Bilim kurgu değil Bazen insan yaşadığımız bu zor sürecin bir rüyadan ya da bilim kurgu filminden ibaret olmasını istiyor. Öte yandan bu süreçte teknolojiden faydalanılması ve akıllı saatlerin akıllı takip cihazlarının neredeyse hastalık gelmeden hastalığı önceden tahmin edebilme yetisi insanı korkutmuyor değil. Çok değil yalnızca 10-15 yıl önce kadar biri çıkıp, " Günün birinde kolunuza taktığınız saatler akıllanacak ve hastalık risklerinizden, duygularınıza size ait olan tüm mahrem bilgileri veriye dökebilecek" deseydi çok da hoş şeyler söylemezdik sanırım. Harari’nin bu konudaki örneği ise fazlasıyla can alıcı. Harari, "Devletlerin vücut ısınızı ve kalp ritminizi takip edecek birer bileklik takmanızı zorunlu kıldığını düşünün… Böylece hasta olan kişiler anında saptanabilir, salgınların önüne sadece birkaç günde geçilebilir. Mükemmel bir imkân öyle değil mi? Ne yazık ki değil. Örneğin A sitesindeki haber yerine B sitesindeki bir haber tıkladığımı biliyorsanız, hangi politik görüşe sahip olduğum ve kişiliğim hakkında fikir sahibi olursunuz. Ancak bir video izlerken vücut sıcaklığımı, kan basıncımı, kalp atış hızımı bilirseniz, beni nelerin güldürdüğünü, nelerin ağlattığını, nelerin sinirlendirdiğini da nokta atışıyla tespit edebilirsiniz. Tüm duygularımız aslında bir dizi biyolojik olayla gerçekleşir. Öksürükleriniz başlamadan ne hastası olacağınızı söyleyen bir teknoloji , siz gülmeden önce neye güleceğinizi de tahmin edebilir. Bu teknolojiyi kullananlar ise sizi istedikleri gibi güldürüp istedikleri gibi ağlatabilirler. Şirketler ve devletler, sizin içinizi ve dışınızı hem fiziksel hem biyolojik hem de ruhsal anlamda sizden daha iyi tanıyabilir" şeklinde bulunduğu açıklamasında Harari bu durumun bireylerin çok kolay manipüle edilebilme riski taşıdığına inanıyor. Açıkçası ben de Harari'ye katılıyorum bu süreci daha sağlıklı atlatabilmemiz ve gelecek süreçlere kolay adapte olabilmemiz için güvenmeye, daha çok güvenmeye ihtiyacımız var...
VIDEO