Metin Oktay futbola nasıl veda etti?

“İnsan ömrü dediğiniz nedir ki? Bir ömür boyu kavga… Yaşama kavgası, ekmek kavgası, kısacası var olma kavgası. Bazen düşünürüm. Bir ömür boyu kavgaya değer mi, diye…” Bu cümleler Taçsız Kral’a ait. Dediği gibi şu kısacık ömründe çok kavga sığdırdı hayatına Metin Oktay. Genç Milli Takım kadrosuna seçildiği zaman mutluluktan havalara uçuyordu. İzmir’den İstanbul’a geldi. Fakat hiç hesapta olmayan bir sorun teşkil etmişti. Milli Takım ile Belçika’ya gitmek için ailesinden para isteyen Metin, o sene onun yerine torpille başka birinin seçilmesinden dolayı Belçika’ya gidemeyecekti. Daha lisenin ilk sınıfındaydı ve yaşadığı hayal kırıklığı yaşından daha büyüktü. 1954 yılının 11 Nisan günü Batı Almanya’nın Leverkusen şehrinde Belçika’ya karşı ilk defa ay-yıldızlı formayı sırtına geçiren Metin Oktay, ilk maçında 2 de gol atmıştı. Buradaki maçları izleyen gazeteci Orhan Vedat Sevinçli, Almanya dönüşü uçakta Metin’e şöyle bir teklifte bulundu. “Birkaç saat sonra İstanbul’da olacağız. Gel seni Beşiktaş’a götüreyim Metin!” İstanbul’a indikten sonra gazeteci Orhan Vedat Sevinçli ve antrenör Cihat Arman ile birlikte Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne giden Metin Oktay, 5 yıl karşılığında altı bin isteyince, Sadri Usuoğlu tarafından “Sen kimsin? Ben o parayı kimseye vermedim!” tepkisi ile karşılaşınca hayal kırıklığına uğramıştı. Ardından Galatasaray ile görüşüp yine aynı parayı isteyince transfer yine gerçekleşmemiş ve İzmir’e dönmeye karar vermişti. Gel zaman git zaman. Adını duyuran Metin, bir Chevrolet marka araba karşılığında Galatasaray’a transfer olmuştu. Bu transfer onun adını tüm ülkeye duyuracak, belki de kendi zamanının en iyi futbolcusu yapacak ve tüm herkesin gönlünde tahtını yapacaktı. Kral olacaktı. Bazen üzülecek, çoğu zaman sevinecek ve sevilecekti. Bir gece antrenmandan İzmir’e kaçıp, İzmirspor’da oynadığı zaman tanıştığı Oya ile evlendi. Fakat bu evlilik onu mutlu etmedi. Çok sevdiği eşi Oya, Metin’e İzmir’e dönmesi için baskı yapıyordu. Hatta daha da ileri gidip Metin Oktay yurtdışında iken onun hakkında başka takımlara transfer olacağını söylüyor, evlendikleri zaman gazete açılan yardım kampanyasında Galatasaraylı taraftarların ev hediyesi olarak aldığı anıları da Metin Oktay’dan çekip alıyordu. En sonunda “Galatasaray daha vefalı” deyip kendi yolunu çizmişti. Daha sonra Palermo’ya transfer oldu Metin. Yaşadığı olumsuzluklardan sıyrılıp, dinlenmek için uzaklaştı belki de. Fakat orada da karşısına pek iyi insanlar çıkmadı. Palermo takımını yöneten iki antrenörden biri onu inatla oynatmıyor, hatta iyice bezdirip takımı bırakması için baskı uyguluyordu. Gündüz Kılıç’ın mektubu üzerine Metin Oktay, baba dediği kişiye sığındı ve yeniden Galatasaray’da oynamak istediğini bildirdi. Bunun üzerine bir dayanışma içerisinde tekrar Galatasaray’a imza attı Metin Oktay… Hem de boş mukaveleye. Daha sonra Bükreş’te ikinci evliliğini yaptı Metin Oktay. 6 Şubat 1966 günü bir kızları oldu Oktay çiftinin. 8,5 aylık doğan bebek, ne yazık ki 6 saat sonra akciğerlerinin iyi çalışmaması nedeniyle hayatını kaybetmişti. Metin Oktay için büyük bir kayıptı bu. Metin Oktay ve Baba Gündüz arasındaki ilk kavga 1967 yılının mart ayında yaşadı. Dönemin kaptanı Turgay Şeren ile evli arkadaşlar arasında haftalık bir toplantı yapmaya karar vermişlerdi. Son toplantıları Turgay Şeren’in evinde olmuştu. Bu toplantıda ne Galatasaray’dan ne de futboldan söz edilmişti. Fakat sonrasında şöyle bir dedikodu yayılmıştı: Futbolcu Ergün Acuner, idmandan önce Gündüz Kılıç’ı bir köşeye çekmiş ve şunları söylemiş: “Baba dün akşam Turgayların evinde toplandık. Hanımların da bulunduğu o toplantıda hep sen çekiştirildin. Üstelik senin ayağını kaydırmak için, dün geceki toplantıda karar bile alındı.” Bunu duyan Metin Oktay hayatının şoklarından birini yaşamış ne yapıp ettiyse de bir daha eskisi kadar mutlu olamamıştı. Sonrasında futbolu bırakma kararı alan Metin, bu duruma da oldukça üzülmüştü. Jübile maçına iki gün kala Gündüz Kılıç’ı da maça davet etmiş fakat Baba Gündüz maça gelmeyi reddetmişti. 23 Ağustos 1969 gecesi her şey rüya gibiydi Metin Oktay için. Dolmabahçe Stadı önünde binlerce doldurulmuş plak satıldı Metin adına. Maça gelenlerin yakalarında onun fotoğrafları vardı. Adına özel davetiye bastırılmıştı. Her şey o kadar hüzünlü ve o kadar mutluluk vericiydi ki, Metin bile inanamıyordu bu kadar sevildiğine. Maçın son on dakikasında Can Bartu ile forma değişimi yapan Metin Oktay, bu olayın bir daha tekrarının görülmediği bir anı bırakmıştı arkasında. İşte böyle geçti bir ömür. Her şeye rağmen o, büyük bir insandı. Büyük bir futbolcuydu. Ve tabi ki Taçsız Kral’dı. Twitter: Esra Ermiş