Olimpiyatlar bizim için neden bu kadar önemli?

Hazır Tokyo 2020 gündemde. Daha önce adını bile duymadığımuz bir sürü sporcu gündeme geliyor. Sporla yakından uzaktan alakası olmayan insanlar bile bir şekilde olimpiyatla ilgileniyor. İyi de neden? Olimpiyatlar bizim için neden bu kadar önemli? Gelin hep birlikte Molatik olalım... Yine bir olimpiyat sezonuyla sizlerle birlikteyiz. Olimpiyatların hangi ülkede düzenlenmesine karar verene kadar başlıyor mücadele. Ülkelerin organizasyonu için can attığı bu organizasyon Olimpiyat müsabakaları vakti gelince iyice heyecanı artıyor. Markalar en az bir olimpiyat sporcusuna sponsor oluyor, reklamlarda sporcular oluyor, devlet büyükleri belki izlemediği ya da tanımadığı bir sporcuyla bile olimpiyatlarda iletişime giriyor. Bir bakıyorsunuz her yerde olimpiyat oluyor. Olimpiyat dönemi olimpiyat sporcuları herkes için çok önemli oluyor. Aynı şekilde olimpiyat müsabakaları da... İyi de neden? Olimpiyatlar neden bizim için bu kadar önemli? Normalde sporla ilgilenen biri bile olsanız 'okçuluk' sizin için çok önemli olmayabilir ama muhtemelen olimpiyat vakti birden okuçulukla da ilgileniyor olarak buluyorsunuz kendinizi. Bu da tamamen olimpiyat ruhuyla ilgili olabilir. Çünkü güzel bir milli gurur, belki sporcuların etkili hikayeleri aynı zamanda da ülkeler arasındaki o rekabetten doğan pazarlama serüveni bizi olimpiyat ruhu içerisinde tutuyor. Tabii bunların yanı sıra her şeyden önce bir olimpiyatların bir medya ürünü olması da işin ayrı bir kısmı. Evet, Tokyo gibi ev sahipliği yapan şehirler ısmarlama stadyum ve yarış alanları yaparken milyonlarca dolar harcıyor ve bu yarışları izlemek için dünyanın her köşesinden binlerce insan geliyor. Fakat insanların çok büyük bir kısmı, bunları TV ya da internet aracılığıyla izliyor. Oregon Üniversitesi’nde işletme profesörü olan ve 'Olimpiyatların Ticari Cazibesi' hakkında bir kitabı bulunan John Davis, her ne kadar biraz zaman alsa da oyunların geçtiğimiz onlarca yılda bu gerçeğe uyum sağladığını söylüyor. Normalde, en çok TV izlenen saatlerde yüzme ve buz pateni seyredilmez; peki insanları her dört yılda bir bunları izlemeye iten ne? George Washington Üniversitesi’nde spor yönetimi profesörü olan Lisa Delpy Neirotti, sebebin sporun kendisi değil; albeni olduğunu söylüyor. Durum, sporlara yönelik geliştirilen kişisel hikâyelerle ilgili. Özel bir anlamı var çünkü [oyunları izleyen] pek çok amatör atlet var diyor. Bir noktada yüzücülükte rekabet eden herkes, bir sonraki Michael Phelps olacağını düşünmüş olabilir; neredeyse her küçük çocuk bir noktada tepetaklak olmuştur, belki Simone Biles olabilirler. Bireysel atletler bu yüzden bu kadar önemli. Beyinlerimiz, kendimizden bir şeyler bulabileceğimiz hikâyelerin çekimine kapılıyor; hiç olimpiyatçı olmak istememiş olanlarımız bile, zor bir hedef doğrultusunda sıkı çalışmanın verdiği hissi tanır. Bu duygusal yankılanma, Allyson Felix gibi bireysel atletlerin başarısına veya başarısızlığına yatırım yapmamızı kolaylaştırıyor. Özellikle de spikerler, yarışmacıların antrenmanlara ve dünya sahnesinde yer kazanmaya ne kadar fedakarlık yaptığını bize sürekli hatırlattıkları zaman. Sponsorluk anlaşmalarının büyümesi ve internetin gelişi de Biles ve Phelps gibi yarışmacıların kalıcı ünlülere dönüşmesine yardımcı oldu; böylelikle sporcuların hikâyeleri, tek bir olimpiyat müsabakasının ötesine uzanıyor. Olimpiyatları bu kadar önemsemimizin diğer bir sebebi ise tabii ki milli gurur. Çünkü Eurovision dahil olmak birçok uluslarası mücadele aslında bir bakıma siyasetle ilgili. Bu siyaset de bizleri ülkeler arası rekabete sürüklüyor. Aslında bir çeşit 'sparta' meselesi. Uzun lafın kısası olimpiyatların bu kadar çok önemsenmesinin sebebi bence pek sporla ilgili değil. Çünkü herkesin masa tenisi, okçuluk ya da gülle gibi sporlara ilgi duyduğunu düşünmüyorum. Mesela tamamen olimpiyatlara yüklediğimiz anlamdan ibaret. Fazilet.Senol@milliyet.com.tr twitter.com/SenolFazilet instagram.com/SenolFazilet