Nil Burak, kadına şiddeti meşrulaştırmış olmuyor mu?

Ünlü müzisyen Nil Burak, bir kadına şiddet uygulayan oğlunu korumak için söyledikleriyle ister istemez kadına karşı şiddetin 'gerektiğinde' makul görünebileceğini ima ediyor. Şiddete karşı duyarlı insanların yıkmaya çalıştığı bu algı, televizyonda açık açık sergilenen bir tavır olarak karşımıza çıktıkça biter mi? Şiddet... Erkeğe, kadına, çocuğa, hayvana şiddet. Öznesi yahut nesnesi kim olursa olsun karşı durulması gereken bir davranış biçimi, Nedenlerine bakılmaksızın karşı durulması gereken dev bir davranış bozukluğu... Bana böyle dedi, ben de böyle yaptım diyerek geçiştiremeyeceğiniz bir şey ve ne yazık ki, Türkiye'de çok yaygın. Kadına yönelik şiddetin gündemimizde yer almadığı bir gün yok. Böylesine ciddi bir sorun hakkında konuşurken de dikkatli olmak gerek. Şiddet olayları hakkında konuşurken gerçekten söylediklerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Söylemek istediklerinizin çok daha farklısını ifade edebileceğiniz bir konu zira. Riskli de bir konu... İyi niyetle söyledikleriniz bile çığrından çıkmış bir tartışmaya dönüşebilir. Herkes çok hassas, herkes çok dolu bu konuda. Dolu yahut hassas olmayanların ekmeğine bilerek yahut bilmeyerek yağ sürmenin ise hiç anlamı yok. Şiddeti uygulayan kişi, kendi çocuğunuz yani canınızdan bir parça bile olsa 'geçer nedenler' bulmaya çalışmayı bırakmalısınız örneğin. Benim çocuğum yaptı ama... şeklinde başlayan her cümle, bu ülkede şiddetin daha da uzun süre varlığını sürdürmesini sağlıyor sadece. Kendi çocuğunuza şiddetin kötü bir şey olduğunu öğretmeli, eğer hala şiddete meyilli olduğuna şahit oluyorsanız da onu korumayı bir şekilde bırakmalısınız. Ancak bu şekilde, kendinizden sonraki nesiller şiddetin ne kadar kötü olduğunu öğrenebilir. Gerisi, sizin dışınızda zaten. Tüm bunları yazmamın nedeni, ünlü müzisyen Nil Burak'ın katıldığı bir televizyon programında söyledikleri aslında. Bir kadına gece kulübünde şiddet uygulayan oğlu Cem Burak hakkında konuşan Nil Hanım, deyim yerindeyse zihinlere takla attırdı. 2014 yılında Eda K. isimli bir kadın, bir gece kulübünden çıkarken Cemre Burak tarafından darp edildiğini anlatmıştı, Eda K'nın ifadesine göre Cemre Burak, kendisine kulüp çıkışında yumruk attı. Eda K, Cemre Burak'ın kendisine birkaç kez vurduğunu iddia etti ve Cemre Burak'tan şikayetçi oldu. Olay, Cemre Burak'a göre daha farklı ilerledi. Açıklamasına göre Eda K, taksiye binerken yüzüne kapı çarptı. Kendisi vurmadığını iddia ediyordu. Kesinlikle yumruk atmadığı konusunda da ısrarcıydı. Nil Burak, katıldığı televizyon programında işte bu olaydan bahsetti. Olaydan beş yıl kadar sonra konuşan Nil Burak'ın söyledikleri, bir bakışta anne korumacılığıyla söylenmiş gibi dursa da aslında endişe veriyor: Tabii şiddet çok kötü bir şey ama kendi oğlum Cemre için konuşuyorum kızlar taciz ediyor… Erkeklere söylüyorum ‘lütfen daha seçici olun.’ Benim oğlum Cemre’nin olayı da öyle yansıtıldığı gibi olmadı. O kişi oğlumun çalıştığı yere gidiyor ve çocukları taciz ediyor. Küfürler, hakaretler ediyor bana, babasına… Maalesef o insanlar bazı şeyler kullanıyorlar ki o hale geliyorlar diye düşünüyorum. Ben oğlumu da uyardım. 'Lütfen daha seçici ol' diye... Benim oğlum karıncayı incitmez. Çok efendi, terbiyeli çocuktur. Ne raddeye geldi ki böyle oldu ben de bilmiyorum… Cümle cümle bakınca da paragrafın bütününe bakınca da üzerine konuşulması gereken çok fazla şey var bu beyanlarda. Nil Burak, oğlunun 'başına gelen' bu olay hakkında sonunda konuştu ve yukarıda yazılı olanları söyledi tam olarak. Elbette oğlunu korumaya çalıştığını, oğlunun iyiliğini düşündüğünü söyleyebiliriz. Peki ama, şiddete maruz kalan onca kadın, erkek şiddetinden dolayı hayatını kaybeden onca hemcinsi ne yapacak? Oğluna 'seçici olması' öğüdünde bulunan Nil Burak, 'kendini dövdürecek' davranışlar sergileyen kadınlar olduğunu mu ifade ediyor? Seçici olmazsa ve karşısına 'kötü' bir kadın çıkarsa dövebileceğini ancak bunun da sonuçlarının kötü olacağını mı söylemek niyetinde? Cemre Burak, 'ne raddeye' geldi de bir kadına şiddet uygulayabilecek gücü kendisinde buldu sahi? Yani, bir kadın bizi 'bir raddeye' getirince ona şiddet oynamak makbul müdür? 'İyi kadın'a uygulanan şiddet ayıptır da 'kötü kadın'a uygulanan şirket gerekli midir yani? Davranışlarını onaylamadığımız bir kadına uyguladığımız şiddetin ardından da 'beyfendi, efendi, karıncayı incitmez, terbiyeli' kalmaya devam edebiliyor muyuz? Bu nasıl bir eşitsizlik ki, kadınlar davranışlarını kontrol etmezlerse erkekler tarafından şiddetle cezalandırabiliyor ve erkeklere hiçbir şey olmuyor? Bir kadına şiddet uygulayan çocuğunuzu kayıtsız şartsız korumanız, bu olayların tekrarında da aynı tavırı takınmanızı gerekli kılar. Bunun sorumluluğu büyük. Size göre 'kötü' bir kadına şiddet uygulayan oğlunuz, yarın size göre 'iyi' bir kadına şiddet uyguladığında da aynı yerde durmalısınız zira. Yahut bu topa hiç girmeyip, esas yapmanız gerekeni yapmalısınız; çocuğunuza şiddetin yanlışlığını öğretmeli ve bir canlıya şiddet uyguladığı an karşısında güçlü şekilde durmalısınız. Bazı kadınlar var, şiddeti hak ediyor, çok kötüler, erkekleri çileden çıkartıyorlar mantığıyla yaklaşırsanız, ne yazık ki, elinizde şiddetin izi kalır. Şiddeti makul bir zemine oturtmuş olursunuz. İsteseniz de istemeseniz de yaşanır bu. Lütfen yapmayın. Şiddetin sonunu getirebilmek için, toplum olarak bunun zararları hakkında mutabık kalabilmemiz gerek. Amasız ve defalarca söylenen şiddet kötü bir şey cümlelerine ihtiyacımız var. O ama, cümleye eklendiği an, bir kadının, bir çocuğun, bir hayvanın yüzüne darp olarak iniyor. Ne olur, biraz daha dikkat... andac.uzel@demirorenmedya.com twitter.com/andacuzel