'La La Land' yerine 'Güzel ve Çirkin' izlemeniz için 7 neden

Oscar adayları açıklandığından bu yana komşu teyzelerimizin dilinde dahi La La Land! Üstelik film 14 dalda oscar'a aday olunca Herhalde büyük bir şey kaçırıyoruz izlemeyerek! dedirtti. Gittim. İzledim. Derin derin nefes aldım. Haftalar sonra da bu sefer Emma Watson'ın Güzel ve Çirkin'ini seyrettim. Ben diyorum ki, gelin siz Watson olan Emma'nın filmini görün... Şayet, La La Land izlemediğiniz takdirde kaybedecekleriniz yok denecek kadar az! Genelde çoğu müzikal filminde yapılan bir hatadır. Sanki izleyene habire müzik habire dans izlettirmek zorunlulukmuşcasına, filmin en başından sonuna kadar karakterleri hareket halinde tutmaya çalışmak. Hayır arkadaşım, o müzikal sahnelerinin altı dolu olması gerek. Bir diyalogla, bir sebeple, gerçekten dolu bir geçişle o dans sahnesine sürüklenmeli izleyici... Amaç esaslı bir müzikal filmi yapmak ise, La La Land'teki gibi çöp kutusu görse birden dans etmeye başlayacak karakterler yerine karakterin kendi iç dünyasını ve çevresini nasıl algıladığını önce senaryoda diyaloglarla izleyice veren, sonrasında da dans ve müziğe geçen karakterler olmalı. Tamam, görsel medyada çekicilik, ekran yüzüne sahip olup olmama önemli bir unsur. Fakat, salt güzel veya salt uzun boylu, yakışıklı diye de aralarında çekim oluşmayan isimleri yan yana koyarsanız ol-maz! Emma Stone, neredeyse Spiderman serisinden bu yana yer aldığı her işte kendisini tekrarlayan bir oyuncu. Hele ki 2017 Oscar Ödülleri'nde en iyi kadın oyuncu dalında Natalie Portman varken ödülü alabilecek bir oyuncu hiç değildi. Yani filmi izlediğinizde Mia karakterini değil, Spiderman'deki Gwan karakterini aynen devam ettiriyor Emma Stone... Öte yandan, Harry Potter serisinin Hermione'si olarak hayatımıza giren fakat yer aldığı her projede o karaktere tam anlamıyla bürünebilen bir isim var. Emma Watson! İyi ki reddetmiş! La La Land'te Emma Stone'un oynadığı Mia karakterini canlandırması için ilk Emma Watson'a teklif gitmiş. Fakat o dönemde kendisi teklifi Güzel ve Çirkin (Beauty and Beast)'i çektiği için reddetmiş. Emma Watson da oynasa bu filmde, filmin senaryosu ve kendi iç döngüsünde eksilik ve boşluklar olduğu için o bile kurtaramazdı. Güzel ve Çirkin'de ise gerek senaryo gerekse iç kurgu açısından efsaneleşen bir hikayenin beyazperdeye uyarlanışındaki başarısını net bir şekilde gözlemlemiş oluyoruz. Tıpkı okuduğumuz kitaplarda olduğu gibi filmlerde giriş-gelişme-sonuç bölümleri olur. Önce karakterler bir veya birden fazla sebeple bir araya gelir, diyalog içine girerler ve sonrasında olaylar gelişir en sonunda da çözülmeler başlar ve film sonlanır. La La Land'te ise giriş - gelişme - sonuç arasında çok fazla boşluk vardı! Bazı filmlerde, amaç ters kurgu yapmak olduğu zaman bu üç bölüm arasında oynamalar olabilir. Diyeceksiniz ki, e bu filmde de zaman zaman bir geçmişe bir de şimdiye dönüş yaparak bu dediğin şey zaten vardı. Evet, öyle yapılmak istenmiş. Ama yine de olmamış. Filmden çıktığınız zaman puzzle'lar asla birbiri ile eşleşmiyordu. Şey..Şimdi tanıştılar, sonra bi ara çocuk müzik grubuna katıldı, kız sahne kiraladı, sonra ayrıldılar, sonra galiba kadın istediği üne kavuştu, adam bir ara onu özledi La La Land'te tek beğendiğim nokta filmin teknik açıdan kurgulanması ve renkleri. Ama bu renkler de kullanılan mekanlarla uyuşmuyordu. Her iki filme de teknik gözden baktığınız zaman, hikaye ve senaryo gereği Güzel ve Çirkin'in renkleri veya kurgusu kullanılan mekanlarla paraleldi. Sizi Fransa'da bir köyden alıp Paris'te bir değirmenin çatısına götürdüğünde o anları hissedebilmek ve içine girebilmek için kurgu-renk-senaryo ilişkisi tam kıvamındaydı. Eğri oturup doğru konuşalım şimdi... La La Land'teki kostümleri beğenen var mı aramızda? Belki, filmin ilk sahnelerinde arabalarla yolda başlayan kısımlarda gündelik hayattan olduğu için eh belki.. Ama kızımızın müzikle ve dansla bizi karşıladığı andan itibaren, kız arkadaşlarıyla yola çıkıp tıpkı Teletubbies gibi giyinmeleri... Anladık, bu bir tırnak içinde müzikal filmi ve ondan bu kadar renkli-şaşalı kostümlerle bizi büyülemek istiyorsunuz da... Olmamış sayın yapımcı ve stylingten sorumlu kardeşlerim. Güzel ve Çirkin'e dönersek, hikaye ile birbiriyle uyumlu olarak adeta görsel bir şölen vardı kostümler konusunda. Fazla söze gerek yok... Sezarın hakkı Sezar'a! La La Land'teki müzikler altyapı ve kalite olarak Güzel ve Çirkin'den daha kaliteliydi. Kabul ediyorum. Lakin... O müzikler o kadar çok birbiri ardına verilmiş ki, en nihayetinde hepsi birbirinin aynısı gibiydi. Bu da izleyiciyi o sahnelerden koparıyordu zannımca. Beauty and the Beast'e gelince... Öyle çok muhteşem, buram buram kalite ve nirvana kokan altyapılara sahip değildi ama sahnenin görselliği ve diyaloglar arası geçişe göre oldukça lezzetliydi. Güzel ve Çirkin'in misafiri olun derim. Gerek görsel efektleri, gerek senaryo ve müzikal ilişkisi olsun... Emma Watson'ın karaktere tam uyması olsun, Beauty and the Beast yani Güzel ve Çirkin, La La Land'ten önce izlenmeli! Sana asla katılmıyorum! diyeniniz de varsa, aşağıya yorum yazabilir veya bana Twitter ile Instagram adreslerimden ulaşabilirsiniz. http://twitter.com/onurayds http://instagram.com/onurayds