Leblebi gibi hoca yiyen Real Madrid'te de yeniçericilik anlayışı mı var?

Türk futbolseverler olarak hepimiz bu tanıma aşinayız. Hemen her takımda bulunan ve kendilerinden 'takımın abileri' olarak bahsedilen bir futbolcu grubu -ki genelde yerli futbolculardan oluşur- yönetiminden memnun olmadıkları teknik direktörü kovdurmak için her şeyi yapar. Takım içinde huzursuzluk, kavga-dövüş, maçlarda bilerek kötü oynama, takımı sabote etme gibi etik dışı hareketleri sırf istemedikleri hoca kovulsun diye yapmakta beis görmezler. Ve görüyoruz ki bu anlayış yalnızca Türkiye'de yok. Dünyanın neresinde olursa olsun çok uzun yıllar beraber oynayan ve iyi arkadaş olan oyuncular 'ortamın ağası' oluyor. Çünkü Lopetegui kovulur kovulmaz Real Madrid'in bir anda muhteşem oynamaya başlamasının açıklaması 'Lopetegui takımı oynatamıyordu' olamaz! Yeni teknik direktör Santigo Solari'nin elinde sihirli değnek var da biz mi görmüyoruz? Bahsi geçen 'ortamın ağaları', Lopetegui'yi yemeye İspanya Milli Takımı'nın başından ayrılış şeklinden ötürü en baştan beri karar vermiş gibiydiler. Sezona kötü başlayan Madrid, gittikçe daha da kötüye gitti. Lopetegui ile çıktıkları 14 maçta 6 mağlubiyet 2 beraberlik aldılar. Haftalardır kazanamamalarının üzerine Barcelona'dan 5 yemeleri de Lopetegui'nin sonu oldu. Barcelona hezimeti Real Madrid yeni çerilerinin kolladığı bir fırsat gibiydi. Daha önce son senesinde artık istemedikleri Mourinho'yu, kendilerine layık görmedikleri Rafa Benitez'i ve Ancelotti'yi yiyen ağaların son kurbanı Julen Lopetegui oldu. Real Madrid düzenli olarak hoca yiyen bir takım. Bunun altında da elbette takımın ağaları var. Uzun yıllar beraber oynayan, beraber birçok kupa kaldırmış, sayısız şampiyonluk elde etmiş ve bir o kadar da çok hoca yemiş bu isimler o kadar güçlü ki değil teknik direktör, başkan bile yiyebilirler. Başta 'büyük kaptan' olarak bilinen Sergio Ramos geliyor. Sevmediği hocaları adeta Hannibal Lecter gibi yiyor. Müthiş bir futbolcu olduğunu kimse inkar edemez. Hatta üst üste kazanılan 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunda Ronaldo'yla beraber en büyük paya sahip olduğu da aşikar. Onun olmadığı bir Real Madrid düşünülemez bile. 2005 yılında Sevilla'dan transfer edilmişti ve o tarihten beri Real Madrid'te. Fakat iyi bir futbolcu olduğu kadar da çirkef, etik nedir bilmeyen bir insan. Ramos'un en büyük destekçisi ise elbette bir sol bekten fazlası olan, kıvırcık saçlarının tek teliyle bile ara pası verebilecek Marcelo. Sorunlu bir oyuncu değil fakat 'canı istediği zaman' tek başına bir takım olabilen, sol kanadı otobana çeviren; canı istemezse de yol geçen hanı olarak kullanan biri. 2007'den beri takımda ve kendisini satın alabilecek ne bir kulüp, ne de bir meblağ var. Yıllardır her yaz transfer döneminde Real Madrid'ten gönderilmesi konuşulur fakat asla gönderilmez. 2009 yılından beri takımda ve demirbaş olmuş durumda. Uğruna Higuain, Morata, Adebayor, Chicarito gibi isimler gönderildi. Not: Higuain iyi ki gönderildi. Bu dörtlü de Ramos abilerinin gülleri. Farklı farklı tarihlerde takıma katılmalarına rağmen her biri Ramos ekibinin bir parçası. Normalde tek başlarına bile maç alan kaliteli oyuncularken ne hikmetse sezon başından beri yokları oynuyorlar. Ramos ve Marcelona birçok kişiye göre kendi pozisyonlarında dünyanın en iyileri. Isco, Benzema ve Varane da ilk 5'e, 10'a yazılabilecek isimler. Asensio'nun ise geleceğin en iyilerinden olması bekleniyor. Hal böyle olunca da bu adamları hoca getirtip hoca kovduruyor diye takımdan yollamak mümkün olmuyor çünkü yerlerini doldurmak çok zor. Haliyle onların istediği teknik direktör geliyor, istemedikleri gidiyor. Sadece Real Madrid'te değil, uzun yıllar bir arada oynayan oyuncuların olduğu her takımda durum böyledir. Sadece Real Madrid'te biraz fazla oldu ve göze çarpıyor. turcel.orman@milliyet.com.tr