişi, aktör Walter Pidgeon oldu. Akabinde duyduğu 'memnuniyet'i dilden dile yayıldı ve Scotty adlı bu 'benzincinin' küçük bir meblağ karşılığında çok güzel kadınları, çok yakışıklı erkekleri getirttiği herkesçe duyuldu. Scotty kendi çapında 'namuslu' da bir adamdı ki, bu yaşananları 2012 yılına kadar asla anlatmadı. Ta ki 2012'de söz konusu starların hepsi rahmetli oluncaya kadar... O zaman 'Full Service' adında bir kitap yazdı. Türkçesi, 'Tam hizmet'... Anladınız siz olayı... 90 yaşındayken bu kitabı çıkaran Scotty, büyük de bir parti düzenledi. Şimdilerde 95 yaşına girdi ve yaşadıklarını belgeselde anlatabilecek vicdani seviyeye de ulaştı. Müstehcen anılarını ve inanılmaz dedikoduları, bu kez yönetmen Matt Tyrnauer'ın kamerasından izleyeceğiz. Belgesel Toronto Film Festivali galasından sonra vizyona girecek ve muhtemelen de hepimizin Hollywood ünlülerine bakış açısını değiştirecek! Scotty'nin anlattıklarının ne kadarı doğru bilemeyiz, hepsi birer komplo teorisi de olabilir. Ama olaylara şahit olanların da tanıklığını izleyecekmişiz filmde! Yani, kesinlikle vaktimizi ayırmaya değecek bir dedikodu malzemesi olacak! Scotty, aralarında Katharine Hupburn gibi yıldız isimlerin de bulunduğu 150 kadar kadınla ve birçok yakışıklı aktörle ilgili vahşi masallar anlatıyor. Tüm bu isimler onun 'müşterisi'ymiş ve hepsinin ihtiyaçlarını hiçbir yere not almadan kafasında tutabiliyormuş. Zaten kendisi Cary Grant ile bir dönem Santa Monica'da aynı evde yaşadığını, onunla ilişkisi olduğunu da söylüyor. Sizce Scotty bunları hakikaten anlatmalı mıydı? O dudaklar sonsuza kadar mühürlü kalmamalı mıydı? Bu anlatılanlar iyi bir amaca hizmet ediyor mu? Bence Hollywood'un o altın çağını zevkle hatırlıyor oluşumuzun en önemli nedeni, o günlerin 'masum' olmasıydı. Yeşilçam ve kuralları gibi düşünün... Hollywood stüdyolarının da 1930'lu yıllarda yarattığı ahlaki kurallar, muhafazakâr Hıristiyan duyarlılıklarına meydan okuyacak herhangi bir kamu faaliyetini yasaklıyordu. Zaten bu yüzden birçok ülke hala eşcinselliği bir tür akıl hastalığı olarak yorumluyor. Bu yasaklar da, yıldızların gerçek doğalarının açıkça ifade etmekten kaçınmalarına sebep oluyordu. Anlıyoruz ki dönemin en büyük ünlelerinin de, en içten arzuları için özel bir çıkışa ihtiyaçları varmış ve bu ihtiyaçlarını Scotty adındaki bir 'benzinci'den karşılayacak kadar zor durumda kalmışlar... Sanıyorum bu hikayeden kazanacağımız tek bir şey olabilir: Cinsellik, şöhret ve geçmiş hakkında samimi bir sohbet... Ertuğrul Özkök de, Hürriyet'teki köşesinde Scotty'nin belgeselini çok merak ettiğini yazdı. Özkök, Tabii ki iyi bir magazin yazarı olarak ilk işim kitabı getirtmek ve filmi seyretmek olacak diyor. Ne dersiniz? Sizi de heyecanlandırmadı mı bu fikir? Ancak söyleyelim; şu an kitabın Türkçesi mevcut değil ve filmin Türkiye'de ne zaman gösterileceği de muamma... Belki kış aylarında, bir film festivalinde izleriz diye umuyorum.