Nur Fettahoğlu oyunculuk hayalini kendine saklamalıydı

Oyuncu Nur Fettahoğlu, bir söyleşide öğrencilerle buluşmuş ve oyunculuk hayalinden bahsetmiş. "Hasta bir kadını oynamak istiyorum" demiş, gençleri motive etmiş. Ancak bu açıklaması onu enteresan bir pozisyona sürüklemiş... Önce iyi bir oyuncu olmanın kuralı nedir diye şöyle bir düşünelim. Mesela Şener Şen... Komedinin de dramanın da hakkını veren usta bir aktör Şener Şen. Usta aktör, 'Badi Ekrem'le ne kadar güldürdüyse 'Gönül Yarası'nda da o kadar ağlattı. 'İkinci Bahar' dizisindeki performansı ise dillere destandı... Meslek hayatı boyunca sadece tek bir rolü üstlenmedi. Yalnızca maço, asabi, merhametli olmadı. Hepsi oldu, hepsi olabildi. İzleyiciler, Şener Şen'den pek çok duygu alabildiği için, ortada dizginlenemez bir akış ve inandırıcılık olduğu için ustayı daha da çok sevdi. Son dönemde özellikle dizi senaryoları oldukça yavanlaşmış durumda. Üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz diyalogları. İlk bölümü izleyip dizinin nerelere bağlanabileceğine dair çeşitli tahminler yürütüyoruz. Ve ne üzücü ki sürekli haklı çıkan biz oluyoruz. Dolayısıyla dizi senaryolarını klişe buluyoruz. Haliyle Türk dizileri o kadar da çekici gelmemeye başlıyor. Halbuki bir dizinin en önemli unsuru senaryo ve karakterler. Şu anda ortalık, birkaç bölümden sonra kaldırılan dizilerden geçilmiyor! İnsanın annesine Bizim neden 15 sezon yayınlanan dizilerimiz olmuyor? diyesi geliyor... Oyuncu Nur Fettahoğlu, bir söyleşide öğrencilerle bir araya gelmiş ve oyunculuğa dair konuşmuş. Hayalindeki karakteri de söylemiş. Demiş ki, Hasta bir kadını oynamak istiyorum... Bu cümle ilk etapta Kadın zaten oyuncu, canlandırmak istediği bir karakteri söylemiş, demek ki çok sıkılmış artık tekdüze senaryo ve karakterlerden, iyi bir oyuncu olma peşinde geliyor kulağa. Ama bence çok daha fazlası. Nur Fettahoğlu, 'Muhteşem Yüzyıl'dan 'Aşk-ı Memnu'ya pek çok farklı dizide rol almış bir isim. Mahidevran Sultan'dan Peyker'e farklı rollerle çıktı izleyicinin karşısına, bunlar doğru. Fakat bugüne kadar oynadığı karakterler ya da kazandığı paralarla yetinmiyor, oyunculuk üzerine sıralanmış hedefleri var belli ki. 'Hasta kadın' rolü de bu merdivenin ilk basamağı. Şu ana kadar yaptıklarından ötürü kendini şanslı hissediyor ancak daha canlandıracağı çok daha fazla karakter olduğunu söylüyor. Bunun için de ilk taşı atıyor suya, Hasta bir kadını canlandırmak istiyorum diyerek gerçekleşmesi gayet mümkün olan bir rolü telaffuz ediyor. Bunu da gençlere söylüyor, onları Sevdiğiniz, heyecan duyduğunuz işi yapın diyerek şahane bir şekilde motive ediyor. Fettahoğlu'nun bu hareketi gayet pozitif geliyor kulağa, değil mi? Bir 'kendini aşma çabası' var, bir 'başarıyla yetinmeme' hali mevcut. Ama yaptığı açıklamaya şöyle bir okuma yapmak da mümkün: Bana farklı roller verin, oyunculuğumu yeterince iyi yansıtamadım, kendimi başarılı bulmuyorum... Bir de Fettahoğlu, kısıtlı yeteneği olanların klişe bir şekilde mütemadiyen hayallerinden bahsetmesi ama iş eyleme döküldüğünde icraatte bulunmaması/bulunamaması pozisyonuna da düşmüş ister istemez. Hepimiz biliriz ki yeteneği kısıtlı olanlar sadece hayallerinden bahseder ve sonra her şey havada kalır! Kendisini şahane ve çok yetenekliymiş gibi yansıtan, yani popüler tabirle 'kısıtlı yeteneklerini doğru satan/pazarlayan' insanların taktiğidir hayallerinden bahsetmek. Onların yapabilecekleri tek şey budur. İş eyleme döküleceği zaman ya tüyerler ya da öyle büyük çuvallarlar ki bulundukları ortamı terk etmek mecburiyetinde kalırlar. Üzücü bir son yaşanır yani. Nur Fettahoğlu'nun açıklaması ister istemez o klişeyi de hatırlatıyor elbette. İşte tam da bu yüzden hayallerden çok fazla bahsetmemek gerekiyor. Nur Fettahoğlu bütün iyi niyetiyle gençlere örnek olmak isterken, kendisini doğru ifade etmek isterken aslında 'hayalini açıklarken kendi önünü tıkayan insan' pozisyonuna düşmüş bence. Şimdi Fettahoğlu hayaline kavuşsa ve hasta bir kadını canlandırsa eminim burun kıvırılacak, performansı 'beğenilmek istenmediği için' beğenilmeyecek. Bu muydu hayali? diye küçümsenecek, anlamsızca üzerine gidilecek. Halbuki gerek var mı buna? İnsan hayalini kendine saklamalı. Gerçekleştirmek için elinden geleni ardına koymamalı. Ama gerçekleşmeden zinhar bahsetmemeli. Sosyal medya sağolsun, eksik olmasın, her kafadan çıkan ses oranında ciddi bir artış oldu. Bir de 'dalga geçme'nin adı 'mizah' oldu. Bu şartlar altında iyi niyet barındıran cümleler özellikle suistimal edilip goygoy malzemesi haline getiriliyor. Dalga konusu olabilecek her şeyi herkes yakalıyor zaten. Fark yaratmak önemli! Fettahoğlu hasta bir kadını o kadar da iyi canlandıramazsa diye kafasının bir kenarına yazan, not eden çılgınlar var aramızda - hissediyorum! Sosyal medyada ne yaparsanız yapsın goygoy malzemesi haline geliyorsunuz. Niyet belli, dikkat çekmek, takipçi kasmak! Söylenilen büyük, iddialı bir laf ya da temiz duygularla yapılan içten bir paylaşım yeterli o kullanıcılar için. Buna malzeme vermemek lazım. Fettahoğlu hayalini gerçekleştirsin, sonra söylesin. Keza bizler de. Eğer kendi mutluluğumuzu ön planda tutuyor ve aşırı bencil, vahşi bir ortamda yaşadığımızı kabullenmişsek. Ki acı ama gerçek artık yavaş yavaş kabullenmeliyiz bu gerçeği... can.sisman@milliyet.com.tr