Matrix filminin meşhur kodları aslında suşi tarifiymiş!
Efsaneler efsanesi Matrix'i hatırladığımız an, gözümüzün önüne siyah ekran üzerindeki yeşil kodlar geliyor. İşte bu yeşil kodlar çözümlendiğinde bir suşi tarifi ortaya çıkıyormuş! Filmin felsefi derinliği bir yana, yıllar sonra çözümlenecek böyle bir sürprizi barındırması bile müthiş!
Matrix filminin meşhur kodları aslında suşi tarifiymiş!
Efsaneler efsanesi Matrix'i hatırladığımız an, gözümüzün önüne siyah ekran üzerindeki yeşil kodlar geliyor. İşte bu yeşil kodlar çözümlendiğinde bir suşi tarifi ortaya çıkıyormuş! Filmin felsefi derinliği bir yana, yıllar sonra çözümlenecek böyle bir sürprizi barındırması bile müthiş!
Sarsıldık, şaşırdık, hayran kaldık
Matrix serisi hayatımıza girdiğinde, milenyumun eşiğindeki dünya, dijital çağın nasıl bir şey olduğuna ve nasıl geleceğine dair anksiyete nöbetleri geçiriyordu.
'Tam zamanında' yapıldığını bize hissettiriyordu Matrix. Büyüleyici bir evreni vardı, üç filme adeta bir ömürlük soru sığdırdı.
Çok büyük bir iş
Matrix'i bu kadar büyük yapan şey, felsefi altyapısının gücü ve cevaplanmayı bekleyen sorularının bir film makarasını aşacak ağırlıkta olmasıydı.
Hala aklımıza geldiğinde, incelikle tasarlanmış pek çok sahneyi hatırlıyoruz. Yetmiyor, hangi yaşımızda izlersek izleyelim yeni şeyler keşfetmemizi ve düşünmemizi sağlıyor.
İkonik olmasının nedeni...
Kolay değil, katman katman tasarlanmış bir evrenler bütünü var arkasında. 'Kırmızı hap-mavi hap' şakasına yem edilemeyecek kadar da güçlü örülmüş bu evrenler. Kendisinden önceki hiçbir film, bize gerçekliği bu kadar sorgulatmadı.
Yapımcıları kıskandıracak cinsten
İncelikli tasarlanan düşünce sistemi, felsefesi, görselliği ve uygun oyuncu seçimi ile büyük bir yapım oldu Matrix.
Bu büyüklüğü, yapımcıları, yönetmenleri, senaristleri, oyuncuları kıskandırdı.
Star Wars'tan bile daha iyi bir giriş sekansı sundu.
George Lucas kırılsın istemem ama, adamlar jenerikte siyah üzerine akan yeşil kodlarla bile hepimizi büyüledi.
Yıllar sonra yapılan keşif
Star Wars nasıl bilim kurgu sinemasında hikaye anlatıcılığına yepyeni bir boyut kazandırdıysa, Matrix de kazandırdı. İkisi de kendi adına büyük işler. Fakat Matrix, ayrı bir parantezi hak ediyor. Filmin çekim-yapım sürecine dair anlatılan anekdotlarla bile 'ne olduğunu' ve 'nasıl yapıldığını' görebiliyoruz.
Misal, Matrix'in ismini duyunca gözünüzün önüne ne geliyor? Benim adıma bu, siyah üstünde akan yeşil kodlar... O yeşil kodların bir hikayesi varmış.
Gözümüzün önündeki suşi tarifi
Filmin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hakkında yeni öğrendiğimiz bir şey var. O yeşil kodların, aslında ne anlama geldiğini merak etmemiş olanları bile gülümsetecek cinsten hem de. Kodlar, bir sürü suşi tarifinden oluşturulmuş.
Animal Logic isimli şirkette prodüksiyon tasarımcısı olarak çalışan Simon Whiteley, bu kodları üreten kişi. Üstelik bu tasarım, farklı bir haliyle daha önce Wachowski Kardeşler tarafından reddedilmiş. Onlara göre, tasarımın ilk hali, yeterince eski moda değilmiş ve biraz daha 'mangavari' bir tasarıma sahip olması gerektiğini söylemişler. Bu yüzden de işi Whiteley'e vermişler. Zira Whiteley'în eşi, Japon.
Whiteley süreci şöyle anlatıyor:
"Wachowskiler, benden kodlar üzerine tekrar çalışmamı istedi, eşimin Japon olması da bunda etkili oldu. Eşimin bana fikir verebileceğini, neyin iyi ve neyin kötü olduğunu söyleyebileceğini düşündüler."
Tasarımcısı da ikonik buluyor
Daha sonra eve giden Whiteley, eşinin Japonca yemek kitaplarını karıştırmaya başlamış. Bir tanesi özellikle ilgisini çekmiş ve tasarımın bel kemiğini de o kitap oluşturmuş.
Takip eden haftalar, kendisinin elle tüm Japonca karakterleri tek tek çizip boyamasıyla geçmiş. Ardından da o karakterler dijital ortama aktarılıp kod haline getirilerek yukarıdan aşağıya akıtılmış.
Fakat bu, onlara yeterli gelmemiş. Bu noktada da, karakterlerin akış sırasıyla oynamaya başlamışlar. Biraz rastgelelik, biraz da makineleştirilme hissi eklenmiş böylece bu tasarıma.
Okumak mümkün değil
Simon Whiteley, hangi tarif kitabını baz alarak çalıştığını söylemiyor. İşin büyüsünün devam etmesini istiyor. Birkaç ufak ipucu veriyor yalnızca:
"Aslında bir kitap değil, bir dergi ve 'kitap' olarak adlandırılıyor. Çoğu Japon aşinadır, hatta büyük bir kısmının kitaplığında da bu kitapla karşılaşırsınız."
Whiteley özellikle Japonca konuşabilen kişilerin doğrudan bu karakterleri okuyamayacağını söylüyor. Bunun nedeni, karakterlerin kodlaştırılması. Üstelik kitap, logografik karakterlerin oluşturduğu hiragana ve kanji alfabelerinden meydana gelse de, filmde kullanılan halleri katakana adı verilen 'yabancı' kelimelerin okunmasını sağlayan alfabeyle oluşturulmuş.
"Eşimle bu konuda bazen çok komik tartışmalar yaşıyoruz" diyor Whiteley. "Eşim, kodların filmdeki halinden suşi tarifi çıkarılamayacağını söylüyor. Onun yerine, teriyaki veya noodle tarifi çıkarmış bu kodlardan."
Uçsuz bir mizah anlayışı ve zekâ birleşimiyle ortaya çıkan Matrix hakkında ne kadar konuşsak az.
Wachowskiler, büyüksünüz!
