İstibdat karşıtlığı…
Baskı rejiminin karşıtı gençlerle istibdata karşı konuşmalar yapan Tevfik bu konuşmaların birisinde gözaltına alındı. On beş gün sonra salınmasına rağmen artık rejim karşıtı olarak kayıtlarda yerini almıştı. Bu sebeple peşinde gezen hafiyelerin de baskısıyla çevresinden uzaklaştı ve zamanının büyük bir bölümünü Beyoğlu meyhanelerinde geçirmeye başladı. Keskin bir dile sahip olan Tevfik, toplumdaki haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizlikleri eleştirmekten baskıya karşı çıkmaktan kendisini alamadı. Çünkü o Neyzenliğinin yanında bir hiciv ustasıydı ve kulağı sadece musikiye değil toplumun aksayan yönlerine de yatkındı.
1902 yılında Bektaşi dervişi olan Neyzen Tevfik hayatının geri kalanında bu inancı benimsedi. Fakat tasavvufta bulmak istediği huzur, o dönemde pek de adı anılmayan bir duyguydu.
İstanbul’daki baskının artması ile Mısır'a gitme kararı aldı. Burada bir arkadaşı ile bir Neyzenler Kahvehanesi açtı ve geçimini sanatçı yönüyle sağlamaya devam etti. Fakat huzursuzluk burada da peşini bırakmadı.
Mısır’da olduğu sıralarda alkolün etkisiyle bir buluşma esnasında tabancasını ateşlemesi ve duruşma esnasında da yargıçla yaşadığı tartışma sebebiyle 6 ay hapse mahkûm oldu. Bir süre sonra hapisten çıktı. Sığındığı Bektaşi tekkesinde bir süre kaldıktan sonra da meşrutiyetin tekrar ilanıyla beraber İzmir'e döndü.
Mısır’da peşini bırakmayan huzursuzluk misali İzmir’de de mahkûmiyet peşini bırakmadı Tevfik’in. İzmir’e dönüşünden sonra izlemeye gittiği tiyatro oyununun yasaklandığını öğrenmesi üzerine yaptığı konuşma yüzünden tekrar tutuklandı kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı. Sanatının getirdiği cilve misali Tevfik, hicvi yalnızca şiirlerine yansıtmıyor adeta hicivle nefes alıyordu.
Yaşamındaki aksaklıklar evliliğinde de etkisini gösterdi. 1910 yılında Cemile Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Leman adını verdiği kızı dünyaya geldi fakat evlilikleri yürümedi ve Cemile Hanım kızı ile ailesinin yanına döndü.