Kobe Depremi'nden sonra Japonya'da neler değişti?
Japonya coğrafi konumu itibari ile bir deprem ülkesi. Yılda yüzlerce sarsıntı ile baş başa kalan Japonya geçmişte büyük kayıplar verse de teknolojiyi kullanarak depreme karşı önlem alabilmeyi başarmıştır diyebiliriz. Peki Japonya'daki büyük 'Kobe' depreminden sonra neler değişti? Japonya'nın örnek teşkil edecek önlemleri, uygulamaları neler?
Japonya'nın konumu
Dünyadaki en yoğun tektonik deprem kuşağı, Pasifik Deprem Kuşağı yani ateş çemberinde meydana gelmekte. Araştırmalara göre, bu kuşakta yeryüzündeki depremlerin yüzde 81'i gerçekleşiyor. Japonya tıpkı Aleut Adaları, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik adaları, Yeni Zelanda, Orta Amerika, Meksika gibi Pasifik Deprem Kuşağı ülkelerinden biridir.
Bazı depremler hafızalardan silinmiyor
Japonya deprem gerçeği ile barışmış bir kültüre sahip olsa da bazı depremler hafızalardan silinmiyor. Japonya'yı derinden sarsan depremler, bugün Japonya'nın daha güçlü önlemler almasına zemin hazırladı.1923 yılında Tokyo'yu vuran deprem Japonya'nın hafızasından silinmeyen depremlerden biri. Büyük Kanto Depremi diye anılan 7.9 büyüklüğündeki deprem ve yol açtığı yangınlar, ahşap evleri yerle bir etmiş ve yaklaşık 100 bin kişi ölmüştü.72 yıl sonra ise ülkenin batısındaki liman kenti Kobe, 6.9 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Yolların çöktüğü ve binlerce binanın zarar gördüğü depremde, 6 bin 400 kişi öldü ve 400 bini aşkın kişi yaralandı. Bu iki deprem Japonya'nın kalbinde bir yara...Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen yaşananlar, nesilden nesile aktarıldı ve asla unutulmadı.
1995 Kobe (Hanşin) Depremi
17 Ocak 1995 tarihinde Asya-Pasifik ülkelerinden Japonya’da gerçekleşmiş, halk arasında Kobe Depremi olarak da bilinen Büyük Hanşin depremi ciddi kayıplara yol açtı. 17 Ocak günü yerel saatle sabah 05:46’da gerçekleşen olan Kobe depremi, Richter ölçeğine göre 6.9 büyüklüğünde gerçekleşti ve bölgede ciddi bir yıkıma sebep oldu. Kobe depremi Japonya tarihinde gerçekleşmiş olan en şiddetli depremler arasına girdi. Japonya’yı boylu boyunca sarsmış olan Kobe depremi, dünya tarihinde gerçekleşen ilk gökdelen yıkımı ile de tarihe geçti.
Kayıp yıl
Böylesine büyük bir yıkımın altından nasıl kalkmışlar diye düşünüyor insan... Atlatmak tahmin edilenden daha zor olmuş olacak ki Japonlar bu yüzden 20. yüzyılı Kobe depremi sebebiyle kayıp yıl olarak tanımlıyorlar. Bu depremin sonunda, yaklaşık 200 milyar dolarlık bir hasar oluşmuş. Deprem sonrasında yapılan araştırmalar depremin toplam 6 bin 434 kişinin yaşamına mal olduğunu gösteriyor. Ayrıca depremin yol açtığı bölgesel felaket sonrasında Kobe’de zarar gören yapılar tekrar onarılamayacak kadar hasarlı olduğundan 310 bin kişinin bölgeyi terk etmesi gerekmiş. Japonya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Kobe’nin nüfusunun 1 milyonun üzerinde olduğu düşünüldüğünde 310 bin kişinin bölgeden ayrılması gibi zorunlu bir göçün yaşanması depremin ne derece güçlü olduğunu gösteriyor.
Kobe kısa sürede hayata döndü
Japonlar, ‘Yüzyılın depremi’ olarak adlandırdıkları Kobe depreminin yarattığı yaraları sadece iki sene içerisinde sardı, kenti yeniden onardı. Depremin onarımı 90 milyar dolara mal oldu. Japonlar ilk iş olarak çökmüş otoyol ağını, tren yollarını ve altyapı sistemleri ile limanı yenilemekle başladılar. Enkazlar tamamen temizlendi. Evde kalan vatandaşlara belediye prefabrik evler inşa etti. Kent kepçe ve dozerlerle dümdüz edildi. Oldukça talihsiz bir olay ise depremde can kaybının az olması için ahşaptan yapılan evlerin oldukça büyük hasarlara sebep olması oldu. Kobe'de deprem öncesinde yerle bir olan konutların çoğunluğu ahşap yapılardan oluşuyordu. Japonlar en büyük can kaybını iki hafta süren yangınlarda verdi. Bu nedenle deprem sonrası yapılan evlerde ahşap malzeme mümkün olduğunca az kullanıldı. Kobe Belediyesi ayrıca hem deprem hem de deprem sonrası yangınla mücadele edebilecek teknik bilgiye sahip büyük bir itfaiye ekibi kurdu. Kobe örneğini tüm Japon kentleri takip etti. Bu yüzden günümüzde de kurtarma ekiplerinin tümü, itfaiyecilerden oluşuyor.
İzleme mekanizmaları
Japonya tarihi, derin izler barındıran deprem geçmişleri ile doludur. Hükümetler bu gerçeği göz önünde bulundurmayı başarmış olacak ki deprem izleme mekanizmalarına yoğun yatırım yapıyor. Bu mekanizmalardan biri de 1952 yılında kurulan ve Japon Meteoroloji Ajansı bünyesinde yer alan Tsunami Uyarı Sistemi... Bu Tsunami Uyarı Sistemi, altı bölgesel merkezde, karada ve denizde gerçekleşen sismik hareketleri inceliyor. Böylece Meteoroloji Ajansı, bu sistemi kullanarak herhangi bir depremden sonra üç dakika içerisinde tsunami uyarısı yapabilmeyi umuyor. Bu sistem sayesinden insanlar kısa bir süre de olsa önceden uyarılabiliyor.
Radyo talimatları
Bir başka uygulama ise radyodan verilen tahliye talimatları...Bu talimatlar sayesinde büyüklük ve merkez bilgileri ulusal televizyonda yayınlanıyor, hemen sonra ise tsunami uyarısı yapılıp yapılmadığı bilgisi veriliyor. Bu haberleşme şeklini yaymak için kentlere ve kasabalara kurulmuş geniş çaplı hoparlör sistemleri var. Vatandaşlar bu haberleşme sistemini kullanmakta oldukça bilinçli.
Bilinçli olmak
Deprem anında bilinçli olmak en önemli noktalardan biri. Deprem riski yüksek olan veya olmayan tüm devletler aslında bu bilinçlendirmeyi yapmakla yükümlü. Japonya deprem bölgesi olması sebebiyle bilinçli nesiller yetişmenin gücüne inanıyor.
Depreme dayanıklı evler
Japonya depreme dayanıklı evler inşa etmeyi çok önemsiyor. Depreme dayanıklı evlerin en önemli özellikleri, herhangi bir sarsıntı esnasında yer ile ilişkilerinin kesiliyor olması. Nasıl mı? bu sistem için binaların temel kısmında kauçuk ile imal edilmiş tamponlar kullanılıyor bu tamponlar binaların deprem tehlikesi anında titremesi ve eğilmesi yerine yatay şekilde sallanmasını mümkün hale getiriyor. Binanın temellerinde amortisörler kullanılması, hareket sırasında binanın esneme payı ile titremesini tehlikesiz bir hale getirirken, temelde kullanılan tampon sıvılar ise sallantı sırasında şiddetin azalmasını sağlıyor Böylece ülkede dikilen gökdelenler bile büyük sarsıntıları yalnızca esneyerek atlatıyor...
Denetleme sistemi
Son olarak, fikrimce en önemli uygulamalardan biri denetleme sistemleri. Kobe depreminin sonrasında binaları depreme güvenli hale getirmek için yeni bir yönetmelik oluşturuldu. Bazı yerel idareler, vatandaşların evlerini deprem güvenliği açısından denetleme hizmeti veriyor. Yıkılmaya meyilli olan binaların raporlanması ve bunların gerekli yerlere bildirilmesi sonrasında yeni yapılandırma yönetmeliğine uygun bir hale getirilmesi insan hayatı için alınabilecek en önemli önlemlerden biri haline geliyor.
Yaşadıklarımızdan ders çıkartmak
Geçtiğimiz günlerce ülkemizin ortasına kor bir ateş gibi düşen İzmir depremi henüz etkisini yitirebilmiş değil. Göçük altında kalan vatandaşlarımız için ekipler tüm güçlerini kullanarak çalışmalara devam ediyor. Ülkemizin bir deprem kuşağı ülkesi olduğu gerçeğini en az Japonya'nın gerçeği kadar göz önünde bulundurmalıyız.