Plaza Türkçesini anlayabilmek için bilmeniz gereken 7 cümle kalıbı
İstanbul’un Levent, Maslak, Mecidiyeköy gibi semtlerinde yer alan büyük plazalarda çalışanlar, kendi aralarında konuştukları acayip bir dil geliştirdiler. ‘Plaza dili ve edebiyatı’ dediğimiz bu yeni açılımı, “bir cümleyi yarı İngilizce yarı Türkçe söylemek” olarak tanımlayabiliriz. Peki bunun anlamı nedir? Havalı olduğu mu düşünülür? Niçin bu şekilde konuşulur? Bu insanları nasıl anlayabiliriz?
1
Plaza Türkçesini anlayabilmek için bilmeniz gereken 7 cümle kalıbı
İstanbul’un Levent, Maslak, Mecidiyeköy gibi semtlerinde yer alan büyük plazalarda çalışanlar, kendi aralarında konuştukları acayip bir dil geliştirdiler. ‘Plaza dili ve edebiyatı’ dediğimiz bu yeni açılımı, “bir cümleyi yarı İngilizce yarı Türkçe söylemek” olarak tanımlayabiliriz. Peki bunun anlamı nedir? Havalı olduğu mu düşünülür? Niçin bu şekilde konuşulur? Bu insanları nasıl anlayabiliriz? Allah muhafaza onların arasına karışmamız halinde bu işin içinden nasıl çıkarız? Aşağıdaki 7 cümle kalıbını bilmeniz halinde, başınız dik sırtınız pek bir şekilde ortamda 10 dakika daha fazla kalabilirsiniz.
2
1- Saat 2’ye toplantı set ediyor olacağım
“Saat 2’ye toplantı ayarlıyorum” demenin havalı yolu… Ancak burada önemli olan şey, araya sıkıştırılan “set etmek” terimi değil; “-yor olacağım” kalıbıdır. Bu dile hakim olabilmek için mümkün mertebe eylemlerinizin sonuna “-yor olacağım” kalıbını eklemeniz gerekir. Örneğin; “Akşam sizi tekrar arıyor olacağım”, “Sabahleyin sizinle haberleşiyor olacağım” gibi… Ne yaparsanız yapın, ama mutlaka –yor olun! Durduk yere “Akşam sizi ararım” demeyin; ayıp ediyor olursunuz!
3
2- Arkadaşlar bunu handle edebilecek miyiz?
“Bu işin üstesinden gelebilecek miyiz?” yerine “Bu işi handle edebilecek miyiz?” diye sormak, bu işi yalayıp yuttuğunuz, adeta bir profesyonel olduğunuz imajı verir. “Handle etmek”, İngilizce’de ‘üstesinden gelmek’ anlamında kullanır. Ha derseniz ki, bizim 40 yıllık ‘üstesinden gelmek’ deyimimizin suyu mu çıktı, ‘handle’a ne gerek var? Valla buna verecek cevabımız yok.
4
3- Müşterilerden gelen feedbackleri değerlendirelim
Hocam değerlendirin de yavaş değerlendirin. Feedback derken?.. Evet arkadaşlar, burası önemli! Feedback kelimesi son birkaç yıldır hayatımızın baş köşesinde oturuyor. Her şeyin mutlaka bir feedback’i oluyor. Bu kadar havalı bir kelime olduğuna bakmayın; dilek ve şikayet kutusuna attığımız mektuplardan bahsediyorlar… Hatırlarsanız eskiden devlet dairelerinin kapılarında ‘dilek ve şikayet kutuları’ olurdu. Tatlı tatlı yazardık oraya, kutuya atar kurtulurduk. Ha işte o yazdığınız dilek ve şikayetler oldu mu size ‘feedback’.
5
4- Yeni bir schedule ayarlamamız lazım
Yani hoca efendi diyor ki, “Yeni bir planlama yapmamız lazım, bu işi handle edemedik” (Öğrendiklerimizi cümle içinde kullanarak pekiştirelim lütfen.)
6
5- Siz assignment’larinizi print ederken ben front desk ile meeting’de olacağım
Plaza dilini kullanırken ne tam Türkçe, ne tam İngilizce konuşmalısınız. Konuşma anında gelişine vurarak, kelimeleri orantısız ve saçmasapan bölüştürebilmeniz gerekir. Yukarıdaki örnek cümleyi, işi ‘project manager’ olan bir insandan duyabilirsiniz mesela... Ne demek istediği hiç önemli değil! Önemli olan, az sonra dünyayı kurtaracakmış gibi konuşabilmesi. Kurtaracak mı peki? Bizi pek ilgilendirmiyor. Etkilendik mi? Etkilendik. Teşekkürler Babürcan Bey. Size iyi meetingler.
7
6- Ali Bey şu an yerinde yoklar, kim arar?
Vefasız olanı kim arar sevgili sekreter! Sen bile toplantı set ede ede bu alemin kurdu olmuşsun, garip garip laflar ediyorsun. “Kim arar?” ne demek tatlım? Böyle lafları nereden öğreniyorsunuz Allah aşkına?
8
7- Nasıl ilerleyelim?
“Sekerek”, “Tek sıra halinde” veya “El ele tutuşarak” şeklinde cevap veremiyorsak, bu sorunun bir anlamı yoktur. Ha eğer “Ne halt edeceğiz?” demek istiyorsan buyur “Ne halt edeceğiz” diye sor. Cevabı birlikte düşünelim.
9
