Regresyon nedir?

Regresyon, pek çok kişinin zannettiği gibi geçmiş yaşamlara dönüş tecrübesi değil, genlerimize kodlanmış travmalara gidiş sürecidir. Yarı uyku halindeyken vücudu dinlemekle başlayan bir regresyon seansında bir noktadan sonra zihninizin de izniyle, uçsuz bucaksız noktalara ilerliyorsunuz. Ayaklarınızda karıncalanma, ellerinizde sıcaklık ya da göğsünüzde bir baskı hissedebilirsiniz. Zihninizi serbest bırakın, yargılamayı ve soru sormayı sonlandırıp yalnızca bedeninize, nefes alış-verişinize odaklanın, neler gördüğünüze inanmanız güç olacak. Elbette her konuda olduğu gibi bu konuda da bir uzmana danışmak şart! Sizlere bir şifacıyı tanıtacağım: Miray Tuğçe Özer. Kendisini ‘ruhsal şifacı ve ‘spirütel koç’ olarak tanımlayan Özer, “Mesleğimi soranlara şunu diyorum: Değişim-dönüşüm eğitmeni. Bundan sonra kariyerimi adayacağım, uzmanlaşacağım, her gün şükrettiğim Yaradan’a, meleklere, rehberlere ve bu hayattaki bedenli Miray’a teşekkür edeceğim bir mucize...” diyor. Selçuk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra İletişim ve Halkla İlişkiler dalında yüksek lisans yapan Özer, bir yandan da spiritüelizme merak sardı. Quantum Üniversitesi Holistik Şifa doktora programı, Kyung Hee Üniversitesi Ruh-Beden-Zihin Koçluğu, Reiki, Biyoenerji regresyon, içsel denge ve kaliteli yaşam eğitimleri alan Özer, kendisini, “Benim hikâyem 20’lerimde başladı. Lise yıllarımda tanıştığım ‘MS 2150’ baş ucu kitabım olmuşken, ‘Şimdinin Gücü’ gibi kitaplarla ilgim artmıştı. 2005'te çakra dengeleme ve aura temizleme gibi konularla ilgilenirken yakınlarımda da enerjimi kullanarak bilgilerimi uygulamaya çalıştım” sözleriyle anlatıyor. Uyanış yolculuğunda birçok eğitime, enerji ve şifa seminerlerine katılmasına rağmen kendisinde eksik bir şeyler hissettiğini ve bunların kendisini engellediğini belirten Özer, “Ta ki regresyon eğitimine kadar… Sonrasında tüm negatif yüklerden arınmış ve yeniden doğmuş gibiydim, artık yeni bir bendim ve ne yapmak istediğimi bir şifacı olarak biliyordum. Bendeki değişimi önce ailem ve arkadaşlarım fark etti” diyor. Güne nasıl başlarsak öyle gider derler, hatta yılbaşı ritüellerimiz de son yıllarda iyice önem kazandı. Her yeni günün başlangıcında enerji alanını açmak kullanılan bazı sözler var. 21 gün boyunca bilinçaltına olumlama yüklemek gerekiyor. Bu çalışma, kendinizi ve yaşamınızı değiştirmek için kullanacağınız araçlardan sadece biri. Yapmamız gerekense, her gün aynaya bakıp kendimizi sevmemiz. İşte bu cümleleri söyleyerek olumlamaya başlayabilirsiniz: - Bedenimi seviyorum ve enerjimi açıyorum. - Yüzümü seviyorum. - Kendimi seviyorum. - Şimdi sonsuz kaynakla iletişime geçiyorum. - Hayatımın akışına güveniyorum. - Bedenimi özgür bırakıyorum. - Kendim rahatım ve kendimi seviyorum. - Şu anda böyleyim ama bu değişebilir ve kendimi yüce ilahi alemin şifa kanalına, enerjisine açıyorum. Regresyon seansı, kişiye özel… Ben de çıktığım ilk yolculuğumdan son derece etkilendim. Öncelikle uzanıp rahatlıyoruz, gözlerimizi kapatıp ve bedenimizi dinlemeye başlıyoruz, artık tamamen rahatız, sorgulamayı bıraktık ve telkinlerle birlikte akışa teslim olduk, bir anda vücudumuzun belirli noktalarından işaretler gelmeye başladı, sonra o ‘ışık’ göründü ve artık farklı yerlerdeyiz. Özer, birlikte farklı eşsiz yolculuklara çıktığı danışanlarından bahsederek, “Her birinin tecrübesi kendine özel. Her güne onların şifalanmasına niyet ederek başlıyor ve dua ediyorum. Kendi regresyon seansımdaysa şifalandığımı ve arındığımı her hücreme kadar hissettim” diyor. Regresyonda görülen hiçbir şey kesinlikle uydurma değil. Bir örnekte bir danışan 13’üncü yüzyılda 20’li yaşlarında bir kadın olarak bataklıkta olduğunu söylüyor. Telaşlı ve endişeli hissediyordu. İlaç yapmak için papatya aradığını, savaştan kaçtığını ve vatan özlemi çektiğini söylüyor. Ülkenin neresi olduğunu sorulduğunda Letonya olduğunu belirtiyor. Birkaç gün sonra da Riga’nın 13’üncü yüzyılda kurulduğunu ve ülkeyi meşhur eden şeylerin bataklıklar ve papatyaları olduğunu okuduğunu aktarıyor. Bugünkü işinin de şifalı ürünler üretmek olduğunu söylüyor. Özer, ev hanımı olan bir kadın danışanın, hakkında çok az bilinen Kral Arthur’un hayatını anlattığını ve çok etkilendiklerini aktardı: “Nefes çalışmasıyla derinleştikten sonra ses tonu kalınlaştı ve bedenini ağır hissettiğini söyledi. Bir zindanda tutulan çok yaşlı bir kadın olduğunu belirtti. Kim olduğunu sorduğumda, bilmediği halde İspanyolca konuşmaya başladı. Anladığım kadarıyla Kral Arthur’un annesi olduğunu ama bunu gizlemek için onu yıllarca zindana kapattıklarını söyledi. Korkunç şeyler yaşadığından bahsetti. İşte o tutsaklık genlerine işlemiş ve şu zamanda da işlerinin akmamasının sebebi olmuştu. Onun da bağlarını kopardık.” Miray hanımla yaptığımız seansta ben de başlarda ayaklarım uyuşmuş sonrasında el bileklerimden bağlı olduğumu ve burnumun üzerinde büyük bir sancıyla acı olduğunu hissetmiştim. Derinleştiğimde gördüğüm manzara çok da eğlenceli değildi. Miray hanımın sorularına yanıt verdiğimde geçtiğimiz yüzyılın başlarında kuzeyde yaşayanlardan biri olduğum ve arı ve sineklerle dolu bir ahıra kaçırılıp işkence gördüğüm ortaya çıktı. O şokla bedenimi kastığımı ve dişlerimi sıktığımı fark ettim. Travmayla bağlarımı kestikten sonra yıllardır muzdarip olduğum burksizimden (diş gıcırdatma) kurtuldum. Aynı geçmiş yaşam öykümden yola çıkarak, birkaç hafta sonra arı fobimi yendiğimi de keşfettim. Kendimize verebileceğimiz en büyük hediyenin yargılamayı ve geçmişi bırakmak olduğunu söyleyen Miray hanım, şöyle konuştu: “Geçmişle bağı kesmek, yeni ben olmayı seçmektir. Kullanacağınız cümleler şöyle: Ben, anne karnında ve annemden bana aktarılan tüm negatif kodları ve kayıtları iptal ediyor, kişiler ve olaylarla bağımı kesiyorum. Kendimi onlardan, onları kendimden özgür bırakıyorum. Artık güvendeyim, yüce alemin şifasına güveniyorum. Yüce Yaradan’ın ve rehberlerin bana eşlik etmesine niyet ediyorum, şükürler olsun.” Özer, “Muazzam bir ilahi nizam var ve sistem hatasız çalışıyor. İnsan hata yapabilir ama Yaratıcı değil. Bunu bilerek yaşamak gerekiyor. Parasızlık, inançsızlık, isteksizlik, atalet, yalnızlık... Tüm bunlar içimizdeki korku kayıtlarındandır. Önümüzü açacak tek şey de sevgidir” diyor ve ekliyor: “Çalışmaları yaparken aşama aşama kendimizi şifalandırırız. Atalarınızdan aktarılan genetik kodlarla var olan bağımlılık yapmış düşünce şeklimizi ve davranış kalıplarımızı değiştirmek için istikrarlı olarak inançla çalışmak gerekiyor.” 2020’de tüm dileklerinizin gerçek olması nasıl mümkün? ‘Neler mümkün?’ aslında kişinin kendisine ve evrene her konuda en çok sorması gereken en önemli soru... Çünkü hayatta her sorunun bir cevabı var. Kendinizi ve enerjinizi değiştirmek ve istediğiniz frekansa yükselerek 2020’de hayallerinizi kendinize çekebilmek için neler yapabiliriz? Karmanın ne olduğunun günümüzde bilmeyen kalmadı. Tabiri caizse, ne ektiysek onu biçiyoruz. Evrenin alma-verme sisteminden bahseden Özer, konuya şöyle bir açıklama getirdi: “Siz bir şey istersiniz, o şeye bir mana yüklediğinizde, cisme dönüşür. Örnek olarak ne istediğinizi ve neden istediğinizi söyledikten sonra sıra size bunu getirecek işlemin gerçekleşmesinde. Mesela ev mi istiyorsunuz, bir yerlere bağış yapmayı deneyin, bu yasa böyle işler. Benim görüşüme göre lotodan çıkan paranın da yarısına yakını bağışlanmalıdır. Aksi halde bir hayrını göremezsiniz.” - Kendinizi sevin: Sevgiden oluştuğumuzu kabul ederek içsel süreçler yaşayın. Meditasyon ve olumlamalar yaparak, nefesinizi dinleyerek, sakinleşebilir ve akışta kalabilirsiniz. - Soru sorun: Enerjiyi harekete geçirmek için soru sorabilirsiniz, ‘Başarılı/Zengin olabilmek için neler mümkün?’, ‘Bir aile kurmam için neler mümkün?’ gibi soruların cevabı bize sunulacak ve evren de harekete geçecektir. - Gelecekten mektup yazın: İstediğiniz hayatı tüm detaylarıyla sanki olmuş gibi kaleme dökebilirsiniz. Bu mektubu tıpkı Hıdrellez’de olduğu gibi toprağa gömebilir ve akışa güvenmeye başlayabilirsiniz. - İmgeleyin: Bu, hayallerimizi zihnimizde canlandırmanın bir yoludur. Bizi o enerjiye götürür ve onu da bize çeker. Özellikle gelecekten mektup yazdıktan sonra bunu yapabilir ve niyetiniz gerçekleştiği için şükredebilirsiniz. - Şükredin: Şükür enerjisi çok güçlüdür. Bolluk ve bereketi bize kolaylıkla getirir. Bu frekansı yükseltmek için bol bol şükredelim. Sizler de değişime ayak uydurmak ve kendinizi şifalandırmak istiyorsanız, derin bir nefes alıp kendinizi rahatlatıp akışa bırakıp ve belki de bir mum yakıp bu sözleri kullanabilirsiniz: Hayatımın tamamen olumlu bir şekilde değişmesini ve bu değişime kolaylıkla uyum sağlayabilmeyi seçiyorum. Bu değişimin benim, ailemin ve bütünün hayrına olmasını kabul ediyorum. Hayatımın mükemmel bir şekilde hızlı olarak değişmesine bütün kalbimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum. Dilimiz döndüğünce size regresyonu anlatmaya çalıştık. Özellikle hayatınızda sorunlarla uğraştığınız ya da engellendiğinizi hissettiğiniz bir dönemdeyseniz, bu yolculuğa çıkmanızı kesinlikle öneririm. Artık kendimi nasıl şifalandıracağımı ve hayallerimi kendime çekmenin yollarını biliyorum. Seanstan sonra 40 gün içinde hiç tahmin etmediğim, benim için hayırlı diyebileceğim deneyimler yaşadım. Geçmiş meseleler kapandı ve yepyeni sayfaların başlığını atmaya başladım. Tekrar seans için üç ay ara vermem gerektiğini öğrendim. Bu da yaşadığım yolculuğum yalnızca maddi amaçlı olmadığını görmemi sağladı. Bu satırları yazarken de şifa arayanlara el uzatmak istedim. Bütünün şifalanması ve insanlığın en büyük hayra hizmet etmesi için sizce neler mümkün? Sevgiyle!