Neslihan Doğrusöz, 'Doruk'a ulaşan değişimini iyi ki gözler önünde yaşıyor

Neslihan Doğrusöz, İşte Benim Stilim programının son sezonunda karşımıza çıktı. "Programın gelmiş geçmiş en kibar, en ağırbaşlı, en saygılı yarışmacısı kimdi?" deseniz çok net onun adını verirdim. Ama 'Neslihan' demezdim, 'Doruk' derdim. Çünkü Neslihan olarak tanıdığımız 'Doğrusöz' artık 'Doruk'. Ve bizler de bu değişimin en büyük şahitleriyiz. Peki bu yolculuğun göz önünde yaşanması neden kıymetli? 'İşte Benim Stilim' için Arkadaş, ne yarışmaymış ya! diyesim var gerçekten. Nihal ve Bahar Candan kardeşler belki en fenomen isimleri oldu programın. Fakat bazı isimler vardı ki 'duruş'larıyla ön plana çıktı. İsmini hatırlamasak bile işte o 'duruş'ları onları hafızalarımıza kazımayı başardı. Programın son sezonunda yarışan Neslihan Doğrusöz, stylist olarak çalışan, yarışmaya katılıp şansını deneyen genç bir isimdi. Programın ortalarına yakın bir dönemde yarışa dahil oldu. Ama büyük bir hayran kitlesi yakalamayı başardı. Sadece fanları değil aynı zamanda yarışmacı arkadaşları da onu, sakinliğini, pozitifliğini çok sevdi. 'İşte Benim Stilim'in -en azından yayınlanan- son sezonunda üçüncü olmayı başaran Neslihan Doğrusöz, son dönemde tekrar gündemde. Onu sosyal medyadan takip edenlerin hiç şaşırmadığı bir değişim var aslında. Ancak daha yeni yeni haber sitelerine konu olmaya başladı bu durum. Neslihan Doğrusöz'ün gün geçtikçe daha da maskülenleşen yeni imajı birçoklarına aşırı şaşırtıcı geldi. Kaldı ki Neslihan, maskülen bir kadındı. Ama nedense bu maskülenlik 'Neslihan'ın boyunu aşınca bir anda Aaalar başladı. Doğrusöz'e bir süre önce Molatik olmuş, hakkında Gerçek stilini sonunda buldu! yorumunda bulunmuştum. Önümüzde bir Rüzgar Erkoçlar örneği olduğu için, olası kırıcı yorumlardan da endişeliydim. Ancak Doğrusöz, tıpkı programdaki gibi her zaman pozitiften bakıyor hayata. Ben daha onun bir negatif yorumuna denk gelmedim. Kabullenmiş, kendini tanımış olmanın verdiği olgun ve emin bir duruş var onda. Asıl beni can evimden vuran kısım ise değişimini hiçbir kimseden gizlememesi. Ve asla abartıya kaçmaması. Onun değişimini gözlemlememize izin vermesi en Molatik olduğum kısım. İnanılmaz kıymetli buluyorum sergilediği tavrı. Son paylaşımıyla bir kez daha emin oldum. Ne yaptı peki Doğrusöz? Merhaba... Benim adım Doruk... diyerek değişiminin adını koydu, ismine yeni bir sayfa açtı. Ama bunu yaparken Neslihan ismini ortadan kaldıralım! aceleciliğinde asla değil. Hayatının Neslihan dönemine saygı duyarak Doruk'a ulaşması bence onu Rüzgar Erkoçlar'tan daha farklı bir yere koyuyor. İkisini kıyaslamak elbette doğru değil. Ve umarım o dönemde yapılan hiçbir hata bu kez yaşanmaz. Ama 'Doruk' sürecinin de zaten 'Rüzgar'dan ayrı değerlendirileceğini düşünüyorum. Tercih meselesi... Rüzgar Erkoçlar, muhtemelen ilk büyük şok oldu birçok kişiye. Onun şahsi hayat yolculuğu birçok kişinin burnunu soktuğu bir meseleye dönüştü. Ve belki aceleci davrandı, belki kendisini bazen doğru ifade edemedi Erkoçlar. Her ne olduysa oldu, geçmişte kaldı. Ama, geçmiş geçmişteki dönemden değerlendirilmeli. O şartlar altında belli ki başka bir seçenek yoktu. 'Doruk' ise daha ağırdan alıyor her şeyi. Gizlisi saklısı, korkusu, endişesi, paniği yok. Yavaş yavaş paylaşıyor 'ilgi çekici' ve 'radikal' değişimini. Herhangi bir örnek olma telaşında değil. Ofansif değil kendi halinde. Evet, örnek olma telaşında değil dedim ama tabii ki bir sorumluluğu olduğunun da farkında. 'Doruk' ilanından sonrası bence en önemli kısım. Neslihan'ın ağırbaşlığı kibarlığıyla uyumlu bir Doruk olmalı karşımızda. Agresif, kırıcı olmamalı Doruk. Kendi adıma Neslihan'a da Doruk'a da büyük bir teşekkür borçluyum. Değişimlerin muhakkak organik olması gerekliliğini hatırlattığı için. Negatifin üzerinde durmaması onun en büyük artısı. En büyük eksisi de iş hayatını geri planda tutması ve yalnızca 'değişim'le gündeme gelmesi. Umarım da bu bir süreçtir ve karşımıza iddialı projelerle çıkar. Fakat asıl sınav bundan sonra başlıyor. Doğrusöz, 'Doruk' ilanından sonra çok daha sert bir baskıyla karşılacak. İşte şimdi başlıyor asıl sınavı bence Doğrusöz'ün. En ufak bir çirkin eleştiri karşısında bile çizgisini asla bozmamalı. Doruk, tıpkı Neslihan gibi cool ve samimi olmalı, kalmalı. Kim ne derse dersin değişimini kimseden esirgememesi Neslihan ve Doruk'u özel kılıyor. İyi ki ortaklık ediyoruz bu hikâyeye. Nice yeniliğe, doğruluğa, 'kendi'liğe... can.sisman@milliyet.com.tr