MasterChef'e Selin veda etti

Covid-19 riskinin her geçen gün vaka sayılarındaki artışla beraber yükselmesinden ötürü normalde dışarda bir mekanda oynanan üçüncü takım oyunları artık daha farklı bir konseptle oynanıyor. Bu hafta takımların yemekleri farklı ilçelerdeki evlere gönderildi ve böylece bazı şanslı izleyiciler MasterChef yarışmacılarının yemeklerini tadabildiler. Bu haftanın son kaptan oyununun kazananı da seyirciler ayaklarına kadar gelen yemeklere puan vererek kendileri belirlediler. Beş yemeğin tümünde de üstünlük sağlayarak Mavi takım kazandı sonuncu takım oyununu. Yani Mavi takım haftayı 2-1 kapatmış oldu. Özellikle bu son oyundaki açık ara fark galibiyetleri çok da işlerine geldi tabii. Bu hafta enteresan bir ilkler haftasıydı demiştim, Mavi takımın ilk mağlubiyetinde mutlaka Duygu’nun potaya girmesini bekledik bence. Çünkü Duygu hangi takımda yarışırsa yarışsın Duygu’nun adını yazmayı huy haline getirdi herkes. Ama Duygu ilk defa tercih edilen isim olmadı. Mavi takım bir kez daha kaybetseydi belki Duygu’yu yazarlardı ama kaybetmedikleri için ilk defa potaya girmeyerek kapattı haftayı Duygu… Potaya giren ilk dört yarışmacı; Mavi takımdan Serhat ve Özgül, Kırmızı takımdan da Sefa ve Selin’di. Kırmızı takımın yine kaybetmesiyle beraber oynanan bireysel dokunulmazlık oyununu tabii ki yine Eray kazandı. Tabii ki diyorum çünkü artık Eray’ın bunu kasten yaptığı çok belli oluyor bence. Takım oyunlarında tam potansiyelini göstermek yerine canı nasıl istiyorsa, modu nasılsa ona göre göre davranıyor Eray. Ve olur da takımı kaybederse, bireysel dokunulmazlıkları çat çat alıyor. Kendi takımından elemeye göndereceği ismi bir güzel belirliyor ve kenara çekiliyor. Bu hafta Kırmızı takım iki kere kaybetti ve her ikisinde de Eray bireysel dokunulmazlığı aldı zaten. Eray, bu sefer de Tanya’yı gönderdi potaya. Takımın beraberce belirlediği diğer eleme adayı ise Berker’di. Eleme oyununda neler yaşandı sorusunun cevabına gelmeden önce Barbaros meselesine bir değinmem lazım. Bir önceki yazımda Barbaros’u savunmuş, Neden tabağını bile isteye düşürsün ki? demiş, hatta şeflerin Bilerek mi düşürdün yoksa kazayla mı oldu? sorusunu bile garipsemiştim. Belli ki fazla iyi niyetli olan benmişim çünkü Barbaros tabağını kasten düşürdüğünü söyledi bir anda. Barbaros başından beri aşırı başarılı bulduğum bir yarışmacı, yüksek egosu ve herkese üstten bakmalarına rağmen… Ama kendi kendine yazıp oynadığı bu tabak düşürme meselesi baya itici geldi bana. Tabağını beğenmediyse, her yarışmacının yaptığı gibi Eksik oldu, tabağımı size sunmak istemiyorum falan deseymiş yani. Teatral hareketlere hiç gerek yok bence hele ki böyle baya umut vaat eden bir yarışmacıyken… Haftanın ilklerinden biri de buydu anlayacağınız, ilk defa bir yarışmacı tabağını bilerek yere düşürdü. Ağlanacak haline gülsün dursun şimdi Barbaros. Neyse dönelim asıl meseleye. Eleme oyununun ilk etabında yine bir yaratıcılık oyunu oynandı ve ana malzeme peynirdi. En başarılı tabağı çıkartan ve eleme oyununun birincisi olan yarışmacı Serhat oldu. Eleme potasına giren isimlere baktığımda en rahat o potadan çıkacak isim olarak Serhat’ı görüyordum zaten. Şaşırılacak bir şey değildi o yüzden. İkinci başarılı tabak yarışmaya kemik kadroya kıyasla nispeten yeni dahil olmuş Sefa’ya aitti. Üçüncü en başarılı tabak ise Özgül’ündü. Serhat, Sefa ve Özgül elenme stresinden ilk etapta kurtuldu ve rahat rahat bekleme yerine geçmeyi başardılar. Berker, Tanya ve Selin’den ikinci etapta Somer Şef’in spesiyali olan 'Ahtapotlu Niçoise Salatası'ydı. Günler geçtikçe, yarışmacılar demlendikçe ve tecrübe kazandıkça eleme oyunlarında istenen yemekler de zorlaşıyor doğal olarak. Oldukça zor bir yemekti bence hatta bugüne kadar eleme oyununda verilmiş en zor yemek bile olabilir sanki. Tabağını Somer Şef’e en yakın ve eksiksiz sunan yarışmacı Berker oldu. Şefler ne Tanya’nın ne de Selin’in başarılı bir tabak çıkartamadığını belirtti ama ikisi arasında Tanya’nın daha iyi bir yemek çıkarttığına karar verdiler. Böylece iddiasıyla gelen, Eski Selin değilim, kolay lokma olmayacağım diyen yeni yarışmacımızın gelmesiyle gitmesi bir oldu. Selin yarışmaya veda ederken 20 aylık oğlunun ona ihtiyacı olduğundan ve burada bu kadarlık bir sürenin onun için yeterli olduğundan bahsetti. Belki de iyi oldu Selin için, yeni anne olduğu detayını ve oğlunun çok küçük olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk. Ne diyelim yolu açık olsun Selin’in. Şu ana kadar yarışmaya yedeklerden giren Sefa ve Berker kimsenin şansı olmadı MasterChef’te barınmak için. Bence Sefa ve Berker yatıp kalkıp dua etsin ilk 16’nın içinden girip tutunmayı başarabilen kemik kadro henüz daha aymamıştı meseleye onlar geldiğinde. Şimdi yedekten kim gelirse itinayla Kırmızı takım kaptanı seçiliyor ve geldiği gibi gönderiliyor. Yeni taktikleri bu tamamen. Zaten Serhat’ta yeni bölüm fragmanında Kim gelirse gelsin buradaki 15 kişi ona bilenecek diye kendi ağzıyla söylüyor. Ne kadar doğru ne kadar yanlış tartışılır tabii ama benim gönlüm hiç değilse bir hafta olsun direkt takım kaptanlığıyla zorlamadan onlara da bir şans tanımalarında… Bu hafta yarışmaya yedekten giren isim fragmandan gördüğümüz üzere Walison. Sıcacık ve aşırı pozitif bir enerjisi var bence Walison’un. Yani ona nasıl bir kader biçerlerse biçsinler bu hafta yarışma daha bir keyifli geçecek bence. Walison seçimlerin yapıldığı dönemde başarılı birkaç tabak çıkartmış olsa da hep sönük kalmıştı. Öyle ciddi bir bilgisi yoktu. Bu kurtlar sofrasında hali ne olur bilmiyorum, umarım çalışıp da gelmiştir diyeceğim ama bence Walison biraz fazla iyi kalpli ve saf diğer yarışmacılara göre…