Molatik Gündem: Bu hafta nelere Molatik olduk? (14 Mayıs 2021)

Molatik’in bayram şekeri 'Molatik Gündem' sizlerle. Yine bu hafta bir şeyler dikkatimizi çekti, düşündük taşındık ve Molatik olduk. Hangimiz neye dikkat etti, kim neyi kafaya taktı hepsi Molatik Gündem’in bu haftaki yazısında. Bu hafta 'The Father' filmine Molatik oldum. Oscar kazandıktan sonra şöyle bir alıcı gözüyle ikinci kez izledim filmi ve yine bayıldım... Usta aktör Anthony Hopkins'e 29 yıl sonra ikinci 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ı kazandıran film aynı zamanda bir tiyatro oyunu uyarlaması. Zaten film sadece Hopkins'e 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ı kazandırmadı aynı zamanda 'En İyi Uyarlama Senaryo' dalında da hak ettiği bir zafer elde ederek toplamda iki ödülle Oscar mevsimini kapattı. Film hakkında ne söylesem 'spoiler'a yani 'ispiyon'a gireceği için çok fazla bahsetmek istemiyorum. Ama şöyle özetleyebilirim: Başlıyorsunuz filmi izlemeye. Tamam çok güzel diyorsunuz. Sonra bir anda kafanız karışıyor. Ve ondan sonra tek nefeste filmi sonuna kadar izliyorsunuz. Hele sonlara doğru bir sahne var ki dönüp dönüp izliyorum o sahneyi... Müthiş! Tek mekanda çekilmiş en etkileyici filmlerden biri 'The Father'. Bir tiyatro oyunu uyarlaması olmasına rağmen sinematografik olarak da oldukça iz bırakan ve güçlü bir şekilde anlatıyor meselesini film. Fransız yönetmen Florian Zeller'in çok iyi iş çıkarttığını söylemem gerek. Ama en büyük alkış elbette Anthony Hopkins'e. Bu nasıl bir oyunculuk? Bu nasıl bir döktürmek? Hopkins gerçekten de yaşayan bir efsane. Kariyerinin son yıllarında böylesine iyi bir performansla hak ettiği bir ödülü kazanmış olması öyle herkesin başarabileceği bir şey değil. Helal olsun sana Hopkins Baba! Mayk Şişman Covid-19 yüzünden geçtiğimiz yıldan beri evlerdeyiz. Haliyle bu dönemde dini ve milli bayramları coşkuyla kutlayamadık. Evlerden çıkmadan, sakin sakin takıldık. İster istemez de insan “Nerede o eski bayramlar” diyor. Ancak buradaki hayıflanma eskiye özlemden çok daha rahat yaşadığımız günlere. Çok değil, daha iki yıl öncesine kadar rahat rahat insanları ziyaret ediyor, onlara güzel dileklerimizi yüz yüze iletiyorduk. Bizi bu işten kim ayıklayacak? Eski bayramları görebilecek miyiz? Ha bir de akrabaların bayram soruları var ama ona girmek istemiyorum… Selçuk Bulut Bu hafta fikirlerimizin saldırganlığına Molatik oldum. Herkesin öfkeli olduğu bu dönemde 'nefret dili'nin bizi nasıl ayrıştırdığına ve insanların bir şeyleri savunurken neden bu kadar saldırgan ve ayrıştırıcı olmaları düşündürmekle birlikte bende bir sinir oluşturdu. Herkes sakin olsun yeter artık diye bağırasım geldi sanki ben ne kadar sakin olabiliyorsam. Ayrıca bu saldırganlığın da mağdur olan taraf için oluşturduğu antipatiye de Molatik olmadım desem yalan olur... Bir şeyi savunurken nasıl o savunduğumuz şeye antipati oluşturacak kadar holigan olabiliyoruz? Bir futbol takımına holigan olunduğunda karşı taraftakini kınamak kolay ama hayatımızın diğer meselelerinde biz ne kadar holiganız? Savunduğumuz şeyler uğruna ne kadar saldırgan, öfkeli ve kör olabiliyoruz? Bence mesele de biraz da olsa burada sanki. Holiganlığı bırakabilmek. Her şeye ve herkese önce uzaktan Mesele nedir? deyip bakmak, sakin ve yatıştırıcı olabilmek. Yogacı tavsiyelerimde bugün bunlar var. Saldırganlığı ve ayrıştırıcılığı bir kenara bıraktığımız saygı ve sevgi dolu ve bir başka yogacı tavsiyelerimin olduğu günlere... Fazilet Şenol Bu hafta tabii ki en çok gündemimizde olan bayrama Molatik oldum. Yıllarca uğraştığımız akraba terörüne, mecburen el öpmelere, ‘yanaktan öpeceğiz mi öpmeyeceğiz mi?’ diye ecel terleri döktüğümüz lanet dakikalar bu sene de yok. Ama böyle de tadı yok tuzu yok sanki. Bi yavan tat kaldı ağzımızda... Neyse içimdeki 80 yaşındaki teyzeyle ‘’ Bizim zamanımızda böyle değildi, nerde o eski bayramlar...” diyerek kapanışı yapıyorum... Herkesin bayramını ‘enişten’ dileklerimle kutluyorum! Selin Nur Ceylan