'La Casa de Papel'in Uluslararası Emmy Ödülleri'ndeki başarısı neden önemli?

Yanlışlık olmasın, bahsettiğimiz Emmy, bildiğimiz Emmy değil. Emmy'nin dünya versiyonu. Ve bu ödüllerde Türkiye'den de 3 aday vardı bu yıl. Tolga Sarıtaş 'Söz' dizisindeki performansıyla 'En İyi Aktör' dalında, 'Cesur ve Güzel' ile 'İstanbullu Gelin' dizileri de 'Telenova' kategorisinde adaydı. Ancak ödülü kazananlar arasında Türkiye'den bir isim yoktu. Olsun. Türk dizilerinin dünya genelindeki yükselişi ortada. Artık bu ödül konularına sakin, cool yaklaşmak gerekiyor. Türk dizileri ille de yurt dışında ödül almak zorunda değil. Biraz cool olalım. Ve diyelim ki, Olabilir... Bir de eğri oturup doğru konuşmakta fayda var. Bu yıla damga vuran dizi 'La Casa de Papel' oldu. Yerli dizileri de dahil edelim, birçoğumuzun favorisi 'La Casa de Papel'... İspanya çıkışlı bir dizinin dünya çapında fenomen olması, popüler kültüre önemli bir iz bırakması hiç de küçümsenebilecek bir başarı değil. Haliyle dizinin Uluslararası Emmy Ödülleri'nde başarısının onaylanması bu yüzden önemli. Yükselişte olan bir dizinin yakaladığı başarıya kayıtsız kalınmaması, ödüllendirilerek takdir edilmesi ne demek? Tabii ki umut demek, başarılı işlerin takdir edilmesinin verdiği Oh be! mutluluğu demek. Ve daha da önemlisi dijitalin inkâr edilemez yükselişini ortaya koyuyor. Eğer dijital içerik platformları dünya genelinde yaygınlaşmasaydı ve sadece DVD/VCD'lere mahkum olsaydık, işte o zaman dizilerin yaygınlaşması, ülkeden ülkeye çılgınlarca izlenmesi hiç de mümkün olmayacaktı. Dolayısıyla kem ve/veya küm yapmanın alemi yok. Dijital, yükselişte. Ve bu yükselişin olumlu yanları -en azından şimdilik- olumsuz yanlarından hiç de az değil... twitter.com/mayksisman instagram.com/mayksisman youtube.com/mayksisman can.sisman@milliyet.com.tr