REXX Sineması yeniden hayata kazandırılabilir mi?

REXX Sineması, sanatın ve üretimin paylaşıldığı bir durak. Hem de oldukça eski bir durak. Günümüzde her şeyi kısa yoldan halletmeyi seven bir kuşağın karşısında derinlik katmayı amaç edinen bir kültür binası. Yüzeysel hayatların derinleşerek anlam kazanabildiği her şey, bence önemlidir. Bu yüzden hayatına son verilen yalnızca bir bina değil, yıllardır çeşitliliğini korumayı başaran bir kültür. Şöyle ki her yaştan insanın üzüntüsüne, verdiği tepkilere bakarak binanın nasıl kültürel bir doku haline geldiğini anlayabiliriz. Bütün ülke Corona virüsle beraber değişen yaşama biçimine alışmaya çalışırken her anlamda keskin değişiklikler çoktan gerçekleşti bile. En belirgin halini virüs geçip gittikten sonra göreceğiz gibime geliyor. Virüsten birçok kişi, kurum etkilense de en çok etkilenenler, kültür sanat faaliyeti yürütenler oldu. Çünkü hepimiz evlerimizdeyiz. Fakat REXX’in kapanma sebebi yalnızca bu değil. Sinemanın asıl kapanma sebebinin mülkiyeti elinde bulunduran Rum Ortodoks Vakfı’nın kira artış talebi olduğu belirtildi. Hatta sinemada çalışan görevlilere ayrılmalarına dair kâğıt imzalatıldığı da aktarılan bilgiler arasında. 1960’lı yıllardan bu yana birçok filme ev sahipliği yapan REXX Sineması, işte öylece kapılarını kapadı. Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. REXX Sineması ile ilgili konuşan Başkan Odabaşı, salgın tehdidinin aşılmasının ardından sinema binasının mülk sahipleriyle bir araya gelerek REXX’in geleceğe nasıl taşınabileceğini değerlendireceklerini söyledi. Peki REXX, eski günlerine dönebilir mi? Bugün bunu söylemek çok zor. Sinemanın içinde bulunduğu ilçenin belediye başkanının olumlu bir açıklama yapması çok güzel. Fakat normalden farklı, çok farklı bir zamandan geçiyoruz. Fakat tüm bu süreçler geçtiğinde REXX Sineması'na, şüphesiz ki hepimizin ihtiyacı olacak. Corona virüsten dolayı hepimiz evlerimizde vakit geçiriyoruz. Kimimiz kitaplar okuyor, kimimiz film izliyor, kimimiz müzik dinliyor, kimimiz yazıyor, çiziyor, boyuyor, çekiyor. Ya tüm bunlardan yoksun olsaydık? Geriye ne kalırdı ki? İşte sanat, bu toparlayıcı özelliğiyle bile çok değerli. İçinde bulunduğumuz bugünlerde, evlerimizde nasıl ki vakit geçirmek için kitap okuyor, film izliyorsak, bütün bu süreçler bittiğinde dışarıya çıktığımızda, yeniden ortak bir paydada buluşmak isteyebiliriz. REXX, bir buluşma mekanıydı. Her yaştan insanı yıkan ve toparlayan sanat eserlerine ev sahipliği yapan bir sinemaydı. Mimar Maruf Önal'ın 1961 yılında inşa ettiği REXX Sineması, 1870’lerde kurulan ve Afife Jale’nin ilk kez sahneye çıktığı yer olan 'Apolllon Sineması' demek. 1932 yılındaki haliyle 'Hale Sineması' demek… Günümüzde zaten sürekli bir şeyler değişiyor, yenileniyor. Bir zamanlar belleğimizde yer edinmiş yerler bir de bakmışız artık bambaşka bir haldeler. Fakat bu duruma alışmamak lazım. REXX Sineması, sinema olarak hayatını sürdürebilmeli. İnsanlar, yeni anlar eklemeli orada kendi yaşamasına. Çünkü doku değişirse kültür de değişir. Kültür değişmesin diye… twitter.com/deniz_tasdelen instagram.com/deniz.i.tasdelen/ deniz.tasdelen@milliyet.com.tr