Molatik Gündem: Bu hafta nelere Molatik olduk? (9 Temmuz 2021)

Cuma geldiğine göre 'Molatik Gündem' günü de gelmiş bulunmakta. Kim ne düşünmüş, kafasına ne takılmış, nelere Molatik olduk hepsi ‘Molatik Gündem’in 9 Temmuz sayısında. Hadi okumaya… Bu hafta elbette EURO 2020'nin yarı finallerine Molatik oldum... İtalya ile İspanya ilk yarı final mücadelesinde hepimizi şaşırtan bir mücadele ortaya koydu. Çeyrek final mücadelesinde sakatlandığı için sedyede ağlayarak sahayı terk eden Spinazzola'nın yokluğunun hissedildiği İtalya'nın çok daha etkili oynayacağını düşündüğüm maçta İspanya oldukça sağlam mücadele etti ve iş penaltılara kaldı ve şükürler olsun ki Mancini'nin İtalya'sı finallere kaldı... İngiltere ile Danimarka arasında oynanan ikinci yarı final maçı ise çok daha dramatik geçti. Önce Danimarka Damsgaard'ın serbest vuruştan attığı muazzam golle 1-0 öne geçti. Derken İngiltere beraberliği yakaladı. Tam Galiba bu maç penaltılara kalır derken uzatmaların ilk yarısında İngiltere penaltıdan skoru 2-1'e getirdi. İngiltere'nin penaltısından sonra ise Danimarka büyük bir moral kaybı yaşadı ve maçı İngiltere kazanmış oldu. Yani Sterling ya da Kane gibi yıldızlardan oluşan İngiltere'nin üstelik de kendi evinde finale kalmaması büyük hüsran olurdu. Kaldı ki şu anda İngiltere'nin teknik direktörü olan Southgate'in EURO 96'da kaçırdığı penaltı yüzünden İngiltere'nin finale çıkamaması ve Southgate'in bu kez teknik direktör olarak İngiltere'yi finale taşıyarak ülkeye tarihinde ilk defa bir Avrupa Futbol Şampiyonası final bileti kazandırması unutulmayacak bir detaydı. Ama ben yine de EURO 92'nin şampiyonu Danimarka'nın o turnuvadaki kalecisi Peter Schmeichel'ın oğlu Kasper Schmeichel'ın da en azından bir Avrupa Futbol Şampiyonası finalini görmesini isterdim. Babası şampiyon oldu, oğul Schmeichel ise yarı final görmüş oldu böylece Avrupa Futbol Şampiyonası'nda... Bakalım EURO 2020'yi kim kazanacak. Benim gönlüm Mancini'nin İtalya'sında tabii ki... Mayk Şişman Bu hafta Molatik olduğum bir olay değil bir kişi; Nur Subaşı. Türk tiyatrosunun ve dublajının efsane isimlerinden birisiydi Nur Subaşı. 'Nereden aklına geldi?' derseniz Zafer Algöz’ün kendisini anlattığı bir videoya denk geldim. Usta oyuncu, Nur Subaşı’yı o kadar güzel anlatıyor ki hayran kalmamak elde değil. 2018’de aramızdan ayrılan Nur Subaşı neredeyse her filmde karşımıza çıkardı. O tok sesiyle, sesini eşsiz bir şekilde kullanmasıyla bizleri hayran bırakırdı. Zafer Algöz’ün kendisini anlatırken adeta ‘Nur Subaşı’ olması ise videoyu daha da keyifli kılmış. Türk seslendirmesinin neden harika olduğunu bir kez daha gördüm. Selçuk Bulut Ben bu hafta Merve Akpınar'a Molatik oldum. Merve Akpınar (ne yazık ki) birçok kadın sporcunun hatta kadının geçtiği yolun daha çok başından geçen, Oran buran gözükür, Erkek hoca var ya da erkeklerle bir tutulmama olayını çok acı bir şekilde hissetmiş ve buna göğüs gerebilmiş cesur bir kız çocuğu. O konuşurken boğazının düğümlenmesini, ağlayarak konuşmaya çalışmasını bir şeyler için mücadele vermiş birçok kadının yaşadığını düşünüyorum hatta yaşıyor da... Merve Akpınar'ın zoruna giden şey hepimizin zoruna gitti, Merve'nin boğazını düğümleyen şey bizim de boğazımızı düğümledi. Bu kız çocuğunun önü açılacağına yoluna taş konuluyor. Bu ne yazık ki böyle. Yıl olmuş 2021 bir kız çocuğunun ağlayarak ifade ettiği şeye bakın. Şikayet ettiği cümlelere, mücadele etmek zorunda kaldığı durumlara. Sadece antrenmanına odaklanıp, sporculuk kariyerini hedeflemesi gerekirken, o büyük bir 'zihniyet problemi'yle de mücadele ediyor. Ne yazık. Keşke her şey daha farklı olsa, dünyaya gelen bütün kız çocukları erkeklerle eşit haklara ve durumlara sahip olsa, bir şeyler yapmak isteyen kız çocuklarının yoluna 'bahane' engelleri değil önlerinin açıldığı günleri görsek, insanlar el ele tutuşsa hayat bayram olsa, keşke olsa ama nerde... Yine biraz canımız sıkıldı sevgili Molatik okuyucuları hepinize iyi günler dilerim. Fazilet Şenol Yine bir dijital platform üyeliğini geç yaparak böylesi bir kervan varsa ona katılmaktan kendimi alamıyorum. Merak ettiğim tek dizi için üye olduğum platform hakkında yorum yapmayacağım bu nedenle. 'Hükümsüz' dizisini ben çok fazla büyük bir beklenti içine girerek izlemeye başladığımdan hayal kırıklığına uğramış olabilirim. Oyunculuk tüm dizinin lise yıllarımı geçirdiğim İzmir’de çekilmesi ayrı bir güzellik bir ama var işte. Dizi konusu oyuncuları ve mekan açısından bu kadar güzelken neden o ama var? Yine uzun bakışmalar hikayeye gelene kadar türlü türlü bambaşka ayrıntılar var. Hele ilk bölümlerde Hande Doğandemir’in canlandırdığı karakterin kardeşinin cinayeti sonrası yapılan kadın eylemi tam bir fiyasko idi. Burçin Terzioğlu’nun canlandırdığı avukat karakterinin suçluları canlandıran kişilere bu kadar net bir şekilde tabiri caizse tokat atması fena detaylar değil. Elbette bu tip yapımların artması gerekiyor çünkü saklanan şeyler yaşamaya devam ediyor. Ortalıkta durmalı gözümüzün önünde olmalı sokakta, dizide, akşam yemeğinde ya da bir barda. Hep orada olmalı ki artık kadın cinayeti diye bir şey kalmasın! Özetle diziye bu yüzden şans verilir. Böyle yapımlar desteklensin isterim. Bilge Şenel