MasterChef'te Mavi takıma kahkahalar attıran şey neydi?

Hiç hız kesmeden devam eden MasterChef’te bu hafta ilk takım oyununu yeni yarışmacı Selin’in kaptanlığını yaptığı Kırmızı takım kazandı. Epey de başarılıydılar hakikaten. Kırmızı takımda Eray ve Barbaros gibi dominant karakterler olmasına rağmen Kırmızı takım iddiasını ilk oyundan gösterdi. Şöyle bir oh çekti ve geçti tribünlerden Mavi takımı izlemeye… Mavi takımın bireysel dokunulmazlık mücadelesini Duygu kazandı. Vallahi ben pek de şaşıramadım Duygu’nun galibiyetine. O kadar çok potaya soktular ki Duygu’yu, onun kadar çok yemek yapıp da tecrübe kazanan, her seferinde öğrenen ve azmeden yok bence. Mavi takımın daha sorunsuz ve daha olaysız konseyler geçireceklerine inanıyordum öyle de oldu. Gayet hızlı ve kimsenin birbiriyle atışmadığı bir konsey yaşadılar. Duygu dokunulmazlığı aldığı için ilk adayı tek başına belirledi ve Serhat’ın adını verdi. Serhat’ın çıkarttığı tabakta sorun vardı zaten, adil bir seçimdi bence. Öte yandan Serhat güçlü bir rakip, öyle ya da böyle potaya onu göndermek herhangi bir yarışmacı için de doğru karar olurdu... Takımın konsey oylaması sonucunda çıkan ikinci eleme adayı ise Özgül oldu. Takım üyelerinin potaya girmesi için en çok oy verdiği iki isim Celal ve Özgül’dü. Eşit oylar aldılar dolayısıyla karar takım kaptanı Furkan’a kaldı. Furkan kimin daha çok istasyona yardım ettiğini analiz ederek Özgül’ü ikinci eleme adayı olarak gösterdi. Sıra haftanın ikinci takım oyununa geldiğinde oldukça çekişmeli bir rekabet vardı bence. Takım oyununu Mavi takım kazandı ama öyle çok da süper yemekler çıkarttıkları için kazanmadılar. Şefler yaptığı yorumlarda hep “Mavi takım kazandı çünkü Kırmızı takımın yemeğinde şu eksikti” tarzında şeyler söyledi. Yani kıl payı bir şeyler yanlış gittiği için Kırmızı takım kendi elleriyle hediye etti oyunu Mavi takıma. Babaros, Tanya’nın rica ettiği kılçık ayıklama işine, takım kaptanı Selin de oyunun 'sıfır atık' konseptine gerekli özeni göstermediği için, bir de Berker tatlıda büyük riske girdiğinden mağlup oldular. Benim izlenimime göre bu aksaklıklar olmasaydı oyunun kazananı kesin Kırmızı takımdı… Bireysel dokunulmazlık oyunu Kırmızı takımın büyük hüsran yaşamasına sebep oldu genel olarak. Zaten Danilo Şef hangi yemeği yapmalarını istese tüm yarışmacılar bir zorlanıyor yani. Yine öyle bir gündü, şefler sadece iki kişinin tabağını değerlendirmeye alabildi. Eray ve Berker’in tabakları Danilo Şef’in yaptığı tabağa en yakın olanlardı. Şimdi şaşırıyoruz (!) hazır mısınız? Dokunulmazlığı Eray aldı tabii yine... Bir gariplik yaşandı ki değinmeden geçmemek lazım bence. Hoş, bölümün yayınlandığı sırada kimse bu konuya değinmedi ama bir sonraki bölümde kesin çıkacaktır kokusu… Barbaros tabağını sunmak için şeflere götürürken bir talihsizlik yaşadı ve tabağı yere düştü. Şimdi böyle bir şey yaşandığında üzülür, “Geçmiş olsun” falan dersiniz değil mi? Mavi takım üst taraftan Barbaros’un tabağını düşürdüğünü gördüğü anda çok enteresan bir şekilde kahkahalar atarak gülmeye başladı. Kendi aralarında Barbaros’un tabağı bilerek düşürdüğünü konuşup epey güldüler, hatta yani bence resmen dalga geçtiler. İşin ilginç tarafı şefler de önce geçmiş olsun demiş olmasına rağmen, Barbaros’u çağırdı ve “Gerçekten mi düşürdün tabağını?” diye sormak mecburiyetinde hissettiler kendilerini. Barbaros yarışmanın başından beri “Memnun olmadığım tabağı karşınıza asla çıkarmam ama tabağım düşmediği, bir aksilik yaşanmadığı sürece daima karşınıza bir tabakla geleceğim” diyordu. Sanırım bundan sebep şefler de Mavi takım gibi tabağını düşürmesinin bilerek yaptığı bir şey olup olmadığını öğrenmek istedi. Açıkçası ben biraz absürt buldum bu kısmı. Yani çünkü tabağı şahane değildi belki ama hazırdı, eksiği de yoktu. Kim niye tabağını bilerek düşürsün ona bir türlü anlam veremedim. Hele ki böyle bir soruyu şeflerin yöneltmesini hiç anlayamadım. Mavi takımın kahkahalarına, abartılı ve alaycı gülüşlerine niye kimsenin tepki vermediği de soru işareti bence. Herhalde bir sonraki bölüme kaldı onun atışması, ne diyeyim… Neyse dönelim kaldığımız yere. Eray’ın üçüncü dokunulmazlığı bu. Artık içten içe bu durumdan zevk aldığını falan düşünüyorum ben Eray’ın. Ne yapacağız bu Eray’ın hırsını onu da hiç bilmiyorum. Resmen eleme potasına girdiğinde herkesi tehdit ediyor, elemeye girmeden dokunulmazlıkla yırttığında da çılgınca kendini alkışlıyor, kafasını manidar bir şekilde sallıyor… Abartı tepkilerden ve bu ölçüsüz hırstan bir nebze vazgeçse daha iyi olacak bence ama tabii kendi bilir. Eray eleme potasına Sefa’yı soktu. Neden derseniz, eski bir hesabı varmış onu kapatmak istedi Eray, unutmuyor çünkü biliyorsunuz fil hafızası var kendisinde. Daha önceki hafta, Eray eleme potasındayken Sefa gülmüş. Eray da saygısızlık ettin dedi yolladı Sefa’yı elemeye. Takımın beraberce karar verdiği, haftanın dördüncü eleme adayı da tabii ki Selin oldu. Klasik zaten artık. Bakın göreceksiniz bundan sonra böyle ilerleyecek. Yeni gelen kimse muhtemelen o takım kaptanı yapılacak. Sonra da yeni yarışmacının kaptanlığını yaptığı takım oyunu kaybettiği anda eleme potasına ismi yazılacak. Bence potaya girmeden kalmayı becerebilen her yarışmacının derdi kemik kadro olarak kalabilmek. Hem birbirlerine sataşıyorlar hem de orijinal kadroyu bozmadan yeni geleni yollamaya yeminli gibi davranıyorlar. E hadi hayırlısı! Bakalım son kaptanlık oyununu kim alacak, geriye kalan iki eleme adayı kim olacak? Ve en önemlisi yeni gelen Selin cidden bu eleme potasından çıkmayı başarabilecek mi?