Kürk Mantolu Madonna'nın tiyatro uyarlaması nasıl olmuş?

Sabahattin Ali’nin çok okunan ve bir o kadar da konuşulan eseri Kürk Mantolu Madonna, yıllar sonra ilk kez tiyatro sahnesinde izleyicilerle buluştu. Sinema filmi ha geldi ha gelecek derken, sessiz sedasız tiyatroya uyarlandığını öğrendiğimiz Kürk Mantolu Madonna’nın biletleri çıktığı gün tükenmişti. Peki bu kadar ilgiye değdi mi dersiniz? Bence kesinlikle evet! Okuyanlar bilir, Kürk Mantolu Madonna tam bir usta işidir. Özenle yazılan karakterler, döneme ışık tutan betimlemeler ve durum analizleri yer alır Ali’nin eserinde. Fakat az diyalog barındırdığından da tiyatroda sahnelenmesi epey zordur. Buna rağmen eseri tiyatroya uyarlayan ve yöneten Engin Alkan, bence bu işi oldukça iyi kotarmış. Karakterlerin iç sesine oyun içerisinde yer vermek süreyi biraz uzatsa da, kitabın ruhunu anlamak açısında oldukça iyi olmuş. Dekorun sade fakat bir o kadar da dolu dolu olması, sahne geçişlerde ışık oyunları kullanılarak uzun süreler harcanmaması biz izleyicileri mest eden küçük detaylardan yalnızca birkaçı. Maria Puder’i canlandıran Tuba Ünsal sadece bir başrol oyuncusu değil, aynı zamanda oyunun yapımcılık yükünü de sırtlanmış başarılı bir iş kadını. Böyle söyleyince Maria Puder’e hayat vermesi tesadüf değilmiş gibi görünse de, rolüne çok çalıştığını ve sevgiyle emek verdiği galadaki heyecanından anlamak mümkündü. Alper Saldıran ve Menderes Samancılar aynı karakterin farklı dönemlerine hayat veriyor oyunda. Hal böyleyken her iki ismin de aynı şive ve aynı ruhla oynamasını bekliyoruz izleyici olarak. Fakat Menderes Samancılar kitapta okuduğumuz Raif Efendi’ye daha yakınken, Alper Saldıran günümüz versiyonu gibi çıkıyor karşımıza. Bireysel anlamda her ikisinin de oyunculukları muazzam olsa da bu tezatlık kekre bir tat bırakıyor damakta. Oyunda anlatıcı rolünü ise Sercan Badur’un üstlendiğini görüyoruz. Duygusal ve hassas bir karaktere hayat verdiğinden mi, yoksa Güllerin Savaşı’ndaki rolünün etkisinden hala çıkamadığından mı bilinmez, biraz abartılı bir oyun sergilese de göze batmıyor ve oyun sonunda “Helal olsun!” dedirtiyor. Ve oyunda öyle bir isim var ki, o bir usta, o bir duayen, o tüm tiyatro izleyicilerinin ayakta alkışladığı bir isim. Kim mi? Tabii ki bunu size söylemeyeceğim. Eğer oyunu izleme şansınız olursa kimden bahsettiğimi onu görür görmez anlayacaksınız! Oyunun diğer bir sürprizi ise Sezen Aksu’nun yazdığı Veda şarkısı. Tam da duygular şelale olmuş akarken, Maria ve Raif’in aşkı yüreklere işlemişken çalan şarkı ince bir sızı bırakıyor yürekte ve o esnada da yavaş yavaş kapanıyor perde…